Bu ağır ifadeler Mücahit Bilici`ye ait.
M. Bilici, “operasyon gazetesi” olan Taraf`ta yazı yazan ve bir dönem “Yeni Asya” grubuna yakın olan bir nurcu. Aslen Diyarbakırlı. Boğaziçi Üniversitesinde sosyoloji okuduktan sonra Amerika`ya gitmiş, eğitimine devam etmiş, öğretim görevlisi olmuş, “dünyaya daha geniş bir perspektiften bakmaya” başlamış bir akademisyen.
Ak Parti`ye çok ağır eleştiriler yöneltiyor ve eleştirilerinin çoğunda haklı; ama kullandığı dil sorunlu ve aklamaya çalıştığı kesim göz önünde bulundurulduğunda tabloda masumiyet kalmıyor.
Şu cümlelere bakar mısınız?
“Hâlbuki, Qur`an`ın adaletine kulak verseydin, Kürdlere din kardeşliği ile değil demokratik bir Anayasa ile giderdin.”
Bediüzzaman`ın “cumhuriyetçiliğini” “demokratlık” olarak anlamak başlı başına bir savrulma zaten.
Herhalde Bilici`ye göre; Peygamber de Medine`ye Evs ve Hazreç`e, Ensar ve Muhacir`e “İslam kardeşliği”ni değil de “Demokratik bir anayasa” götürdü.
“Müslümanların kardeşliği” Kur`anî bir emirdir ve yanlış uygulamalar bu gerçeği değiştirmez. Birileri bunu kullanıp siyasi çıkarlarına alet edebilir. Bu durumda yapılacak olan uygulayıcıyı deşifre etmektir.
Ama Bilici, uygulamadaki yanlışlığı eleştireyim derken, “Esas”ı ifsad ediyor, şeytanlaştırıyor.
Bununla da yetinmiyor M. Bilici.
“Kürdistan`da eksik olan şey özgürlük, eşitlik, güvenlik iken Kürd`e diyanet satmak niye?”
“Tamam” diyorsun bir an “şimdi adil davranıp zulmün iki tarafından da söz edecek”; ama o da ne? Zalimi aklama çabasına girişiyor Bilici: “Kürd kökenli Türkiyeli siyasi partiye iftiralar atılıyor.”
İşte burada dur, Mücahit Bilici! “Kürdistan`da özgürlük, eşitlik ve güvenliğin” eksik olduğu doğru; ama bunda TC. kadar Pkk`nin faşist uygulamalarının payı yok mu? Pkk`ye biat edenlerin haricinde kim özgürce dini ve siyasi çalışmalar yapabiliyor? Hiçbir şeyden haberin yok mu? 6-8 Ekim vahşeti sırasında Pentagon`un düzenlediği bir gezide dünyadan tecrit olarak tatil mi yapıyordun?
“Kürd kökenli Türkiyeli siyasi partiye iftiralar atılıyor” öyle mi?
Silahın gölgesinde siyaset yaptıkları mı iftira?
Dinden uzak ve seküler bir dünya görüşüne sahip oldukları mı iftira?
Kemalist rejimin yıllarca yaptığı gibi çarşafı zincire vurdukları mı iftira?
Kürtlerin Pkk vesayetinden dolayı kendilerini ifade edemedikleri mi iftira?
LGBTİ`cilerin aday yapıldığı, sapkınlığın yayılması ve meşrulaştırılması için bir gayret sarf edildiği mi iftira?
Ama sanırım Bilici, bunların iftira olduğunu düşünüyor.
Daha ilginci ise Mücahit Bilici bir süredir bu düşüncede. Yani daha önce fikirleri böyle değildi.
Bakın 2 yıl önceki bir söyleşide şunları söylüyor:
“Bu hükümet çok önemli bir demokratik devrimi temsil ediyor. Esasen, AK Parti hadisesi demokrasinin bihakkin takdir edilememiş sessiz bir devriminden başka bir şey değildir. Denebilir ki Menderes veya Özal döneminin mevzi küçük çaplı kazanımları önemli olmakla beraber, AK Parti ile birlikte Türkiye`nin meşru demokratik güçleri, özellikle de dindarlar, Kemalizm denen yumuşak diktatörlüğün belini kırdılar. AK Parti`nin başarısı bu sebeple başbakanın şahsından veya partideki birkaç simadan çok daha büyük bir gerçekliğe tekabül ediyor. Gülen cemaati ve diğer sivil toplum güçlerinin bu büyük inkılaptaki rolü önemli.”
İki yılda ne mi değişti dersiniz?
Gülen grubu ile hükümetin arası açıldı, Amerika, Erdoğan`a karşı tavır aldı.
Peki, o sırada Mücahit Bilici, Pkk hakkında ne düşünüyordu? Beraber okuyalım:
“PKK silahsızlandırılıp entegre edildikten sonra Kürtlerin haysiyet ve eşitlik mücadelesi PKK sonrasında yepyeni bir safhaya girecek. O zaman Kürtlerin eşitlik mücadelesi üzerindeki PKK vesayeti veya gölgesi kalkmış olacak.” (…)
“PKK`nın seküler-milliyetçi dili yerini daha sahih ve yerli bir Kürt sesine bırakacaktır.” (…)
“Türk kardeşlerinden daha az dindar olmayan Kürtler zaten PKK`nın laik solcu dilini aşmaya başladılar.”
İki yıl önce Pkk vesayetinden söz eden, Pkk`nin seküler-milliyetçi dilini, laik solcu dilini eleştiren M. Bilici ne oldu da “Pkk ve siyasi uzantılarına iftira” atıldığından söz etmeye başladı?
Ne oldu da bir zulme karşı çıkarken bir zulmü aklama yoluna gitti? Mesele Amerika`dan kaynaklanıyor.
Amerika`nın elçileri Kürt şehirlerini, ilçe ve köylerini bile dolaşıp Pkk ve siyasi uzantısına destek verdiler.
Hükümet ile kanlı-bıçaklı olan Gülen grubu, Amerika`dan idare ediliyor.
6-8 Ekim vahşetinin fitilini ateşleyen Demirtaş, Amerikan dönüşü halkı sokağa çağırdı.
Şimdilerde Gülen grubuna yakın medya ciddi biçimde HDP`ye destek veriyor.
Şimdi düşünmeden edemiyoruz: M. Bilici`nin iki yıl sonra “gerçekleri görerek hidayete ermesinin” hikmeti bu olabilir mi?