İbrahim Sadunoğlu - Okur Köşesi
Seçim sath-ı mailine girdik gireli, partilerin akla ziyan seçim vaadlerinin yanı sıra, birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortalığa dökme yarışı başladı.
Özellikle, aynı masa etrafında toplandıkları ve kahve eşliğinde müzakerelerde bulundukları HDP`ye karşı AK Parti ani bir manevra yapmasıyla kanlı bıçaklı kesildiler.
Malumunuz çözüm sürecinde Hükümet, PKK`ya karşı ilkin silahlı saldırıları durdurdu, ardından sözlü saldırıları bitirdi. Bir süre sonra da Ak Parti ve Hükümet içinde PKK`ya, özellikle A.Öcalan`a methiyeler dizme yarışı başladı.
‘Bebek katili, kendini yarı tanrı gören, uçkur düşkünü` olarak bildiğimiz A.Öcalan`ın, barış havarisi(!) olduğu güzellemeleri iktidar yalakası köşe yazarları arasında almış başını gidiyordu. Hatta biraz daha azıtıp, onbinlerce masumun kanına girmiş bir hedonisti Noel Barış ödülüne aday gösterenler çıktı.
Bu güzellemeler sürecinde bilhassa HÜDAPAR camiasına yönelik gerçekleşen ikiyüz dolayında saldırı görmezden gelindi. Hatta Ubeydullah Durna gibi dernek yöneticilerinin katledilmesi umurlarında olmadı. Süreç uğruna tüm bu olayların failleri ile ilgili tek bir kişinin ifadesi bile alınmadı.
Hükümetin ve Erdoğan`ın olaylara dair bilgisi mi yoktu? Bilakis her şeyin bilgisi Hükümete ulaşıyordu ancak HÜDAPAR`ın sahada bulunması, iki tarafın da işine gelmiyordu.
30 Mart 2014`te yüzlerce tehdit ve saldırı altında ilk seçim deneyimini yaşayan HÜDAPAR`ın direnişine sahip çıkan olmadığı gibi sesini duyan da olmadı. Seçim sürecinden sonra HDP ve PKK, tüm gücüyle HÜDAPAR`ı bitirmek için yüksek bir hamle yaptı ve Kürdistan sokaklarını kontrol altına almaya çalıştığı 6-7 ekim olayları yaşandı.
O gün ortalıkta Devlet yoktu, Hükumet yoktu, AK Parti yoktu. Sahada yoksulu doyurmaya çalışan HÜDAPAR`a yakın dernek gönüllüleri vardı. Sokakları işgal etmiş vahşilerin hışmına uğradılar. Yeryüzünün görebileceği en vahşi yöntemlerle katledildi Yasin ve arkadaşları…
Hükumet cenahı dört gün boyunca Yasin ve arkadaşlarını görmezden geldi. 4. Gün Yasin`den bahseden Erdoğan, HÜDAPAR ismini zikretmemeye özellikle dikkat etti. Kamuoyu vicdanında derin yara açan Yasin ve 4 arkadaşının katledilme şekline rağmen, Hükümet ve Ak Parti cenahından HÜDAPAR`a başsağlığı dileme nezaketinde bulunan dahi olmadı.
Sonra Karlıova şehitleri ve sonrasında Cizre olayları…
Akrebin öldürücü darbesini vurmak için beklediği bir zamanda bile Hükumet aymazlığa devam ederek alan hakimiyetini müzakere ortağına bıraktığını tescilledi. Barışın ikinci şartı olarak silahlı adamlarını bile geri çekmeyen PKK, açılan alanı kullanarak bölgede paralel yapılanmasını son sürat ilerletti. Öyle ki Bölgede Ak Parti teşkilatları ya istifa etti veya yönetimleri HDP`nin kontrolündeki kişilere geçti.
Ancak Halk her şeyi gözlemliyordu. Çözüm süreci diye PKK ve onun siyasi uzantısı HDP`ye gösterilen müsamaha 6-7 Ekim olaylarıyla, halkın gözünde devletin zayıfladığı imajını uyandırmıştı. Buna rağmen Hükümet, Dolmabahçe mütabakatıyla aymazlığa devam ederek PKK ve HDP`yi ‘Hükümetin gizli ortağı` gösterme gafletini gösteriyordu.
Erdoğan`ın ilkin Dolmabahçe mutabakatını yanlış bulduğunu söylemesinin ardından müzakere masasının varlığını reddetmesi, Erdoğan ile Hükumet arasında polemiklere sebep oldu. İzleme Komisyonu kurulmasına karşı olduğunu söyleyince de Hükümet onur meselesi yaparak rest çeken beyanlarda bulundu.
Sonra bir gece yarısı Başbakan Davutoğlu, Erdoğan`la içeriği kamuoyuna açıklanmayan bir görüşme yapınca, Hükumet zıtlaşmalardan uzak durmaya başladı.
Esasında Hükümet ile PKK temsilcileri arasında geçen tüm görüşmelerin her detayına vakıftı Erdoğan. Ancak bu işin sandığa yansımasını görünce masadan kaçmanın daha iyi bir netice getireceği düşüncesiyle HDP aleyhinde propaganda yaparak meydanlara indi.
Bilenler bilir, satranç oyununda şahlar meydana çıkmışsa iş ciddiye binmiş demektir.. Erdoğan`ın meydanlara inmesi de bu durumun özetidir.
Her türlü zulmüne ve çirkefliğine seyirci kaldıkları, ferasetsiz politikalarla alan kazandırdıkları canavara karşı şimdi son bir gayret ile mücadele veriyor Hükumet ve Erdoğan. Devleştirdikleri canavarın kazandığı mevzileri geri alabilirler mi dersiniz? Bu işin o kadar kolay olacağını sanmıyorum. Çünkü şu an tüm konuşmaları kendi aleyhine dönen bir Erdoğan var.
Kürdlerin büyük çoğunluğu, ‘Kürd meselesi yoktur` diyen Erdoğan`ı sözüne güvenilmez olarak görmektedir artık. Türklerde ise, Hükumet ve Erdoğan`ın, A.Öcalan şahsında PKK`ya teslim olduğu düşüncesi hakim olmuştur.
Tüm bunlardan sonra B.Arınç, Batman`da verdiği demeçte `bu seçim partiler seçimidir, kimse bağımsız adayların yüzüne bakmaz` dedi. Yani oyların AK Parti veya HDP`ye gitmesi için yönlendirmede bulunarak HÜDAPAR`ın desteklediği bağımsız adaya karşı çalışma yürüttü.
İnsan gerçekten hayret ediyor…