Aldıkları mahkumiyet kararları Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozulan 64 sanığın yargılandığı ve 63'ünün beraat ettiği Balyoz Planı davasına ilişkin gerekçeli karar tamamlandı.
Davaya ilişkin kararını 7 Nisan'da açıklayan Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 382 sayfalık gerekçeli kararın yazımını da bitirdi.
Onaylanmasının ardından taranarak dijital ortama aktarılan gerekçeli kararın ilk bölümünde, kimlik tespiti, iddianame ve sanık savunmaları, ikinci bölümünde ise dava kapsamında toplanan delillere yer verildi.
Üçüncü bölümünde tanık beyanları, bilirkişi raporları ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bozma ilamına yer verilen gerekçeli kararın son bölümünde ise "delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve sonuç" kısmı yer aldı.
Gerekçeli kararda, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 64 sanık hakkında "ceza verilmesine yer olmadığına" dair karar vermesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek mahkumiyet hükmü kurulduğu belirtildi.
Sanıkların hükümlerinin Yargıtay'ca bozulmasının ardından dava dosyasının Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği aktarılan gerekçeli kararda, bu kapsamda 64 sanığın yeniden yargılandığı, bu sanıklardan 63'üne beraat kararı verildiği anlatıldı.
"BARANSU, DİJİTAL VERİLERİ KİMDEN ALDIĞINI BELİRTMEDİ"
Gazeteci Mehmet Baransu'nun savcılığa teslim ettiği belge ve dijital delilleri kimden aldığını belirtmediği aktarılan kararda, bu belgelerin bu kişiye kim tarafından verildiğinin de belirlenemediği vurgulandı.
DİJİTAL VERİLERİN GÜVENİRLİĞİ KUŞKU OLUŞTURDU
Gerekçeli kararda, bu dijitalleri Baransu'ya veren kişinin ne şekilde, nereden temin ettiği ve bu verilerin sanıklarla bağlantısının olup olmadığının da belirlenemediği bildirilerek, "Bu verilerden 11 ve 17 nolu cd'ler üzerinde sahtecilik yapıldığının kesin olarak belirlenmesi karşısında bu kişice teslim edilen diğer dijital delillerin güvenilirliği yönünde ciddi kuşku oluşmuştur" görüşüne yer verildi.
Mehmet Baransu tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu cd'lerde yer alan bir kısım belgelerin içeriklerinin Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ve sanık Hakan Büyük'ün evinde yapılan aramada elde edilen dijital delillerin içerikleriyle aynı olduğuna işaret edilen gerekçeli kararda, 1. Ordu Komutanlığı'nda bulunan ve gizli nitelikte olan yaklaşık 2 valiz dolusu belgenin, kimseye fark ettirilmeden buradan çıkarılarak gazeteciye teslim edilmesi, Donanma Komutanlığı ve Hakan Büyük'ün evinde ele geçirilen dijital delillerin de aynı iyi niyetli olmayan kişi veya kişilerce sahte oluşturularak bu yerlere konulmuş olabileceğini düşündürdüğü kaydedildi.
Gerekçeli kararda, elektronik belgelerin hiçbirinin dijital imzalı olmasından dolayı bu belgelerin bilimsel olarak gerçekliğinin kanıtlanamayacağı belirtilerek, 11 nolu cd'dekii dosyaların 2, 3, 14 ve 15 nolu cd'lerdeki bazı dosyalar ile birebir aynı olmalarının bu cd'lerin hepsinin aynı kişiler tarafından oluşturulmuş olması ihtimalini güçlendirdiği vurgulandı.
Suça konu 5 numaralı harddisk, cd'ler ve flaş bellekteki bazı belgelerin tarih ve zamanlarının gerçek takvim zamanını yansıtmadığı kaydedilen gerekçeli kararda, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hükme esas aldığı dijital delillerdeki çok sayıdaki dosyanın oluşturulma ve değiştirilme tarihi üstverileri arasında çelişkiler bulunduğu belirtildi.
DİJİTAL DELİLLERİN SAHTE OLDUĞU YÖNÜNDE ŞÜPHE
Gerekçeli kararda, suça konu tüm dijital verilerde zaman, mekan ve kişi yönünden birçok çelişkiler bulunmasının, sahtecilik yapıldığı kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu cd'ler dışındaki dijital delillerin de sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşturduğu aktarıldı. Kararda, "Dijital verilerde zaman, mekan, kişiler ve içerik yönünden bir çok çelişkiler bulunduğu anlaşılmış, bu çelişkilerin dijital delillerin de sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe doğurmuştur" ifadelerine yer verildi.
Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı doğrultusunda eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenildiği anımsatılan gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"Özkök ve Yalman'ın beyanlarından bu tanıkların davaya konu 'Balyoz', 'Oraj', 'Suga', 'Çarşaf' ve 'Sakal' planlarından haberlerinin olmadığı, darbe planlarını engellemek gibi bir durumlarının olmadığı, Hilmi Özkök'ün askeri şahıslar dışındaki şahıslardan kulaktan dolma bilgiler duyarak bunu Çetin Doğan'a sorduğu anlaşılmış, Çetin Doğan'ın bu açıklamalarının dolaylı ikrar niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır."
KOZMİK ODADAN ÇIKAN BELGELER
Gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen belgeler arasında 1. Ordu Komutanlığı'nın "kozmik oda" olarak bilinen kontrollü evrak bürosundan çıkarılan belgelerin bulunduğu kaydedilen gerekçeli kararda, "Gizli nitelikte olan bu belgeleri bulunduğu kontrollü yerden gizlice alarak gazeteciye teslim eden, 11 ve 17 nolu cd'lerin sanıklarla aidiyetini sağlamak amacıyla sanık Süha Tanyeri'ye ait el yazılarının bulunduğu defterden kopyalama yaparak bu kişiye aitmiş izlenimi verecek şekilde üzerine yazı makinesiyle yazı yazan kişi veya kişilerin iyi niyetli olmadığı aşikardır" denildi.
Gerekçeli kararda, "Askeriyeye ait kozmik odada muhafaza edilen bu belgeler buradan alınıp dışarıya çıkarılabiliyorsa, aynı şekilde sanıklarla ilgisi olmayan belgelerin de bu kişilere suç isnat etmek amacıyla konulmuş olması ihtimal dahilinde bulunmuştur" ifadesine yer verildi.
Hükme esas alınan harddisk ve cd'lerin TSK'ya veya sanıklara ait özel bilgisayarlarda oluşturulduğu yönünde hiçbir delil elde edilemediği aktarılan gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"Gazeteci tarafından teslim edilen, sahte oluşturulduğu kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu cd'ler ile içeriklerinin benzerlik göstermesi, bilirkişi raporları doğrultusunda 5 nolu harddisk ve 10 nolu cd'nin içeriklerinin sahte olarak oluşturulduğu yönünde mahkememizce kuvvetli şüphe oluşması, Gölcük Donanma Komutanlığı'nda arama yapılmasına neden olan ihbarda direkt olarak suça konu dijital verilerin bulunduğu yerin belirtilmesi, dijitallerdeki suç teşkil eden belgelerin sanıklara aidiyeti yönünde şüphe oluşması dikkate alındığında, bu delillerin Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilmesi, bu dijitallerdeki suç teşkil eden belgelerin sanıklar tarafından düzenlendiğinin kabulü için yeterli bulunmamıştır."
Gerekçeli kararda, illegal faaliyet gösterdiği iddia edilen sanıkların, gizli olarak bir araya gelip görüşme imkanları varken kendileri dışında pek çok kişinin katıldığı bir seminer düzenlemeleri, düzenlenen bu seminerde darbe planlarından söz etmeleri ve seminer konuşmalarını aleyhlerine delil oluşturacak şekilde kayda alıp saklamalarının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı vurgulandı.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin ilamında da belirtildiği gibi suçun oluşabilmesi için ittifaka dahil kişiler arasında fikir uygunluğunun belirli programlı bir şekle girmiş olması gerektiğine dikkat çekilen kararda, "Hükümeti Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Cebren Men Etme" suçunun işlenebilmesi için de elverişli sayıdaki failin elverişli biçimde bir araya gelerek, elverişli vasıtalarla harekete geçmiş olması gerektiği anlatıldı.
Gerekçeli kararda, sanıkların "Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Cebren Men Etmeye Teşebbüs" suçunu veya 765 Sayılı TCK'nın 171. maddesinde düzenlenen "ittifak", 5237 Sayılı TCK'nın 316. maddesinde düzenlenen "suç için anlaşma" suçlarını işledikleri yönünde mahkumiyetlerine yetecek, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, yüklenen suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle beraatleri yönünde hüküm kurulmasının uygun görüldüğü belirtildi.
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Nisan'da aralarında emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman ve emekli Tümgeneral Halil Helvacıoğlu'nun da aralarında bulunduğu 63 sanığın "yüklenen suçu işledikleri sabit olmadığından" beraatine karar vermiş, hakkında yakama kararı infaz edilemeyen sanık yüzbaşı Ali Göznek'in dosyasını ise ayırmıştı.
Kaynak : AA