Köylerden şehre gelen “organize demokrasi çetesi” insanların oylarını nereye vereceğini belirlemek için çalışıyor. Köylerde ve şehirlerin kenar semtlerinde zaten klasik Kemalist demokrasi usulü olan “açık oy, gizli tasnif” yöntemi uygulanıyor ve sandığa gelemeyenlerin oyları da kullanılarak demokratik katılımın oranı yükseltiliyordu.
Yine tehditler başlamış.
Önce Siirt`te Mustafa Turhan adında bir köy muhtarı öldürüldü, ardından o ölüm üzerinden HDP`ye muhalif başka kişiler tehdit edilmeye başlandı.
Muhtarı öldürenler, aynı şeyin başlarına geleceği tehdidi ile kamuoyuna da “dehşet demokrasisi” pompalıyor.
Ve Van`da kan akıtan musluk resimleri ile tehdit…
Korku atmosferini anlatan Orhan Miroğlu meseleyi Dargeçit özelinde değerlendiriyor:
“Arkadaşlarımı bilmem, ama bir an, kendimi Güney Kore`de sınırı geçip Kuzey Kore`de seçim çalışması yapıyor gibi hissettim. Oysa sayılamayacak kadar çok dostum var bu ilçede. İlçenin üstüne çöken bu karabasan olmasa, bizi ilçenin girişinde karşılayacaklarından hiç şüphem yoktu.”
Bu ortamda bir seçim yapılacak ve insanlar özgür iradelerini ortaya koyabilecekler öyle mi? Aslında bu biraz da algılar üzerinde bir siyaset yapmakla alakalı bir şey.
İnsanlarda “Eğer HDP barajı aşamazsa ortalık kan gölü olacak” algısını oluşturmak ve bu yolla da bazılarının oyunu almayı planlıyorlar.
Korku ve dehşet üzerinden siyaset…
Ama aslında durum öyle değil.
Bir defa baskı kırılırsa, korku duvarı aşılırsa güçlerinin göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkar. Zayıf oldukları yerlerde demokrasi havarisi, barış güvercini oldukları ortada.
Meseleyi Hüda Par eski Genel Başkanı ve Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu çok güzel izah etti:
“‘Barajı aşmazsak seçimler sonrası tufan` diyorlar. HDP`ye yakınlık hissetmeyenler de ‘HDP`ye oy verilsin` diye baskı oluşturmak istiyorlar. Baskının arttığı yerler HDP`nin çok yüksek oranlarda oy aldığı yerler. Altan Tan, bir önceki seçimlerden önce, ‘yüzde 65 özerklik için yetmez, çok daha fazla olmalı` demişti. Bu da dikkat çekiciydi. HDP`nin çok güçlü olduğu yerlerde kendilerine destek veren vatandaşın hayatı çekilmez hale geliyor. Mesela Yüksekova, mesela Lice, mesela Cizre`nin bazı mahalleleri. Cizre`nin hangi mahallelerinde ortalığı savaş alanına çevirdiler?.. Sur Mahallesi, Nur Mahallesi bir de Cudi mahallesi. Bu üç mahallede HDP`nin aldığı oy oranı yüzde 90`ın üzerinde.
Peki, Urfa`da olay var mı, yok. Bingöl`de var mı, yok. Çünkü buralar HDP`nin görece düşük oy aldığı yerler. Cizre`de bile görece düşük aldığı yerlerde çok yüksek aldığı yerlere göre ortalık daha sakin. Yani bunlar, ‘HDP çok oy alırsa, barajı aşarsa Türkiye`nin selametinedir` iddialarını yalanlayan veriler. Sonuçlar tam zıddını gösteriyor.”
Hükümet “çözüm süreci” diyerek hiçbir yaptığına karışmadığı, onu palazlandırdığı için rahat rahat baskı yaptı, işlerini yürüttü.
Halkların Dehşet Partisi, öyle görünüyor ki, bu seçimde halktan bir tokat yiyecek.