Türkiye genelinden yaklaşık 30 bilim adamının katıldığı ve iki gün sürecek olan ‘Din, bilim ve felsefe ilişkisi,Risale-i Nur Yaklaşımı Ulusal Sempozyumu` Prof.Dr.Cengiz Andiç Kültür Merkezi Toplantı Salonunda başladı.
Fen-Felsefe-İnanç üçgeninde Risale-i Nur`un değerlendirildiği Sempozyomun açılış konuşmalarını Sempozyomu Tertip Heyetinden Yard. Doç.Dr. Rahmi Tekin, İstanbul İlim Kültür Vakfı`ndan Prof.Dr. Faris Kaya, Bitlis il Müftüsü Abdulkerim Akbaba, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Peyami Battal yaptı.
“Said Nursi fen ve din ilimlerinin birlikte okutulmasının zaruretine işaret etmiştir”
Kur`an-ı Kerim`den Aşr-ı Şerifin okunmasıyla başlayan programın ilk açılış konuşmasını yapan Yrd. Doç.Dr Rahmi Tekin, Said Nursi`nin seksen yıllık hayatında din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulması hususunda çok büyük çaba sarf ettiğini ve önemli hizmetlerde bulunduğunu ve bu anlamda Doğu Anadolu`da büyük bir üniversitenin açılması için çalıştığını belirterek, “ Said Nursi 20. Yüzyılın başlarından itibaren Medresetüzzehra adı altında Doğu Anadolu`da büyük bir üniversite açılması için çalışmıştır. Merkezinin Van`da olması düşündüğü söz konusu üniversitenin bir şubesinin Bitlis`te, diğer bir şubesinin Diyarbakır`da olmasını arzu etmiştir.Bu manada arzusunu Sultan Abdulhamit`e bildirmiş, ancak tüm iyi niyetlere rağmen, 31 Mart Vak`asının patlak vermesi üzerine, bu konuda herhangi bir aşama kaydedilememiştir. Bu olayın ardından Sultan Mehmet Reşad`ın Rumeliye gelmesi munasebetiyle onunla birlikte Kosova`ya gider. O sıralarda İstanbul`da büyük bir Darulfünun tesisine yönelik önemli teşebbüsler söz konusuydu. Kosova`da yapılması düşünülen Darulfünun projesi akamete uğramış, ancak Van`da yapılması düşünülen Darulfünûn projesi kabul edilmiş olup, Edremit`te, Van Gölü kıyısında kurulması plananan yer dahi tespit edilmiştir” dedi.
“Said Nurs`nin kaleme aldığı Risale-i Nur Manevi okul hükmündedir”
Said-i Nursi`nin Van`da üniversite açılması için çok çalıştığını ancak bu konuda herhangi bir teşebbüs olmayınca Manevi okul hükmünde olan Risale-i Nur`u kaleme aldığını belirten Tekin; “1981 yılında kurulan Yüzüncü Yıl Üniversitesi`ne kadar herhangi bir teşebbüs yapılmamıştır. Maalesef hayal ettiği Darulfünun`un Van`da açılmasını göremeyen Said Nursi`nin, 1920`li yıllarında te`life başladı.130 parçadan oluşan Külliyatı, Risale-i Nur adı altında adeta manevi bir okul hükmüne geçmiştir” dedi.
“Üstad Risale-i Nur`un zengin içeriğine işaret etmiştir”
Üstad Bediuzzaman`ın hayatının sonlarına doğru bir gazeteciye yaptığı söyleşide Risalei Nur külliyatının zengin içeriğine işaret ettiğini belirten Tekin, Said Nursi`nin hayatında Van`ın önemine de değinerek, “Said Nursi`nin hayatında Van ayrı bir öneme sahiptir. Bazı yerlerde sarf ettiği sözlerle, Van`ın kendi hayatındaki önemine değinmiştir.Ülkemizin ve Van`ımızın medar-ı iftiharı olan Said Nursi ve onun külliyatı hakkında verdiğim bu kısa bilginin ayrıntılı
tahlilleri, otuzu aşkın bilim adamı tarafından bugün ve yarın olmak üzere derinlemesine ele alınıp tartışılacaktır.” sözleriyle konuşmasına son verdi.
“Uluslararası sempozyumların sayısı 100`ü geçti”
Dünya çapında yapılan uluslar arası sempozyumların sayısının şimdiye kadar yüzü geçtiğini belirten Prof. Dr. Faris Kaya ise , “Ancak dördüncüsünü düzenlemekte olduğumuz bu sempozyum, ülkemizin köklü üniversiteleri ve mahalli bir Sivil Bir Toplum Kuruluş ile ortaklaşa, farklı bir formatta yapılıyor. Hedef her yıl başka üniversiteyle ortaklaşa yapılacak sempozyomlarla bütün ülkeyi dolaşmaktır. Geçen sene düzenlenen ‘Risale-i Nur Perspektifinde Dünya Ahiret Dengesi` konulu sempozyum, İstanbul İlim Kültür Vakfı ile Dicle Üniversitesi ve HASEP Vakfı tarafından ortaklaşa yapılmıştı. ”dedi. (İlyas Akkoş-İLKHA)