ERKAN YAVUZ- MUHSİN ŞENOL - DOĞRUHABER

2022 Yılındaki Önemli gün ve Geceler:

3 aylar içerisinde birçok önemli gün ve geceler bulunmaktadır.

Üç ayların başlangıcı: 2 Şubat 2022

Regaip Gecesi: 3 Şubat 2022

Miraç Gecesi: 27 Şubat 2022

Beraat Gecesi: 17 Mart 2022

Ramazanın başlangıcı: 2 Nisan 2022

Kadir Gecesi: 27 Nisan 2022

Bayram Arefesi: 1 Mayıs 2022

Ramazan Bayramı: 2 Mayıs 2022

M. EMİN YILDIRIM İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIN TAMAMI;

Allah u Teala yıl içerisine Müslümanların değerlendirmesi için bazı değerli aylar ve günler yerleştirmiştir. Bu aylardan, günlerden ve öneminden bizlere biraz söz edebilir misiniz?

RABBİMİZ, BAZI ZAMAN DİLİMLERİNE HİKMETİ SAKLI FARKLI DEĞERLER YÜKLEDİ

İbni zaman, zamanın çocuğu anlamına geliyor. Verdiği mesaj vakte sahip olmak zamanı iyi değerlendirme takvimi yaşama zamanla hayatı disipline etme gibi bir mesaj içerir ama ne yazık ki Müslümanlar ellerindeki imkanları ellerindeki bu nimetleri, tam anlamıyla değerlendiremedikleri için, ibni zamanın çocukları olmuşlardır. Yani tamamen iş farklı bir noktaya kaymıştır. Rabbimiz insanın bu özelliğini bildiği için zamanın bazı dilimlerine hikmeti tamamen saklı olan farklı değerler yüklüyor. İşte kadir gecesi, Kur`an`ın beyan ettiği bir gecedir.

Bu gece bin aydan daha hayırlıdır. Bin ay yaklaşık seksen üç insan yaşına denk gelir. Adem oğlunun yaşayabileceği en uzun ömrü aslında dikkate alınarak kadir gecesi bir ömre bedeldir mesajını veriliyor. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v)`in hadislerinde beyan buyuran bazı gün ve geceleri kıymet adına, değer adına nasıl bir anlam taşıdıklarını öğreniyoruz. İşte Cuma gecesi bunlardan bir tanesidir, pazartesi gecesi bunlardan bir tanesidir.

Cuma günü ezan ile kamet arasındaki bu namazların daha doğrusu duaların müstecep olduğu vakit bunlardan bir tanesidir. Yine Kur`an`ın beyanı ile de beş vakit namaz içindeki salatulvusla, yani orta namaz bunlardan birtanesidir. Biz Peygamber Efendimiz (s.a.v)`ın beyanlarında ve Kur`an`da belli zaman dilimlerine ait başka anlamlar da okuyoruz. İşte Fecr suresinde Leyal-ul aşron gece, bir yoruma göre Muharremin ilk on günü asrın ve ümmetin üzerinde adeta ittifak ettiği diğer görüşe göre Zilhicce ayının ilk onbir günü dür. Yine Duha suresinde Leyletül mübarekete, mübarek gecenin bazı müfessirlerimizin yorumlarına göre Şaban ayının on beşincisi olan bizim berat gecesi diye bildiğimiz o gece bütün bir zaman dilimi aslında cenabı hakkın insanlığa birer ikramıdır.

RECEB VE ŞABAN, RAMAZAN`A MANEVİ HAZIRLIK AYIDIR
Peygamber Efendimiz (s.a.v), kutlu zaman dilimlerini bize haber veriyor. Bu saydıklarımı ve şimdi söyleyeceklerimi o zaman dilimleri neden en önemlisi Recep ayı ile birlikte başlayan arka arkaya devam eden üç ay yani Recep, Şaban ve Ramazan. Peygamber efendimiz (s.a.v) Recep ayı gelir gelmez bir duası vardır. Onlarca hadis kaynağında geçen bir dua. Allah`ım, bizim hakkımızda Receb`i ve Şaban`ı bereketli kıl ve bizi Ramazan`a ulaştır. Aslında o dua bize bir mesaj veriyor.

Recep ayı kıymetini Şaban ayından, Şaban ise kıymetini Ramazan`dan alır. Asıl nihai hedef olan Ramazan`dır. Ama Cenab-ı Hak Peygamber Efendimiz (s.a.v)`ın dili ile on bir ayın sultanı olan bu aya adeta sultanlara yakışır bir biçimde bir karşılamayı istiyor ve iki ay öncesinden manevi anlamda bir hazırlığa girilmesini istiyor. Aslında bu Mevla`nın insanlığa özellikle de inananlara bir ikramiyesidir. Diyelim ki bir insan bir işyerinde çalışılıyorsa belli bir ücreti vardır ve bu ücretin karşılığını alır, üç ayda bir, altı ayda bir veya yılda bir o çalıştığı iş yerinden ikramiye alır. Aslında üç aylar dediğimiz o kutlu zaman dilimi Mevla`nın bize bir ikramiyesi ve özel olarak bize lütuflarda, ikramlarda bulunacağı kutlu bir zaman dilimi, bereket zemini farklı bir rahmetin sağanak sağanak üzerimize yağdığı bir zaman dilimidir.

Özellikle Ramazan ayının öncesindeki bu iki ayı şöyle bir hikmeti de var ki, aslında bunu göz ardı etmemek lazım. Allah (c.c), Peygamber Efendimiz (s.a.v)`in şahsında bize nama adına belli bir yükümlülük yükledi. İşte diyelim sabah namazı iki rekat öğlen namazı dört rekat, ilkindi dört rekat, üç rekat akşam, dört rekat yatsı ve üç rekat vitir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu namazların her birisinin öncesine veya sonrasına nafile namaz dediğimiz daha sonra ravatip sünnet adını alacak bazı sünnet namazlar ekledi. İşte sabah namazının öncesine iki rekat, öğle namazını önüne dört rekat, arkasına iki rekat ikindinin önüne dört rekat, akşamın önüne bazı mezheplere göre iki rekat. Haniflerde yoktur ama diğer mezheplerde vardır.

Özellikle akşamın arkasına iki rekat, yatsı namazının önüne dört rekat arkasına iki rekat. Bu nafile namazların özellikle mesajı şudur; farz çok önemli farzın ifanamesini iyi bilmek, onu yerine getirmek için öncesinden manevi bir hazırlığa girmek gerekir adeta insan namazda farklı ruh haline gireceği için burada nafile namazı öncesinde ruh halinin bir hazırlığını yapıyor. Öncesinde dört rekat sünnetini kılıyor. Manen namaza hazırlanıyor. Hayattan namaza bir geçiş, Allah`la yüz yüze gelecek farklı bir konuşmaya geçecek. Kul ile Rabbi arasında bir bağ olacak elektriğin voltajı yükselecek. O voltajı hazırlamak için öncesinde bir sünnet namaza ihtiyaç var ki, o namaza hazırlığı bir şekli ile tamamlasın ve asıl vazifesini yerine getirsin.

Recep ayı içerisinde yer alan İsra ve Miraç hadiselerinden ve bu olayın öneminden bizlere biraz bahsedebilir misiniz?
RECEP AYINDAKİ MİRAÇ VE İSRA İLE MESCİD-İ AKSA`YA OLAN SORUMLULUĞUMUZU HATIRLARIZ

Üç aylarda Ramazan, on bir ayın sultanı, şeytanın zincirlere vurulacağı bir ay, ilahi rahmetin çok farklı bir biçimde sağanak sağanak yağacağı bir ay. Bu aya biz Receb-i şerif ile başlarız. Artık o ayla birlikte bizim dünyamıza Ramazan davulu çalınmış oldu Receb-i şerif-i sünnet namazının öncesinde kabul ederiz. Manen kendimizi hazırlamaya başlarız. Receb ayını ilk Cuma gecesine Regaip gecesi dediğimiz rağbet gecesi, Allah`ın rağbetini kuluna ulaşacağı hadislerde Peygamber Efendimiz (s.a.v)`in kutlu beyanları ile bize kıymeti aktarılan bir gece olarak karşımıza çıkıyor. O gece biz Rabbimizle aramızdaki yakınlığı arttırmak için bir vesile kılarız. Geliriz Receb ayının yirmi ikisine siyer tarihi içerisinde Hz. Peygamber`in en önemli mucizelerinden biri olan ve Kur`an`da da anlatılan Miraç ve İsra hadisesini yıl dönümüne ve orada bize bir kıble bilinci yön bilinci verilir. Şu an Müslümanların özellikle de yüreklerin en büyük acısı olan Mescid-i Aksa`yı bir kez daha hatırlayıp daha farklı bir biçimde bağ kurup Kudüs için, Mescid-i Aksa için sorumluluklarımızı hatırlayabilecek ikrama, bir fırsata dönüşür. Dolayısıyla Receb ayının yirmi yedinci gecesi sadece siyer tarihi içerisinde önemli bir hadisenin yıl dönümü gecesi değil, aynı zamanda bize bir kıble bilinci kazandıran bir gecedir.

ŞABAN AYI İLE İBADETLER BAMBAŞKA HALE GELİR
Oradan gelirsiniz Şaban-ı muazzamaya. Üç ayların ikinci ayıdır ve çok önemli bir aydır. O ay için Peygamber Efendimiz (s.a.v)`ın çok önemli beyanları vardır. Ama o ayın ortasına geldiğiniz zaman adeta Şaban`ın Kadir gecesine gelirsiniz. Mesela Şaban`ın on yedinci gecesi Peygamber (s.a.v)`ın beyanı ile kent kabilesinin koyunlarının kılları adetince insanların mağfirete uğrayacağı bir gecedir. Zaten Berat ismi de oradan geliyor. O kadar insan berat olacak inşallah. Beratlarını sağ ellerinden alacaklar inşallah o ilahi ikrama, o ilahi nimete muhatap olacaklar. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bunu da bize beyan ederek Şaban`da da berat gecesini bu manada elimizden geldiği kadar o ayı ihya adına gayret içerisinde olma mesajını veriyor. Zaten ondan sonraki onbeş gece Peygamber Efendimiz (s.a.v) artık yavaş yavaş Ramazan`a yaklaştığı gecelerdir ve o gecelerdeki ibadetler bambaşka hale gelir.

Üç ayların sonuncu ayı ve en kıymetlisi Ramazan ayından bizlere söz edebilir misiniz? Peygamber Efendimizin bu ayı nasıl idrak ettiğini bizlere açıklayabilir misiniz?

HZ. AİŞE: RAMAZAN OLUNCA NE BİZ RESULULLAH`I TANIRDIK NE O BİZİ TANIRDI

Geldik son aya! Ramazan ayına onlarca hadise biliyoruz, tek bir şeyini söyleyelim. Diyor ki Hz.Aişe anamız, ‘On bir ay içerisinde Allah Resulu (s.a.v) kendilerine has özel ibadetleri vardı; gece namazı vardı, eskarı vardı, oruçları vardı, sadakası vardı, infakı vardı ama aylardan Ramazan olunca ne biz Allah Resulünü tanırdık ne Resulullah bizi tanırdı` yani o ay tamamen Allah`a has edilirdi. Zaten son on gününde de biliyorsunuz itikâfa çekilir Peygamber Efendimiz (s.a.v) tamamen o gün dünyadan Hira gibi bir yerde yaşamla Rabbi ile bağ kurar. Bütün bu mesajlardan biz anlıyoruz üç ayların kıymet ve değerini dolayısı ile bu söylenmiş sözler içerisinde bu ayları ihya etme adına hepimizin bir gayret içerisinde olması lazım.

Müslümanlar olarak bu değerli üç ayı nasıl geçirmeliyiz?

BİLGİ ÇAĞINI BİLİNÇ ÇAĞINA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ
Burada sizlerin aracılığıyla bir mesajı ulaştırmak istiyorum. Yaşadığımız bu çağ bilgi çağı, buna hiç kimsenin bir itirazı yok. Bilgiye erişim oldukça fazla ancak bu çağda eksik olan en temel mesele bilinçtir. Biz Müslümanlar olarak Mevla`nın bize ikramiyesi olan bu üç ayları bir fırsata dönüştürmeli, bilgi çağını bilinç çağına dönüştürmeliyiz. Her haftasında bir bilinci gayret etme içerisinde olmalıyız. Öncelikle işe niyetlerimizle başlamalıyız. Arkasından bir Kur`an bilinci, arkasında bir sünnet bilinci, arkasında bir ümmet bilinci, arkasında bir zaman bilinci, arkasında bir infak bilinci ve arkasında bir hayır hasenat emri-bil maruf ve nehi anil münker bilinci kuşanmamız gerekiyor. Böylelikle Ramazan`ın sonuna kadar her hafta bilinci kuşanma ve bir bilinci hayatımıza taşıma anlamında şeklinde bir imkana dönüştürmeliyiz. Eğer biz bu bilgiyi bilince dönüştüremezsek o bilgi sadece sırtımızda yük olacak. Bunu bir bilince dönüştürür ve bu manada amele taşırsak inşallah bu konuda gerekli olanda kulluk kalitemizi arttırmak için bir imkan olacak. Cenabı hak bu konuda bizlerin yar ve yardımcısı olsun.

Son olarak İslam alemine ve Müslümanlara bir mesajınız var mı?

BU KUTLU ZAMAN DİLİMLERİ İSLAM ALEMİNİ BİR KEZ DAHA DİRİLMESİ İÇİN BİR FIRSATA ÇEVRİLMELİ
Bu kutlu zaman dilimleri, nüfusu yaklaşık 2 Milyar olan İslam ümmetinin, İslam aleminin bir kez daha dirilmesi için bunu bir fırsata dönüştürmeli. Rahatta olanlar imkanı olanlar belli nimetlere sahip olanlar ümmetin diğer uzuvlarındaki mağdur olan Mustazaf olan, ezilen, sömürülen ve göz yaşları içerisinde zalimlerin baskısı altında olan ümmetlerin bütün fertlerini en yakın çevreden en uzağa hatırlamak zorundadır.

Çünkü madem bir ümmet bilincinden bahsediyoruz en başta bahsedeceğimiz meselelerden bir tanesi de budur. Yaşadığımız şu kutlu zaman dilimlerinde ümmetin bütün tamamını aynı Peygamber efendimiz (s.a.v)`ın dediği gibi bir bedenin uzuvları olarak görmeliyiz. Elimiz, kolumuz, gözümüz, burnumuz, kulağımız ümmetin bir parçası olmalı ve aynı onların acılarını yüreğimizde taşıyormuş adına gayret içerisinde olmalıyız. Rabbimden niyazım odur ki, şu güzel günleri ümmet olarak İslam ümmetinin bir parçası olarak Türkiye`deki Müslümanlar olarak bu ayların hakkını ödeyebilelim. Allah`ın bize bir ikramiyesi olan bu güzel günleri kendimize bahşedilmiş ilahi bir nimet, ilahi bir zaman dilimi olarak değerlendirip bilinç adına istenilen bir seviyeye gelelim. Rabbim bizlere bunu nasip eylesin inşallah.