Hür Aday Cengiz Karakaya kendisi için düzenlenen aday tanıtım toplantısında Hükümete ve HDP'li Bitlis Belediyesine yüklendi. Karakaya, AK Parti ve HDP politikalarının halkı aldatmaya yönelik olduğunu söyledi.

Bitlis bağımsız milletvekili adayı Cengiz Karakaya için aday tanıtım programı, Rahva mevkiinde yüzlerce araçtan oluşturulan konvoyla şehir turu atıldıktan sonra Mutki miting alanında yapıldı.

Halkın yoğun teveccüh gösterdiği aday tanıtım programı, bölge âlimlerinden ve İTTİHAD üyesi Emrullah Uysal'ın Kur`an- Kerim tilavetiyle başladı.

Programda kısa bir konuşma yapan HÜDA PAR`ın ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı Hasan Aşkın, kendi aday profillerinde dürüstlüğü temel ilke olarak belirlediklerini söyledi.

“Müslümanlar siyasette ve yönetimde söz sahibi olmalı”

Müslüman`ın siyasette ve yönetimde söz sahibi olması gerektiğini, parti olarak destekledikleri adayın halk tarafından dürüstlüğüne şüphe edilmediğini belirten Aşkın, “Her kesin seveni var sevmeyeni var bu sünetullahtır. Allah Resulü nasıl ki düşmanları tarafından güvenilir, doğru ve dürüst olarak ilan edildiyse, hakeza parti olarak desteklediğimiz Cengiz kardeşimizde seven ve sevmeyen herkes tarafından sevildiğini, dürüstlüğüne şüphe götürmediği aşikârdır.” dedi.

“Cengiz kardeşimiz içimizden, içinizden biridir” diyen Aşkın, “Bitlisli olup da metropol şehirlerde yaşayıp Bitlis'in soğuğunu teneffüs etmemiş, Bitlisin çamurlu yollarını gezmemiş, Bitlis'in açlığını, yoksulsuzluğunu ve işsizliğini görmemiş, bir aday çıkarmadık ve desteklemedik. Hamdolsun çıkardığımız adayla alnımız açık, başımız diktir. Destek verdiğiniz zaman bu kardeşimiz bizi mahcup etmeyecektir.” ifadelerini kullandı.

Aşkın, konuşmasının sonunda, “Müslüman siyasette söz sahibi olacak. Yönetimde söz sahibi olacak. Çünkü Mecliste sözümüz olacak ki Bitlis`teki kardeşlerimizin sesi olsun. Bitlis`teki kardeşlerimizin derdine derman olsun. Orada meclisin dehlizlerinde kendi şahsi yandaşlarının, akrabalarının, eş ve dostlarının işinin peşinde koşmasın.” diyerek adayları için halktan destek istedi.

“Herkes kendisini mecliste temsil edebilmeli”

Kürtçe, Türkçe ve Zazaca halkı selamlayan HÜDA PAR`ın desteklediği Bitlis bağımsız milletvekili adayı Cengiz Karakaya, seçime parti olarak girmek istediklerini fakat adalette temsiliyetin önünde büyük bir engel olan yüzde 10`luk baraj nedeniyle bağımsız Hür Adaylar olarak seçime girdiklerini belirtti.

Karakaya, yüzde 10`luk baraj dayatmasını eleştirerek, “Maalesef 1982 darbe anayasasıyla aramıza giren, bizi ayrıştıran, bölüştüren ve ötekileştiren bir maddedir. İstiyoruz ki her kes kendisini mecliste temsil edebilsin. Kürd'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Ermenisi'yle, Ezidi'siyle, Süryani'siyle herkes kendisini temsil edebilsin. Seçim barajı üç aydır Türkiye`nin gündemini işgal ediyor. Baraj sorunuyla kalkıp oturuyoruz. Acaba baraj geçilecek mi? Geçilmeyecek mi? Geçilirse ne olur? Geçilmezse ne olur? İnşallah kazanıp oraya gidersek ve yeni bir anayasa yapılırsa ki yapılması lazım bu sorunun ortadan kalkması için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

“Her iki partide halka karşı samimi değiller”

HDP ve AK Parti politikalarının halkı aldatmaya yönelik olduğunu belirten Karakaya şunları söyledi: “Adaylar açıklandıktan ve siyasi partilerin seçim beyannamelerini açıkladıktan sonra ne kadar doğru bir karar verdiğimiz ortaya çıktı. İktidar partisinin bir milletvekili Bitlis`e gelirken kendisine sorulan soruya karşın, Bitlisin büyük bir hava limanına sahip olması lazım gerektiği cevabını vermiş. Herkesin hava alanı var maalesef bizim hava alanımız yokmuş. Burada anlaşılıyor ki bunların hizmet diye bir niyetleri yoktur. Buraya boş gelmişler.”

AK Parti politikalarını eleştiren Karakaya, “Birileri demiş ki birkaç oy fazla alalım diye bunu aday gösterelim. Hatırlayın 30 Mart yerel seçimlerinde o günün başbakanı ve bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan burada yaptığı mitingde, kendisine hava alanıyla ilgili yöneltilen bir soruya ‘Gerekmez, Muş havaalanı yanı başınızda bir saate gidersiniz. Hele birazda arabayı hızlı sürseniz 45 dakikada gidersiniz` demişti. Soruyoruz buraya gelen milletvekillerine bunu bilmiyorlar mı? Kendilerine dönemin başbakanının, aday oldukları partinin Genel Başkanının böyle söylediğini kendilerine söylenmemiş midir?” ifadelerini kullandı.

İsim vermeden HDP`nin seçim vaatlerini de eleştiren Karakaya, şunları söyledi: “Diğer bir siyasi partinin genel başkanı seçim beyannamesinde yaptığı açıklamada, iktidar olmaları halinde asgari ücreti bin 800 TL yapacağız diyor. Şimdi kendilerine de soruyoruz şuan elinizde 3`ü büyükşehir olmak üzere 100`e yakın belediye var. Bu belediyelerde asgari ücretle çalışan işçi kardeşlerimizin maaşlarını bin 800 TL`ye çıkarın kendinizi şimdiden gösterin ki, biz de size inanalım. Birkaç oy için bu halkı kandırmayın. Bu halkın umutlarını tüketmeyin.”

“Ayağı yere basan 4 temel maddeyi önceliyoruz”

Bitlis`in içler acısı durumuna ve sahipsizliğine dikkat çeken Karakaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Yıllardır bu vadinin içinde yaşayan mazlum halk, vefa örneğini göstererek olur ki bir hizmet yaparlar diye hep sizi destekleyerek meclise gönderdi. Vefasızlık yapmayın. Allah`tan korkun, boş vaatlerle gelmeyin. Onlara sorun 13 yıldır Ankara`dasınız ne yaptınız. Bacası tüten bir sigara fabrikası vardı onu kapatınız. Yolun haline bakın. Tarihi eserlerimizin haline bakın. Yüzlerce tarihi evimiz yıkılarak esrar ve madde bağımlıların yuvası halin gelmiş. Kendilerine sorun; Bir bakanın hediye olarak taktığı saat 700 bin dolar. Peki, bunun karşılığından ne alınmıştır. Bunun Türkçesi 2 bin 200 kişinin aylık asgari ücretine denk geliyor.”

Karakaya, seçim vaadi olarak ayağı yere basan 4 temel maddeyi öncelediklerini ifade ederek, “Türkiye için yapacaklarımız; yeni oluşturulacak anayasada etnik vurgu kesinlikle ortadan kalsın diyeceğiz. Yargı önünde eşit adalet istiyoruz. Gelir dağılımında adalet. Bölgemize pozitif ayrımcılığın yapılmasını isteyeceğiz. En azında Kürdistan`da üretilen petrol ve elektriğin daha ucuz bir fiyata verilmesi. Kutsal devlet anlayışından vazgeçilsin diyeceğiz. Devletin kutsalı olmaz. Milletin kutsalı olur. Halk devlet için değil, devlet halk için var olmalıdır. Bizler İslami muhalefet için zinanın yeniden suç sayılması için çalışacağız. Yolsuzluk ve rüşvetin önüne geçilmesini sağlayacağız. Bin 150 odalı saraya ne gerek var diyeceğiz. Fakat bunları yaparken vurarak, kırarak, tehditle, silahla değil. Bizler Müslümanız yapıcı olacağız yıkıcı değil, kolaylaştırıcı olacağız zorlaştırıcı olmayacağız. İlk Meclis`in açılışında olduğu gibi salavatlarla, tehlillerle, tekbirlerle bir meclis göreceksiniz.” dedi.

“Kürtçe kesinlikle ikinci resmi dil olmalıdır” diyen Karakaya, “Kürdistan için ise kesinlikle Kürtçe ikinci resmi dil olmalıdır diyeceğiz. 1982 darbe anayasasında yer alan Türkiye sınırları içinde vatandaşlık bağıyla bir birine bağlı olan herkes Türk`tür ibaresini kabul etmeyeceğiz ve kaldırılması için çalışacağız. Kürdistan sınırları sembolik hale gelsin diyeceğiz. Bir Türk kardeşimiz nasıl kimliğini göstererek Kıbrıs`a gidebiliyorsa bir Kürt kardeşimizde kimliğini gösterterek güney Kürdistan`a, İran Kürdistan`ına Suriye Kürdistan`ına gidebilsin diyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“Yasin Börü`yü katleden zihniyet Kürtler arasına nifak sokuyor”

Kobani bahanesi üzerinde partilerine yönelik kamuoyunda oluşturulan iftira kampanyalarına, 6-8 Ekim`de vahşice yapılan katliamlara vurgu yapan Karakaya, şınları ifade etti: “Kobani olaylarını özellikle vurgulamak isterim. Çünkü gittiğimiz her yerde istinasız karşılaştığımız bir sözdür bu. Burada herkesi şahit tutarak şunu söylüyorum, Kobani olaylarıyla, IŞİD veya DAİŞ ile bu oluşumun bu partinin hiçbir ilgi ve alakası yoktur. Buna eminim ki, Kürdistan`da tek bir IŞİD mensubu insan yoktur. Ama Emperyalist ülkelerin bizi parçala, böl, yönet tertibi ve düzeni vardır. Kobani olayları bahane edilerek Diyarbakır`da kardeşlerimiz şehit oldu. Bizi IŞİD ile ilişkilendirenler, talimatı Amerika başta olmak üzere emperyalist ülkelerden alıyorlar. Her sakalıyı her çarşaflıyı IŞİD olarak görmek, Kürtlerin arasına sokulmuş en büyük nifaktır. Vahşice katledilen Cumali kardeşimizin cebinde 20 tane Kürt olan Suriyeli mağdur ailenin listesi çıktı. Onlara kurban etini dağıtacaktı.  16 yaşında ki Yasin kardeşimizin elinde kurban eti poşeti vardı. Onu da sığındığı evde vahşice katlettiler. Yetmez balkonun üçüncü katından attılar. Bu da yetmez Hıristiyan Budistler gibi benzin döküp yaktılar. Kinini alamayan kindarlar, araçla bedenlerinin üzerinden geçtiler, başını taşla ezdiler vahşice. İşte emperyalistlerin içimize soktuğu nifakın neticesi budur.”  (Şükrü Tontaş-İLKHA)