DOĞRUHABER
20.04.2015 pazartesi günü, hemen Diyarbakır Kutlu Doğum etkinliğinin akabinde, Adana`da 2011 tarihinden beri yürütülmekte olan ve 30 kişinin yargılandığı dava sonuçlandı. Davada yargılananlardan 24 kişiye 10`ar ay propaganda cezası verilerek ertelendi. 16 kişiye ayrıca 6 yıl 3`er ay örgüt üyeliği cezası verildi. Karar tam da guinnes rekorlar kitabına gidecek cinsten. Bu dava niçin açıldı, sebebi neydi, gerçekten ortada bir örgütsel faaliyet var mıydı? Buna bakalım şimdi inşaAllah.
Konunun daha iyi anlaşılması için bir olayla başlayalım. Elazığ`ın Palu İlçesine bağlı Tırmal Köyünde Musa adında kimsesiz biri yaşamaktadır. Bu olay yakın tarihte olduğunda, Musa hâlâ yaşıyorsa Allah cc uzun ve hayırlı bir ömür nasib etsin, yok vefat etmişse Allah cc rahmet eylesin inşaAllah. İşte bu Musa kimsesiz olduğundan kimin canı sıkılırsa Musa`yı dövmektedir. Bir gün iki kişi kavga eder, bunlardan biri diğerinden dayak yer. Dayak yiyen kurtulur kurtulmaz “Musa nerede Musa” diyerek gider ve Musa`yı döver.
Şimdi gelelim Musa`nın bu dava ile ilgisine. Malumunuz 2011 yılında bir kanun çıkarılır ve 1300`ün üzerinde kişi bu kanundan yararlandırılarak salıverilir. Sırf bu kanundan Hizbullah hükümlüleri yararlanmasın diye iki kez ertelenmesine rağmen, İlahi Takdir gereği kanun çıkar. Bu 1300 kişiden 20 kişi kadarı Hizbullah hükümlüsü idi. Bu insanlardan bazıları 6 ay süreyle işkenceye maruz kalan kişiler. Tabı tahliyeleri sevenleri tarafından bir bayram havasında kutlandı.
Bu tahliyeleri gören Abdullah Öcalan İmralıda başladı feryat etmeye “Öldük, bittik, mahvolduk” türünden. Tabi o feryat edince meclisteki dayıları bu hicran makamındaki feryada dayanamayıp koroya katıldılar. Burada kastım kendi partisi değil. Kartel medyası durur mu onlar da koroya katılınca, hükümeti aldı bir panik. Şimdi burada Adalet bakanından beklenen şuydu: “Kardeşim ne yaygara koparıyorsunuz, 20 kişisi Hizbullah mensubu, yahu diğerleri de müebbet ile yargılananlar ki, içlerinde, PKK, DHKP C, TİKKO ve diğer terör örgütü mensupları ile çeteye mensup kişiler de var, onları niye görmezden geliyorsunuz?” Ama öyle olmadı. Adalet Bakanı bunu demediği gibi, bir devlet bakanı-ki sonradan adalet bakanı oldu- “İsteseydiniz bu cezaları iki saatte onaylardınız diyerek Yargıtayı suçladı. Gerçekten de aradan bir hafta geçmeden cezalar onandı.
Hükümet üzerine çevrilen şimşekleri başka tarafa kanalize etmeliydi. Başbakan, İçişleri Bakanına o da emniyet genel müdürüne “Çabuk adamları bulup tutuklayın” talimatını verdi.
E siz adamlara 6`şar ay işkence yapmışsınız ve haksız yere müebbet ceza vermişsiniz, dururlar mı? Hele de Allah cc böyle bir kapı açmışken.
Polis sağa koştu sola koştu ve hükümete “Efendim kimse yok.”
Peki ne yapacağız, bu olayı örtbas etmemiz lazım?
Efendim elimizde bir çok Musa var. İsterseniz onları getirelim, böylece bu tahliyeler unutulur.
Tamam, elinizde ne kadar Musa varsa hepsini getirin.
Ve böylece bir çok ilde Musa operasyonu yapıldı. Suçlamalar komedi filmlerini aratmayacak cinsten. Kutlu Doğum Programı düzenlemek, Pikniğe gitmek, Kur`an yakılmasını protesto etmek, Filistinlilerin gıyabında cenaze namazı kılmak, Futbol turnuvası düzenlemek, fakirlere yardım etmek.
Eee tabi bu delillerle birilerini içeri atmak pek de mümkün görünmüyor. Hemen devreye Polis, MİT ve Jitem muhbirliği yapan Emrah YAMAN devreye sokulur. Malumunuz zamanın Mardin Valisi Kasımiye Medresesinde bir defile düzenler ve bunun için de Cemil İpekçi`ye teklif götürür o da hemen kabul eder.
Cemil İpekçi`nin burada defile düzenlemesi Emrah YAMAN`ın kanına dokunur. Cemil İpekçi`ye bir suikast düzenleyecek ama bu görevi kime vermesi lazım. Tüm Mustazaflar onun emrinde ya düşünür taşınır bu Adana`da aralarında 50 yaşın üzerinde iki kişinin bulunduğu dört kişi üzerinde karar kılar. Bombalı düzeneği hazırlar, diğer silahları da. Tam harekete geçecekken her şeyden haberi olan Polis hemen baskın yapar ve bu plan boşa çıkarıldığı gibi, Adana`daki gözaltına alınanların tutuklanması için kuvvetli bir delil de ele geçirilmiş olur. Böylece 6 kişi tutuklanır ve diğer 24 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır. Dava 20.04.2015 gününe kadar devam eder. Mahkeme heyeti öyle bir karar verir ki aleme şenlik. Beraat istenenlere ceza, ceza istenenlere beraat. Bu kararın verilmesi ile ilgili akla şu ihtimal gelmekte, anlaşılan mahkeme heyeti yazı tura atmış, tura gelenlere beraat, yazı gelenlere ceza, dik gelenlere de örgütsel propaganda cezası verilir. 24 sefer attığınız para nasıl dik geldi diye bir soru belki sorulabilir ama bu yargıdan her şey beklenir. Parayı dik de getirirler, paralel de yamuk da.
Bu davayı sosyal medyada gündeme getirdiğimizde hükümet yanlıları tarafından haşhaşi diye hakarete uğradığımız gibi, Hükümet taraftarları paralelcileri, paralelciler ise hükümeti suçladılar. Gerçekten bu sahiplenile bilecek bir dava değil. Bu nedenle herkes karşı tarafın üzerine atıyor.
Bu olay hükümet ve paralelcilerin ortaklaşa yürüttükleri bir dava ve her iki kesim de bunun vebalini yüklenecektir. Diğer yandan paralelciler zulmettikleri Müslümanların beddualarını aldılar ve başlarına bunlar geldi. Şayet hükümet de beddua almaya başlarsa sonları paralelcilerden beter olacaktır. Daha yazacak çok şey var ama bu kadarla yetinelim. İşte Kod Adı Musa operasyonunun kısaca hikayesi böyle. Fiemanillah.
Abidin SERİN / Adana Umut Der Genel Başkanı ve Hüda Par İl Başkan Yardımcısı