Türkiye'de imamların yaşadığı pek çok sorun var ve belki de sorunlarını en az dile getirebilen mesleki gruplardan birisini teşkil ediyorlar. Ancak maaşlarından, görevlerini yaparken yaşadıkları sıkıntılarından ya da özlük haklarından daha büyük dertleri var ve pek çok imam, imamlık görevini ifa ederken inançlarıyla çelişmek zorunda kalmaktan şikayetçi.

Timeturk'de yer alan habere göre memur oldukları için pek çoğunun ismi verilmedi. Fakat farklı alanlarda hizmet veren imamların sorunları imamlarla konuşuldu, bazılarının yaşadığı sorunlar ise zaten medyada yer aldı.

İmamların yaşadığı başlıca sorunlar ise şöyle:

İmamların sakal bırakması serbest olmasına rağmen sakal bırakanların "IŞİD üyesi imam, El Kaide üyesi imam" gibi ifadelerle anılması.
İmamların devlet memuru olduğu ve vatandaşın vergisiyle maaşları ödendiği gerekçesiyle kabir başında Kur'an-ı Kerim okumak veya mevlit okumak zorunda olduğunun dayatılması
Resmi Bayramlar'da Atatürk'e dua etmek vb.
ATATÜRK GİBİ POLİTİK FİGÜRLER CAMİ DIŞINDA TUTULMALI
Küçük bir Anadolu şehrinde görev yapan bir imam kendi ifadesine göre isminin baş harflerini bile yazsak kolaylıkla kim olduğu anlaşılacak. İmamların sadece dini hizmetler yürütmediğini ve aynı zaman küçük kentlerde ilginç bir pozisyona itildiğini söyleyen imam, "Bütün resmi bayramlardan sonra gelip neden Atatürk'e dua etmediğimi soruyorlar. Oysa hiçbir imam, hutbede veya vaazda Atatürk'e dua etmek zorunda değil" diyor. Bu gibi baskılarla sadece kendisinin değil pek çok imamın boğuştuğunu ve inançlarıyla çelişen dualar yapmaya zorlandıklarını belirten imama göre artık bu duruma bir son verilmeli ve Diyanet, imamlara en azından bu gibi konularda daha geniş inisiyatif alanı açmalı. "Neredeyse camide neden Atatürk resmi olmadığını soracaklar" ifadelerini kullanan imama göre politik bütün figürlerin camilerin dışında tutulması gerekiyor. Camilerin sadece namaz kılınan mekanlar olmaktan çıkması gerektiğini ve birer davet merkezi gibi çalışmasının daha faydalı savunan imama göre ihtiyaç duyulan bütün camilerde imam ve müezzin dışında bir de "davetçi" istihdam edilmeli.

MAAŞINIZ VERGİLERİMİZLE ÖDENİYOR DAYATMASI
Aynı çerçevede bir sıkıntıyı İmam Mustafa Talha Çoğaş da yaşadı ve geçtiğimiz günlerde özellikle Doğan medyasında ismi sıkça anıldı. Bergama ilçesine bağlı bir mahalle camisinde imamlık yapan Çoğaş, iddialara göre camiye gelmeyenlerin namazını kılmıyor, kabirlerin başında Kur'an okumuyor ve mevlit okuması için davet edildiği muhtelif toplantılara gitmiyordu. Çoğaş'ın gösterdiği tavır aslında imamların bir kısmının ortak sıkıntısını yansıtıyor. İstanbul'da görüştüğümüz ve uzun süre imamlık yaptıktan sonra akademisyenliğe geçiş yapan K.T. de bu 'çelişki'nin imamları çok yorduğu kanısında. "İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Uzun süre Diyanet'e bağlı merkezlerde özel eğitim aldım. Ancak imamlık yapmaya başladığımda cami cemaati benden sürekli dinin aslında olmayan uygulamaları 'ibadet' gibi yaptırmamı istemeye başladı. Düşünün mevlit diye bir şiir var ve bu şiiri okuduklarında Allah'ın razı olacağı bir iş yapacağını düşünen bir cemaat var. Böyle bir durumda imama düşen cemaate hata ettiği noktayı anlatıp doğruyu göstermek midir yoksa onlarla birlikte hatayı tekrarlamak mıdır?" İmamların topluma öncü olması gerektiği yönde Diyanet'in belirlediği belirttiği perspektifle fiili durumu arasındaki farka dikkat çeken imamların bir kısmına göre imamlara en azından bir nevi dini 'özerklik' tanınmalı. Çünkü toplumun uygulamaları ile inançları arasında kalan pek çok imam ciddi sorunlarla karşı karşıya. Klasik anlayışla hareket etmeyen imamlar bu yüzden oldukça tuhaf iddialarla yüzyüze kalıyorlar. K.T., "Maaşı devletten aldığımızı ve devletin maaşı da cemaatin vergisiyle ödediğini söyleyip mevlit okumak zorunda olduğumuzu söyleyen cemaat mensuplarına vereceğimiz cevap aynı zamanda mesleki geleceğimizi de belirliyor. Şimdi müftüler bir nebze imamların arkasında ama eskiden böyle bir kriz yaşandığında bütün sorumluluk imamın sırtında kalıyordu.

Son olarak İmam Mustafa Talha Çoğaş, "Yaşamınızda Kur'an okumadıktan ve ayetlerin gereğini yapmadıktan sonra her gece ruhlarınıza Kur'an okunsa da fayda sağlamaz. Peygamberin hayatı boyunca ölüler için Kur'an okuduğuna dair tek bir delil yok " diyor. Bu nedenle kendisine "Vahhabi" denildiğini söyleyen Çoğaş ise iddiaları reddediyor ve "Ne Vahhabi ne Selefi ne de Mealciyim. Ancak muvahhid bir Müslümanım" diyor.

Elbette imamlar bütün konularda hemfikir değil ve mevlid okuyan, kabir başında Kur'an okuyan ve vazifelendirildiği her cenaze için namaz kıldırmak durumunda olan imamlar da var. Ancak şartlardan şikayet eden imamlara göre en azından inançlarıyla çelişmeyecek ölçekte bir asgari müşterek belirlenmeli ve imamlar inanmadıkları fiilleri yapmak zorunda kalmaktan kurtarılmalı.