Diyarbakır`da düzenlenen “Ortadoğu`da Kürtler ve Barış” sempozyumunda konuşan Hür Adaylar bloğundan Şanlıurfa bağımsız milletvekili adayı Mehmet Yavuz, ortadan kaldırılan 4 parça Kürdistan`daki Sıla-i Rahim anlayışının, sınırların şeffaflaştırılarak önünün açılması ve Üstad Bediüzzaman Saidi Kürdi Hazretlerinin, dile getirdiği İslam Cumhuriyetleri Birliği sancağı altında ittifak yapmak gerektiğini söyledi.

“Ortadoğu`da Kürtler ve Barış”  sempozyumunda “Ortadoğu`daki Gelişmelerin Kürt Meselesi ile Etkileşimi” başlıklı bir sunum yapan Mehmet Yavuz, devletin Kürt halkının 90 yıl önce Laik sistem tarafından gasp edilen insani ve İslami haklarını hiçbir pazarlığa indirgemeden iade etmesi gerektiğini bu kapsamda dinin ve kavmin önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.

“Batı`yı Şam`dan çıkarmak, İsrail`i Kudüs`ten çıkarmaktan daha zor olacak”

Konuşmasına Besmele ve Hz. Peygambere salavat ile başlayan Mehmet Yavuz, Batının su ve petrol kaynağı olan bölgelerde yönetimi istikrarsız ve zayıf bırakmaya yönelik çaba sarf ettiğine dikkat çekti.

Irak`ın önemli bir konumu olduğunu söyleyen Yavuz, “İngilizlerin tespitiyle enerji koridorlarının ve enerji kaynaklarının bulunduğu bir coğrafyadır. Ancak Şam`ın farklı bir özelliği vardır. Yeni Dünya Düzeninde İsrail denilen Siyonist bir şebeke kuruldu. İsrail`in güvenliği her türlü denklemin önüne geçtiği için, Batı, Şam`a girmek isteyecek. Şam`da yer tutmak isteyecek. Batı`yı Şam`dan çıkarmak, İsrail`i Kudüs`ten çıkarmaktan daha zor olacak.” dedi.

“Kürtler “Hak” derken Şeriatı kastediyorlardı”

Kürtlerin İslam ümmetinin yetimleri olduğunu söyleyen Yavuz, İslami anlayışın şekillendiği yerin Kürdistan medreseleri olduğunu, nihai ve kalıcı bir barış hedefleniyorsa, Kürdistan medreselerine yasal bir statü tanınması gerektiğini söyledi.

Medreselerin Kürt dili ve edebiyatında ciddi manada köprü görevi icra ettiğini belirten Yavuz, medreselere böyle bir işyerlik kazandırılmadığı takdirde barış söylemlerinin şarkıdan ibaret kalacağının altını çizdi.

Kimsenin mazlum ve mağdur halkların kaderi üzerinden zaman oyalaması yapma hakkına sahip olmadığını söyleyen Yavuz, “Kürt dindarlığının, Mevlana Halid-i Şehrezori hazretlerinin tasavvuf ve tekke geleneğinden gelen, Şeyh Ahmede Hane ve Mela-i Ceziri, Mela-i Bateyi`nin edebiyat ve kültür iklimini solmuş ve Şeyh Said efendinin şahsında mücessem olan tasavvuf ve medrese bütünlüğünün Şeriat ve Tarikat bütünlüğünün yansıması olan bir İslami anlayıştır. 16 yüzyılda Osmanlı ile bir ittifakı imzalayan Müslüman Kürt Âlimi İdris-i Bitlisi, 300 yıl boyunca belki günümüzün modern formu içerisinde federasyona denk gelebilecek idari bir sistemi uyguluyordu. 300 yıl boyunca hiçbir sorun çıkmadan yaşayan Kürtler, nasıl olduysa 19`uncu yüzyılda kıyam etmeye başladılar. Değişen kim oldu acaba! Kürtler değişmemişti. Kürtler “Hak” derken Şeriatı kastediyorlardı.” ifadelerini kullandı.

“Eme Herin Şeriati”

İdris-i Bitlisi`nin Osmanlılarla da Şeriat`a dayalı bir anlaşma imzaladığını belirten Yavuz, “Ne zaman ki Osmanlı Batı`ya dümen kırdı; kıblesini Kâbe`den çevirip Paris`e, Londra`ya ve Brüksel`e çevirdi; Şeyh Mahmut Berzenci, Şeyh Abdulselam Berzenci ve en son Şeyh Said efendi Rahmetüllahi aleyh, kıyama kalkıştı. Yani devleti tekrar İslam`a çağırdı. Şeriat`a bağlı olmaya çağırdı. Çünkü ortalama bir Kürdün haktan anladığı şey şeriattır. “Eme Herin Şeriatı” sözü, Kürdastan`ın geleneklerinde var olan hafızalarından silinmeyen bir gerçektir.” diye konuştu.

“İngiliz`in devlet vermek istemediği Kürt dindarlığı işte bu dindarlıktır”

6-8 Ekim Kobane bahaneli katliamlardan HÜDAPAR başta olmak üzere bu anlayıştaki bütün Müslüman temsilcilerinin ve mirasçılarının hedef haline getirildiğini söyleyen Yavuz, üye ve gönüllülerinin İŞİD algısı oluşturulmak suretiyle, Kürdistan coğrafyasında eşi benzeri görülmemiş, en vahşi bir hayvanı dahi vahşiliğinden utandıracak bir mezalimle katledilmiş olmasına dikkat çekti.

HDP Eş başkanı Zübeyde Zümrüt`ün 6-7 Ekim olaylarından bir gün önce Diyarbakır`da bir radyodaki konuşmasına dikkat çeken Yavuz, “Zümrüt, konuşmasında Diyarbakır`da İŞİD`in 400 derneği olduğunu ve harekete geçilmesi gerektiğini söyleyerek dindar Kürtlere yönelik bir saldırıya zemin hazırladı. Kimdir bu dernekler? İşte bu Kürt dindarlığıdır. İngiliz`in devlet vermek istemediği Kürt dindarlığı işte bu dindarlıktır.” şeklinde konuştu.

“Kemalizm nasıl bir Türk hareketiyse, Apoizm de öyle bir Kürt hareketidir”

Kemalizm ile Apoizmin aynı temellere ve hayat tarzına sahip olduğuna dikkat çeken Yavuz, eşcinsel evlilikler ile ilgili cinsel sapmaların meşru gösterilmeye çalışıldığını belirtti.

Eşcinselliğin Kürdistan`da hiçbir karşılığı olmadığına vurgu yapan Yavuz, “Evet Kemalizm, bizi Müslümanlığımızdan ve Kürtlüğümüzden uzaklaştırmak istedi. Kemalizmi konuşalım, zulmünü de konuşalım. Ama Kemalistleşenleri de konuşalım. Kemalistleşenlerin Müslümanlığımıza ve Kürtlüğümüze açtığı savaşa bir madde daha ekleyeceğiz. Kadınımızı erkekleştirme, erkeğimizi kadınlaştırma çabalarını reddediyoruz.” dedi.

“Hizbullah Cemaati ve HÜDAPAR, halkın menfaatlerini, kendi menfaatlerinden üstün tuttu”

Kendi örgütsel ve partisel çıkarlarını, Kürdistan`ın ve Kürt halkının menfaatlerinin üzerinde görenlerin bu tavırlarından vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

90 yıllık Kemalizm tecrübelerinden ders alınması gerektiğini söyleyen Yavuz, gerek Hizbullah Cemaati gerekse de HÜDAPAR`ın ısrarla denklem dışında tutulmasına karşılık her iki yapının çözüm sürecinde taraf gibi görünen devletin ve karanlık örgütün faaliyetleriyle yok edilmek istendiğini belirtti.

Yavuz, tüm bu saldırılara rağmen hem Hizbullah Cemaatinin yöneticileri, hem de HÜDAPAR`ın özellikle çözüm sürecine destek vermelerinin, Kürt halkının menfaatlerini, kendi menfaatlerinden üstün tuttuklarına dair önemli ve değerli bir katkı olduğunu söyledi. (M. Sıddık Bilge - İLKHA)