Adana 5`inci Ağır Ceza mahkemesinin Sivil Toplum Faaliyeti yürüten STK yöneticilerinden 30 kişi hakkında açtığı davada 24 kişiye verdiği cezaya Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesinden sert tepki geldi.
Alınan bu kararla Türkiye`de yeni bir hukuksuzluğun altına imza atıldığı ve hukuk adı altında Müslümanların başına balyozlar indirilmeye çalışıldığı belirtilen açıklamada yaşanan bu haksızlıklara ve akan gözyaşlarına aldırmayanların ölü vicdanlar olduğu vurgulandı.
Açıklama saat 13.00`te Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Ekinciler Caddesi AZC Plazanın önünde yapıldı. Kalabalık bir kitlenin destek vermek için toplandığı kitlesel basın açıklamasında açıklama sonuna kadar sık sık tekbirler çekilerek, “Zalimler İçin Yaşasın Cehennem, İstiklal-u Azadi Kurdistana İslami, Zulme Karşı Omuz Omuza, Zalimlerin Zulmüne Boyun Eğmeyiz, Zulme Karşı Direneceğiz” sloganları atıldı.
Üzerinde, “Adana`da İslami STK üyelerine Haksız ve Zalimane Cezaları Lanetliyoruz, Bu İşi Paralelcilerin Üzerine Atmakla Kurtulamazsınız, Gömleği Arkadan Yırtılanlara 115 yıl Ceza, Üzülme Gevşeme Allah Bizimle, Sen Özgürsün Ama Kardeşlerin Tutsak” yazılı pankartlar açıklama boyunca ellerde taşınarak açıklamaya destek verildi.
Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi adına basın açıklamasını okuyan Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Cemil Cahit Ünsal, yaşanan bu olayla bir hukuk garabeti yaşandığını ve Adana`da yaşanan bu son olayın adaletin, bu ülkede içi boşaltılmış bir kavramdan öte bir anlam ifade etmediğini söyledi.
Ünsal, “Henüz Elazığ İhya-Der davasının yaşatmış olduğu acı ve mağduriyetler tazeliğini koruyorken, yeni acıların ve mağduriyetlerin Müslüman halka yaşatılması aklın, iz`anın ve vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir. Dün Elazığ`ın, Adıyaman`ın; bugün de Adana`nın boynuna hukuk adına zulüm kemendi atılmıştır.” ifadelerini kullandı.
“Mazlumların mahkûm edilmesini kabul etmemiz asla mümkün değildir”
Türkiye`de yaşanan kumpasların çarşaf çarşaf gazete manşetlerine çıktığını ve kumpasçıların da güya deşifre edildiğini belirten Ünsal, tüm bu gelişmelere rağmen ülkede mahkemelerin tarafsız kararlar aldığını söylemenin mümkün olmadığını belirtti.
Hukuk kurumunun Türkiye`de çeşitli odaklarca vesayet altında tutulduğunun artık çok net bir şekilde ortaya çıktığını belirten Ünsal, “ Hele hele legal faaliyetlerin zorlama yorumlarla, niyet okumalarla, komik gerekçelerle suç sayılmasını, masum ve mazlumların mahkûm edilmesini kabul etmemiz asla mümkün değildir.” dedi.
Ünsal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.” Ayet-i Kerimesini kendine şiar edinen Müslümanların tamamen toplumun yararına yapmış oldukları yasal faaliyetler, dün olduğu gibi bugün de suç sayılmaktadır. Canilerin, katillerin, psikopatların kol gezdiği sokakları ıslah ve ihya etmeye çalışan 24 insan, Adana 5`inci Ağır Ceza mahkemesinin verdiği zorlama bir kararla çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Bu kararın Mısır`da Sisi, Bangladeş`te Şeyh Hasena`nın mahkemelerinin verdiği kararlardan ne farkı vardır. Adana 5`inci Ağır Ceza Mahkemesi`nin verdiği kararla, Umut-Der ve Şura-Der üyelerinin legal faaliyetleri suçmuş gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Verilen kararla hedeflenen, legal alanda çalışmalar yapan İslami sivil toplum kuruluşlarını illegal sahalara itmektir. Milletin maslahatı adına projeler geliştiren STK`ların faaliyetlerinin kriminalize edilmesiyle bu amaçlanmaktadır.”
“Kolonları çürümüş binayı tadilata almakla gelecek vaat edemezsiniz”
Ceza verilen dernek yönetici ve üyelerinin yaptıkları faaliyetlerden Kutlu Doğum etkinliği, futbol turnuvası, piknik, basın açıklaması, hasta ziyareti, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeleri, ‘Hz Hüseyin ve Kerbela` konulu tiyatro gösterimi düzenlemeleri, haklarında herhangi bir suç isnadı olmayan bandrollü kitap ve dergi bulundurmalarının hangi amaç ve düşünce ile suç sayıldığının açıklanması gerektiğini belirten Ünsal, bir şehrin mülki amirinin verdiği yasal izinler dâhilinde yapılan faaliyetlerin suç sayıldığı başka bir ülke bulmanın mümkün olmadığını da sözlerine ekledi.
Ünsal, “Karanlık bir tünelin içerisinde seyir eden Türkiye`deki yargı sistemi, kimi zaman İstiklal Mahkemeleri, kimi zaman Devlet Güvenlik Mahkemeleri, kimi zaman da Özel Yetkili Mahkemeler ismiyle çeşitli mağduriyet ve mazlumiyetlere sebep oldu. Şimdi de aynı fonksiyonu, Ağır Ceza Mahkemelerinin icra ettiğine şahit olmaktayız. Yeni Türkiye iddiasında olanlar da şunu bilmeli ki, kolonları çürümüş binayı tadilata almakla değil, temelden yeniden inşa etmekle ancak güvenilir bir gelecek vaat edilebilir. Devlet var oldukça değil, adil oldukça kaimdir. Adil olmayan devlet ise acizdir.” ifadelerini kullandı.
“Derhal gerekli adımlar atılmalı”
Adana 5`inci Ağır Ceza Mahkemesinin İslami STK temsilcilerine verdiği bu cezaların haksız bir cezalandırma olduğunu ve cezalara çarptırılan İslami STK üyelerinin mağduriyetinin giderilmesi için hükümetin derhal gerekli adımları atması çağrısında bulunan Ünsal sözlerini şöyle tamamladı:
“Kimlerin tezgâhında hazırlandığı belli olmayan fezlekelerle, halkın savcılarının değil; yatay, dikey, paralel, derin, adı her neyse ama adil olmadıkları aşikâr olan bu egemen odakların hazırladıkları iddianamelerle verilen cezaların, Yargıtay sürecinde bozulmasını ve mağdur edilenlerin masumiyetinin tekrar geri iade edilmesini talep ediyoruz. Tüm duyarlı kamuoyunu ve vicdan sahiplerini bu ülkede yaşanan katmerli zulümlerden bir zulüm olan bu yargı katliamına karşı seslerini yükseltmelerini, yaşanan ihlallere, haksız ve hukuksuzluklara karşı dayanışmaya çağırıyoruz. Yaşanan bu adaletsizliği, yargının sıradanlaşan bu skandal karalarını kınıyor ve bundan sorumlu olan tüm erkleri âlemlerin Rabbi olan Allah`a havale ediyoruz.” (Fikret Özkan / İzzet Alagöz – İLKHA)