Bangladeş'te, Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman'a, ülkenin 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında savaş suçu işlediği gerekçesiyle verilen idam cezası infaz edildi. Cemaat-i İslami, yargılama ve idamların iktidarın siyasi hesaplarından kaynaklandığına dikkat çekiyor.
Bangladeş medyasında yer alan ''son dakika" haberlerine göre, Kamaruzzaman tutuklu olduğu hapishanede idam edildi.
Kamaruzzaman'ın oğlu Hasan İkbal yaptığı açıklamada, babasının cenazesinin, defnedilmek üzere memleketi Şerpur'a götürülene dek ailesine teslim edilmeyeceğini, çıkan haberler vasıtasıyla öğrendiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bundan mutlu değiliz. Cenazeyi teslim almak standart prosedürdür. (Hapishane yetkilileriyle) iletişim sağlayamıyoruz."
Babasını infazdan önce Dakka Merkez Hapishanesi'nde son kez ziyaret eden İkbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kamaruzzaman'ın infazının kısa süre içinde gerçekleşebileceğini söylemişti.
İkbal, babasını ziyaretinin ardından basına yaptığı açıklamada, Bangladeş Cumhurbaşkanı Abdul Hamid'den özür dilemesi karşılığında idam cezasının affedileceği mesajının iletildiği Kamaruzzaman'ın, bu çağrıyı reddettiğini belirterek, babasının kendisine söylediği şu sözlerini paylaşmıştı:
"Yalnız Allah'tan af dilerim. Başbakan Hasina bana can verecek değildir. Onun gibi münafık zihniyetli birinden af dilemem. Hayalim Bangladeş'te İslam'ın hakimiyetidir. Ben belki göremem ama genç nesil hayalimi gerçekleştirecek inşallah. Sizler üzülmeyin, ağlamayın, inşallah cennette görüşeceğiz.
Ya Rabbi, ben bu ülkenin saadeti ve İslam'ın müzafferiyeti için çalıştım. Lakin bu yüzden bana zulüm ettiler. Kimler bu zulüm için çalıştıysa, dünyada ve ahirette bunun hesabını sor Ya Rabbi. Ben elimle ve dilimle kimseye zulüm etmedim. Rabbim sen benim hakkımda en iyi bilenimsin. Allah'ım şehadetimi kabul et. Aileme, akrabalarıma ve dava arkadaşlarıma sabır niyaz et. Allah'ın selamı dünyadaki bütün muminlerin üzerine olsun."
BM de çağrı yapmıştı
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de, Bangladeş'te 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında savaş suçu işlemekten idam cezasına çarptırılan Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman'ın idam cezasının durdurulması çağrısında bulunmuştu.
Bangladeş'te Yüksek Mahkeme, iki yıl önce idama mahkum edilen Kamaruzzaman'ın son temyiz başvurusunu da reddederek, Kasım 2014'te idam cezasını onamıştı. Bangladeş'te 2013 yılından bu yana verilenidam cezaları, ülkede hükümet karşıtı gösterilerin düzenlenmesinde önemli rol oynadı.
Kamaruzzaman kimdir ?
Şerpur kentinde 1952'de doğan Kamaruzzaman, 1971'de Bangladeş Pakistan'dan bağımsızlığını kazanmak için savaş açtığında Dakka Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'nde öğrenciydi. Bangladeş`in Pakistan`dan ayrılmasına karşı çıkan Cemaat-i İslami Partisi'nin Chatra Sangha adlı öğrenci kollarına katılan Kamaruzzaman, kısa sürede siyasi partinin önemli isimlerinden biri haline gelmişti.
Chatra Sangha'nın liderliğini iki kez üstlenen Kamaruzzaman, Pakistan ordusuna destek verdiği ileri sürülen El-Bedr güçlerine ait iki kampın da komutanlığını yapmıştı.
Kamaruzzaman, savaşın ardından lisansüstü eğitimini tamamlamış ve "Weekly Sonar Bangla" ile Cemaat-i İslami Partisi'ne yakınlığıyla tanınan "Daily Sangram" gazetelerinde çalışmıştı. 1991 ile 2008 yılları arasında yapılan üç seçimde Cemaat-i İslami Partisi'nin Şerpur adayı olan Kamaruzzaman, iktidardaki Avami Birliği'nin adayı Rahman Atik karşısında yenilgiye uğramıştı.
Bangladeş hükümeti tarafından 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında işlenen suçların araştırılması için 2010 yılında kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, Mayıs 2013'te insanlığa karşı suç, kitlesel cinayet, adam kaçırma ve tecavüz dahil 7 suçlamadan 5'inde Kamaruzzaman'ı suçlu bulmuş ve idama mahkum etmişti.
Hakkındaki iddiaların siyasi olduğunu savunan Kamaruzzaman, savaş boyunca köyünde kaldığını ileri sürerek suçlamaları reddetmiş ve kararı temyize götürmüştü.
Avukatları da savaştan 40 yıl sonra verilen cezaya karşı çıkmış ve Pakistan ordusundaki şüpheliler yargılanmazken müvekkillerinin işbirlikçi olarak mahkeme karşısına çıkarılmasının siyasi olduğunu ileri sürmüştü.
Cemaat-i İslami Partisi içinde "yenilikçi" bir isim olarak tanınan Kamaruzzaman, 2010'da yazdığı bir mektupta partinin tartışmalı geçmişinden kurtulmak için savaş suçuyla yargılananların üst kadroda yer almayacağı yeni bir parti kurulması çağrısında bulunmuştu. Partide reform yapılması gerektiğini savunan Kamaruzzaman, hantal olduğunu düşündüğü parti işleyişini eleştirerek ilkesi adalet ve iyi yönetim olan siyasi bir oluşum kurulmasını önermişti.
Bağımsızlık savaşı ve Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi
Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş devletinin kurulmasıyla son bulmuştu.
Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgedeki asker sayısını artırmıştı. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hint hükümeti, Aralık 1971'de Doğu Pakistan'ı işgal etmişti. Pakistan askerlerinin Dakka'da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16 Aralık 1971'de Doğu Pakistan, Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmıştı.
Başbakan Şeyh Hasina önderliğindeki Bangladeş hükümetinin 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında işlenen suçların araştırılması için 2010'da kurduğu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 2012 yılına kadar ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami'nin 9, Bangladeş Milliyetçi Parti'nin de 2 lideri hakkında iddianame hazırlamıştı.
Mahkeme tarafından suçlu bulanan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olmuştu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırılmıştı.
Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013'te ömür boyu hapse mahkum edilmiş, 17 Eylül'de cezası Temyiz Mahkemesi tarafından idama çevrilmişti. Molla, 12 Aralık 2013'te cezası infaz edilen ilk Cemaat-i İslami lideri olmuştu. Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim'de hapishanede ölmüştü.
Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 29 Ekim'de Azzam'ın ardından partinin liderliğini üstlenen Motiur Rahman Nizami'yi, 2 Kasım'da da partinin Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi bağımsızlık savaşı sırasında suç işledikleri gerekçesiyle idama mahkum etmişti.
12 Aralık'ta da partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman'a verilen idam cezası Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı. Mahkeme, 18 Şubat'ta da bağımsızlık savaşı sırasında Cemaat-i İslami'nin Pabna'daki şubesinin başkanlığını yapan, daha sonra terfi ettirilen 79 yaşındaki Abdus Sobhan'ı da "cinayet, soykırım, adam kaçırma ve yağmanın" da aralarında bulunduğu dokuz suçlamadan altısında suçlu bularak idama mahkum etmişti.
"Mahkeme kararları tamamen siyasi"
Cemaat-i İslami Partisi, lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğuna dikkati çekerek, halkı Hasina hükümetinin "devlet terörüne" karşı çıkmaya çağırıyor. Parti yetkilileri, hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini savunuyor.
Parti yetkilileri, halihazırda Cemaat-i İslami'nin 200'den fazla üyesinin yasa dışı biçimde tutuklu olduğunu bildiriyor.
Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, ancak üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla söz konusu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.
AA