Filistinli yazar Said Ebu Ferha, Ramallah`taki Filistin Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçleriyle ilgili bir rapor yayınladı. Rapor, bir insanın kabul etmekte zorlanacağı gerçek rakamları veriyor. Ancak üzüntü vermesine rağmen bu bir olguyu ve yaşanan durumu gözler önüne seriyor. Mesela Batı Yaka`da her 52 Filistinliye 1 güvenlikçi düşerken, 72 kişiye ise ancak bir öğretmen düşebiliyor.

Filistin Yönetimi kurulur kurulmaz oluşturulan emniyet teşkilatı Sivil Polis, Sivil Savunma, Koruyucu Güvenlik, Ulusal Güvenlik Güçleri, Deniz Polisi, Hava Polisi, Askeri İrtibat, Askeri İstihbarat, Başkanlık Güvenliği ve Genel İstihbarat birimlerinden oluşuyor.

Arafat, yukarıda sayılan güçlere ek olarak İç Güvenlik ve Özel Kuvvetler adıyla iki birim daha oluşturdu. Bununla birlikte güvenlikle ilgili 12 birim kurulmuş oldu. Güvenlik birimlerinin eleman sayısı 70 bini buldu. Bunlar kamu gelirinin %70`ini tüketiyor. Filistin insan hakları kurumları bu güçlerin gözaltı ve sorgu safhalarında yaptıkları tehdit ve işkencelerle ilgili 3409 şikâyet aldı. 2014 yılının son ayında gözaltı ve sorgulama esnasında kötü muamele ve işkence gördükleri iddiasıyla 82 kişi şikayette bulundu.

İşgal rejimiyle güvenlik işbirliği ise üç düzlemde sürdürülüyor. Yollara ortak devriye çıkarmak (ikinci intifadada durdu), ortak güvenlik komisyonları ve sivil-güvenlik koordinasyonudur.

Özetle şunları söylemek istiyoruz:

Buradaki güvenlik güçlerinin görev ve misyonu, 1967 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarında Filistinlileri takip etmek, onlara karşı casusluk yapmak, onları gözetlemek, tutuklamak ve işkence etmektir. Oysa kendisi de işgal altında bulunan Filistin Yönetimi'nin temelde, işgalden ve işgalciden her türlü sıkıntıyı gören, vatanları işgal edilen, özgürlükleri kısıtlanan ve iradeleri kırılmaya çalışılan Filistin halkına destek olması, yanında durması ve arkasında olması gerekirdi. Ancak tam tersi oluyor. Bu da bizi şunu demeye götürüyor: Filistin Yönetimi artık Filistin halkının omuzlarında ağır bir yüktür. Acaba bu Siyonist işgal rejimiyle Amerika`nın isteği midir? Her 50 Filistinliye bir güvenlikçi düşmesi makul ve mantıklı değildir. Uğursuz Oslo İlkeler Anlaşması'nın bir maddesi Filistin güvenlik güçlerinin işgal rejimindeki güvenlik güçleriyle güvenlik işbirliğini öngörüyor. Bu da Filistin Yönetimi'nin işgalciyle güvenlik işbirliğini sonlandırma iddialarını çürütüyor. Bütün gelişmeler Filistin Yönetimi'nin işgal rejimi için güvenli ve samimi bir bekçi ve işgalciye zarar verecek tehlikeleri takip eden ve engellemeye çalışan bir işleve sahip olduğunu gösteriyor.

Değinmek istediğimiz bir konu daha var.

Filistin Yönetimi bütçesinin yarıya yakınını bu güçlere harcamaktadır. Bu da Filistin halkını derinden etkiliyor. Bu makul bir şey midir? Peki, köyleri ve şehirleri kalkındırma projeleriyle, sağlık ve eğitim hizmetleriyle, sosyal güvence, sigorta ile yaşlı, dul, yetim gibi mağdur insanlara yapılan hizmetler nerede? Var olan kurumların başına da Fetih yöneticileriyle, Filistin Yönetimi'ne bağlı örgütlere mensup insanlar getirilmiştir. Filistin Yönetimi, FKÖ`nün misyonunu gasp etmiş ve onu adeta hayattan silmiştir.

Diğer taraftan şu anda “hakim olup muktedir olmayan” bir yönetimin feshedilmesi konuşuluyor. Nitekim Mahmut Abbas birçok platform ve görüşmede bunu dile getirdiği gibi, Saib Arikat da bunu ifade etmiş ve Maariv ve Haaretz gazeteleriyle onu doğrulamıştır. Buna göre Filistin Yönetimi daha önce başta Amerika ve İsrail olmak üzere birçok devlet ve çevreye 2014 yılının ocak ayında yönetimi çözüp, yetkileri aşamalı olarak işgalciye devretme niyetinde olduğunu aktarmıştır. Ancak aylar geçti hâlâ feshedilmedi.

Doğrusunu söylemek gerekirse bu bir yönetim değildir. İsrail, ondan işgal ettiği yerlerde vekillik edecek otoritesiz bir varlık olmasını istiyor. Güvenliği sağlama konusunda kendisini temsil edecek, kendisine karşı yapılacak eylemleri engelleyecek, talimatlarına uyacak bir yönetim olmasını istiyor. Kurulduğu gündün beri Filistin Yönetimi bu amaçları gerçekleştirmeye çalışmıştır. Sonuçta kendisi, işgal edilmiş topraklar üzerinde kurulmuş zayıf, cılız ve çelimsiz bir özerk yönetimden başka bir şey değildir. Bu yönetimin kendine ve halkına biraz olsun saygısı varsa istifa etmesi ve kendini feshetmesi gerekir. Ancak Abbas ilk defa feshetme işinden bahsetmiyor. Daha önce de defalarca bahsetti. Diğer bir husus, Abbas`ın bu sözleri İsrail tarafının yapılan gösterileri bastırmak için Filistin Yönetimi'ne bağlı güçlere göz yaşartıcı bomba, plastik mermi, ses bombası, maske gibi malzemeleri bu güçlerin talebi üzerine verdiği bir sırada dillendirmesidir. İşgal güçleriyle Abbas güçleri arasındaki güvenlik işbirliği zirvedeyken Abbas`ın bunu gündeme getirmesi de tuhaftır. Abbas samimiyse, önce Filistin halkı ve davası için yıkıcı etkileri olan Oslo İlkeler Anlaşması'nı bozmalı, ardından Filistin Yönetimi'ni feshetmelidir.

Filistin Yönetimi'nde çalışanların sayısı 250 bini geçti. Bunların 70 binini güvenlik güçleri oluşturuyor. Bu güçlerin geleceğiyle ilgili soruların sorulması gayet normaldir. Diğer taraftan Filistin Yönetimi'nin kurulmasıyla Filistinliler arasında fazlasıyla zengin olan ve simsarlara dönüşen bir tabaka oluştu. Bunlar için Filistin Yönetimi ve bu yönetimin varlığını sürdürmesi çok önemlidir. Bunlar yönetim dışı insanlar değildir. Bunlar yönetim piramidinin başında bulunan lider ve yöneticilerdir. Doğal olarak bunlar yönetimin feshi için değil bekası için çalışacaklardır. Bu çevre devasa bir ekonomik yapı ve iş adamları sınıfı oluşturmuştur. Bunlar elde ettikleri imkanlarla birlikte sosyal, siyasi ve askeri mevkiler elde etmiş ve adeta bir imparatorluk inşa etmişlerdir.

Filistin Yönetimi'ni feshetmek isteyen kişi önce, işgal rejimiyle her türlü ilişkiyi kesmeli, kendi halkına dönmeli, bölünmeyi sonlandırmalı, silahlı direniş dahil her türlü direnişi esas alacak stratejiler geliştirmeli, Filistin davasını öncelikli hale getirmeli ve Filistinlilerin dönüş hakkını gözden çıkarmamalıdır.

Filistin Yönetimi'nde yer alan şahısların yönetimi feshetme tehditleri düşmanla görüşme şatlarını iyileştirme çabasından başka bir şey değildir. Feshetme öncelikle Amerika ve Batılı ülkelerin karşı olduğu bir husus. Onlar iktidarı olmayan, işgal rejiminin işgal yükünü omuzlayacak bir yönetim istiyorlar.

Filistin Yönetimi'nin başta güvenlik işbirliği olmak üzere sunduğu hizmetler Filistin halkına ve davasına asla hizmet etmiyor.

Dr. Fayiz Raşid - Filistin Haber