Allahın adıyla;
Asra şahitlik edecek Şehidleri içimizden seçip katına alan Allah'a hamdolsun.
Şehid gibi yaşayan ve amcası Hamza (r.a) şehidlerin efendisi olan, Cennet gençlerinin seyyidi Hasan ve Hüseyin'in ceddi Resulullah (sav)'e selat ve selam olsun.
Ve selam Huseyin, Hasan, Turan, Riyad, Cengiz, Yasin, Cumali ve Fethi kardeşlerimizin ve Muhammedi yolun takipçilerinin üzerine olsun.
(Coğrafya olarak Kürtlerin yaşadığı bölgenin adı Kürdistan'dır. Kürdistan dediğimiz bölge Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesi olarak bildiğimiz coğrafi bölgedir.)
Daha önce defalarca bölgenin pkk'ye devlet eliyle bırakıldığını yazdık söyledik ama herhalde yazılarımız çok da dikkatlere gelmedi. Ama gelinen süreçte bu tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Çözüm süreci adı altında Kürdistan bölgesi pkk'ye peşkeş çekildi. Pkk, bu süreçte devletleşme pratiğini epey ilerletti. Bu konuda son yıllarda pkk cenahının devletleşme pratiği hakkında bazı bilgileri dikkatinize sunmak istedim.
1- Çözüm süreciyle beraber pkk sanki gerçekten halkının özgürlüğü için mücadele eden bir yapıymış gibi lanse edilmeye çalışıldı. Bu konuda ulusal medya da ciddi katkılar sundu. Mesela medyanın dilinde artık "kürt ulusal hareketi", "sayın Öcalan" , "önderlik" gibi kavramlar sıklıkla kullanılmaya başlandı ve pkk Kürtlerin tek meşru temsilcisiymiş gibi algı oluşturuldu.
2- Oluşturulan bu algı neticesinde pkk'nin dağ kadrosu artık köylere, ilçelere ve şehirlere rahatlıkla inmeye başladı. Sözüm ona çözüm süreci nedeniyle pkk silahlı unsurları dahi sivil vatandaşlar gibi şehir ve yerleşik hayatın nimetlerinden istifade etmeye başladı. Hatta Varto, Karlıova, Lice, Cizre ve Yüksekova gibi bölgelerde kartondan cumhuriyetçikler dahi kurdular.
3- Çözüm süreci sihirli bir kelimeydi ve tüm kapılar sonuna kadar açıktı. Örneğin anayolları kesip silahlı kimlik kontrolleri yapan pkk militanları çok sık görülmesine rağmen görmezden gelindi. Hatta asker ve pkk militanları silahlarıyla karşı karşıya geldiklerinde "çözüm süreci" nedeniyle karşılıklı çatışmasızlık olayları fotoğraflarla mevcuttur.
4- Bu sihirli kelimede ülkenin ana gündemine düşecek tek şey polis ve asker cenazeleriydi. Ama süreç nedeniyle pkk devletin güvenlik birimlerine silah dahi kullanmadı. Ama silahını kendinden olmayan muhalifler üzerine kullanmakta çekinmedi. Sanki gizli anlaşmalarda pkk'nin "kendine muhalif yapıları yok etmesine müdahale edilmeyecek" gibi bir maddeleri vardı. Çünkü pkk'nin silahlı unsurları tarafından evleri basılan, kaçırılan, yaralanan ve hatta öldürülenler hakkında hiçbir yaptırım uygulanmadı.
5- Pkk bu güçlenme sürecinin ardından artık bazı köylerde karargahını kurdu. Mesela heykel kriziyle gündeme gelen Sisé köyünde askeri ve siyasi eğitimler yapılıyor gençlere marksizmin felsefesi ideolojik eğitim adı altında veriliyordu. İdeoljik eğitimin yanında çocuk yaşta pkk'ye katılan gençler askeri eğitim almaya başlıyordular. Ve bu sadece benim bildiğim bir bilgi değil bunu o bölgede yaşayan herkes ve hatta devlet de biliyordu. Özerk bölgelerinde güçlendikçe baskı ve şiddetin dozunu da artırdılar. Mesela, köylülere değişik bahanelerle para cezaları kesiliyordu. Kimine keçi beslediği için ceza kesiliyordu. Kimine de onlara oy vermediği için ceza kesiliyordu. Cezalar para cezası olabildiği gibi, köyden çıkmaya zorlama, tehdit, yaralama ve hatta öldürmeye kadar vardı. Yaptıkları karşısında herhangi bir yaptırıma tabi tutulmadılar. Onlara direnen vatandaş "devlet baba!" tarafından azarlandı ve "dediklerini yapın" yoksa çözüm süreci zarar görecek.
6- Pkk güçlendikçe daha çok kan istemeye başladı. Köylerde 8 kişiden oluşan köy temsil heyeti oluşturdular. Bunlar anlaşmazlık olaylarını, arazi davalarını tespit edip üst mercilerine bildirdiler. Pkk dağ kadrosu mahkeme kurup olaylara hakim olarak bakmaya başladı. Genelde bir çoğunun mahkeme sonuç kısmı aynıydı... Tarafların her ikisine de yüklü para cezaları kesilmeye başladı. Devlet olmaya başlayan pkk kendi kontrolü dışında esrar ekenlere de cezalar kesti ve hatta infazlar dahi yaptı. Sadece Lice bölgesinde öldürülen bir çok esrar ekici var ve maalesef bunların bir çoğu TC mahkemelerine bile konu olmadı yukarda gerçekleşen diğer olaylarda olmadığı gibi... Malum ÇÖZÜM SÜRECİ...
7- Dedik ya güçlendikçe azdı, kudurdu... Her aileden en az bir kişinin kendilerine katılması zorunluluğu getirildi. Dediler ki biz sizin için mücadele ediyoruz siz kendi evlerinizde keyf çatıyorsunuz. Ve binlerce aileden, binlerce genç-çocuk kız ve erkekler dağa kaldırıldı. Bir çok aile istemese de ölüm korkusuyla izzet ve şerefini ayaklar altına alarak gözü yaşlı bir şekilde 15 yaşında kızlarının gidişini izledi...
8- Devlet ile pkk arasında çözüm süreci adına ne vaatler verilmiş bilmiyoruz ama süreci okuduğumuz da en azından özerk bir statü ile devletleşme sözü verdiklerini ama sözünü yerine getirmede devletin elini ağırdan aldığını tahmin ediyorum. Çünkü ydgh çetesinin ve kandil eksenli açıklamaların çoğunda verilen sözler yerine getirilmezse türünden sözleri sık sık işittik. Ve dahası sürecin ilerleyiş şeklinden bunu anlamak için zeka seviyesinin çok yüksek olması da gerekmez.
9- Pkk devletleşme provası yapmaya başlayınca kendisine ilerde sorun çıkarma olasılığı çok yüksek olan bir zümreyi hedefine koydu. Kürdistan Hizbullahileri pkk'nin devletleşme sürecinde kendilerine ayak bağı olacak bir yapıydı. Ve 6-7 Ekim tarihlerinde Pkk tarafı Tüm askeri gücüyle Hizbullahi Müslümanları toptan imha etme provası yaptı. Müslümanların direnişi ve Allah'ın yardımıyla süreçte çok fazla şehid verilmedi. Ama pkk tarafının hesaplarında sanırsam toptan imha ve sindirme teşebbüsü vardı. Pkk dağ kadrosundaki silahlı adamlarını, Kobanili mültecileri ve Yezidi mültecileri de silahlandırarak Kürdistan Hizbullahilerini imha yoluna gitti. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı...
10- Hizbullah cemaati bir hafta içinde iki defa açıklama yaparak koyun gibi ölmeyi beklemeyeceklerini Pkk'ye direneceklerini ve en azından misliyle cevap vereceğini kamuoyuna deklere edince olayların seyri sakinleşmeye doğru gitti. Fakat bu sakinlik böyle devam mı eder onu zaman sürecinde hep birlikte göreceğiz.
SONUÇ:
Devlet ve Pkk hangi şartlarda anlaştılarsa bu şartlar açıkça deklere edilmelidir. Çözüm süreci adı altında Pkk yaptığı hiçbir şey için hesap veremez olmamalıdır. Eğer gerçekten çözüm ve barış isteniyorsa ve devlet hala Kürdistan'da hakim olduğunu iddia ediyorsa bunu eylemleriyle göstermelidir. Asker veya polise sıkılan kurşunların sahipleri saatler içinde bulunup infaz ediliyor veya birkaç günde tespit edilip yakalanıp adalete teslim ediliyorken, Müslüman halka yapılan saldırıların failleri bulunmuyorsa bu işte bir sıkıntı yok mudur?
Tabi eğer hala Kürdistan'da devlet varsa...
Selam ve dua ile
Mehmet Sabri Çalak / Malatya - Yaş: 36