Gaziantepli kadınlara Hz. Hatice’nin hayatını anlatan Eraslan,   Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz. Fatıma ve Hz. Asiye’nin hayatından  örnekler vererek, günümüz kadınlarının da bu güzide kadınlar gibi yaşamaları tavsiyesinde bulundu.

Nisan ayının Kutlu Doğum ayı olduğunu ve bundan dolayı bu söyleşiyi Nisan ayında tercih ettiğini aktaran Eraslan, Hz. Hatice ile Hz. Muhammed’in hayat düsturlarının, birbirine yakın olduğuna vurgu yaparak “Eğer Kuran’ı anlamak istiyorsak, Hz. Peygamber’in hayatına bakmamız lazım. O’nun hayatını daha yakından tanımamız gerekiyor.”dedi.

Peygamber Efendimizin kızı Hz. Fatma, eşi Hz. Hatice, Hz. İsa'nın annesi veya Hz. Musa'nın annesi gibi kadınlar anlatıldığında, veya yazıldığında, aslında küçük bir siyer yolculuğuna çıkıldığını anımsatan Eraslan, Hz. Fatma’nın gözüyle Peygamber Efendimizin bir baba, Peygamber portresi ile Hz. Hatice gözüyle bakıldığında bir eş, bir yol arkadaşı Peygamber portresi ile karşılaşıldığını söyledi.

Kadınların ve kız çocuklarının hor görüldüğü bir dönemde Peygamber Efendimizin o dönemde 'Ben kızlar babasıyım' diyerek övündüğünü, kadınlara ve kız çocuklarına önem verdiğinin altını çizen Ersalan, Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir coğrafyada, bu manada Peygamber Efendimizin ‘ben kızların babasıyım’ diye övünerek bu tabuları yıktığına dikkat çekti.

Hz. Hatice’nin İslam kadınları arasında büyük bir İslam kadını olduğunu vurgulayan Eraslan, bundan dolayı Hz.Hatice’nin büyük kadın anlamına gelen Kübra künyesi ile anıldığını hatırlatarak, “Bir gün Peygamber Efendimiz elindeki hurma dalıyla toprağa dört uzun çizgi çizdi ve arkadaşlarına sordu ‘Bunlar nedir bilir misiniz?’ diye. Arkadaşları da ‘Rasullullah (sav) daha iyi bilir’ diye cevap verdiler. Efendimiz de cennet kadınlarının sultanı olan dört kadının ismini saydı: Müzahim’in kızı Asiye, İmran’ın kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed (sav) kızı Fatma’dır.’ diye buyurdu”  şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit- İLKHA)