Van’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki depremin ardından yaşanması muhtemel Marmara depremi tekrar gündeme geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanlar başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki çürük ve kaçak yapıların yıkılacağını açıkladı. Bu açıklamaların ardından gözler Türkiye’deki kaçak ve çürük yapılara çevrildi.
İstanbul’da çok sayıda çürük ve kaçak yapının varlığı üniversitelerin raporlarıyla ortaya konuluyor. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından Eyüp’teki bir apartman için hazırlanan rapor, tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi. Çok sayıda çatlak ve dökülme oluşması üzerine harekete geçen bina sakinleri, İTÜ’den rapor talep etti. İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Betonarme Yapılar Çalışma Grubu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Beyza Taşkın başkanlığında oluşturulan ekip, çalışmalarını tamamlayınca ürkütücü tablo gün yüzüne çıktı. Bina içi ve dışından fotoğrafların da bulunduğu 8 sayfalık raporun sonuç bölümünde çarpıcı ifadeler yer aldı. Yapının tüm katlarından taşıyıcı sistem elemanlarına ait boyuna ve enine donatılarda yoğun düzeyli korozyon (pas) tespit edildiği belirtildi. Raporda, donatı enkesit (demir) kayıplarının yüzde 75 civarında olduğu belirtildi. Raporda ayrıca, can ve mal güvenliği açısından binaların yıkılması ve yerine yenisinin yapılması tavsiye edildi.
Binanın incelemesini Mart ayında yaptığını belirten Yrd. Doç. Dr. Beyza Taşkın, vatandaşın binalarda çatlaklar tespit ettiği için kendilerine başvuruda bulunduğunu söyledi. Binada yaptığı inceleme sonrasında manzaranın o kadar basit ve bina sakinlerinin tespit ettiği çatlaklardan ibaret olmadığını gördüğünü belirten Taşkın, “Binanın bütün katlarına girmeye gayret ettim. Aslında vatandaşların kendilerinin bile fark etmediği bazı çatlakların olduğunu gördüm.” dedi.
Bina sakinlerinin izniyle bu çatlakları kırıp açtığını aktaran Taşkın, “Bu işleri çok kolay yaptım. Beton ufalanacak nitelikteydi. Betonun içerisinde kullanılan kumun elenmeden, uygulandığını, içinde deniz kumu olması dolayısıyla midye kabuklarının bile olduğunu tespit ettik. Oldukça kırma taş yönünden zayıf bir betondu.” şeklinde konuştu.
Binadaki bütün kolonların demirlerinde ciddi paslanma olduğunu bildiren Taşkın, “Paslanma sadece bodrum ve zemin katlarda, çok iyi bakmadığımız rutubetli yerlerde değil, insanların içinde olduğu, kendi konutlarının, sıcak ve daha bakımlı ortamda taşıyıcı sistem elemanlarında da vardı.” ifadesini kullandı.
`BİNADA DEMİR YOK DENECEK KADAR AZ`
Proje bilgilerinden yola çıkarak yaptığı incelemede taşıyıcı sistem elemanlarında yer alan demirin yüzde 75 oranında inceldiğini tespit ettiğini ifade eden Taşkın, şöyle konuştu: “ Yani 10 mm olan bir çap nerdeyse 3mm, 2mm’ye inmiş demek istiyorum. Şimdi bu ne demektir, bina zaten eski. Günümüz yönetmelikleriyle hesaplarsanız içindeki donatılar, demirler yetersiz çıkacaktır. Hadi diyelim eski yönetmeliğe göre gereken donatı konmuş olduğunu kabul edersek ama bu demirlerin çapları küçülünce yeterli demir yok. Daha da önemlisi, korozyon (paslanma) dolayısıyla demirlerle beton birbirine artık yapışmıyor. Yani birbirine yük aktarmayı artık ortadan kalkmış durumda. O ortadan kalkınca betonarme diye bir bina artık yok demektir. O bina yığmaya dönmüş bir hal alıyor. En ufak bir sarsıntıda çok ciddi riskler taşıyor.”
`BİNALAR DEPREMDE AYAKTA KALAMAZ`
Taşkın, raporunun sonunda yapının ivedilikle ele alınması gerektiği, yapılabiliyorsa güçlendirme yoksa acilen yıkılıp yenisinin yapılması gerektiğini tavsiye ettiğini dile getirdi.
Taşkın, beklenen İstanbul depreminin gerçekleşmesi halinde binaların yıkılma riskinin çok yüksek olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Ben jeofizikçi değilim ama jeofizikçi hocalarımızın açıkladığı, bu günlerde oluşma olasılığının yüzde 32 olarak nitelendirildiği depremin olması durumunda ben bu binaların ayakta kalacağına inanmıyorum.” Taşkın, raporun hazırlanması döneminde görüştüğü daire sakinlerine risk durumu hakkında uyarıda bulunduğunu belirtti.
Evdeki çatlakların üzerine üniversiteye rapor hazırlattıklarını ve raporu şimdiye kadar bir kez gördüklerini belirten bina sakini Hasan Kulaksız, bina yönetiminin “binayı mühürlettirirsiniz” korkusuyla raporu bir daha kendilerine vermediğini savundu.
Raporu hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Beyza Taşkın’ı Van depremi sonrası televizyonda gördüklerini ve kendisine ulaştıklarını bildiren Kulaksız, “Belediyelere yetkili, ilgili mercilere mailler attık. Fakslar çektik. Belgelerle konuştuk, görüştük. Yetkililer eve geldi bir şey yapılmayacağını söyledi.” iddiasında bulundu.
`BİNA SAKİNLERİ OLAYIN ÜZERİNİ KAPATIYOR`
Başbakan Erdoğan’ın “Çürük ve kaçak binalar yıkılacak” sözünü hatırlatan Kulaksız, yetkililerin kendisine ‘O iş 10 yıl sürer” cevabı verdiklerini öne sürdü.
Çatlaklar ve binanın çürüklüğü üzerine evi boşalttığını söyleyen Kulaksız, yaklaşık 1 yıl sonra geri dönmek zorunda kaldığını belirtti. Kulaksız, “Burada oturan insanlar emekli, binalar mühürlenir korkusuyla bu olayın üzerine fazla gidemiyorlar. Vatandaş maalesef olayın üzerini kapatıyor. Burada birkaç duyarlı vatandaş haricinde. Herkes memnun. Ama rapor ve binalar ortada.” dedi.
`19 BLOKTA BİN 500 İNSAN RİSK ALTINDA`
Sadece kendi binaları değil sitede bir çok binanı aynı durumda olduğunu belirten Taşkın, yetkililerin bir an önce inceleme yapıp önlem almasını istedi.
Kulaksız, “Burada 19 blok var. Bu binalar artık tamirat tadilat gibi bir şansı da yok. Bizim evimizde de çatlaklar var. Ama tabi kapattık. Onlarla birlikte yaşamak zor, insanı rahatsız ediyor.” ifadesini kullandı.
Binalarda oturanların can güvenliği olmadığını belirterek, bir an önce boşaltılıp mühürlenmesi gerektiğini ifade eden Kulaksız, “Bu binalar yıkılsın, kentsel dönüşüm adı altında olabilir. TOKİ vatandaş 20 yıl vadeyle ödeyeceği şeklinde bir formül de düşünülebilir. Ya da imar artışı yapılarak daha yüksek binalar yapılabilir.” şeklinde konuştu. edi.
Van depreminden sonra korkularının iyice arttığını belirten Kulaksız, deprem olacak korkusuyla uyuyamadıklarını ifade etti. Kulaksız gece 3’e, 4’e kadar çocuklarının başında nöbet tuttuğunu belirtti.
Bülent İriz isimli bir başka daire sahibi de, sitede bazı çürük binaların boyanarak yeni gibi gösterildiğine dikkat çekti. İriz, “Bodrum katlara, çatlaklar altından demire kolanları baksınlar o zaman zaten görürler. “şeklinde konuştu.
İriz şöyle konuştu: “Burada bin 500 tane insan yaşıyor. Ufacık bir sallantıda burası hemen gidecek. Buraların yapılması için insanların mı ölmesi lazım. Bu binalar kayaların üzerine yapılmış. Kayalar olmasa zaten bir saniye durmaz. ”
“BELEDİYE BOŞALTMA KARARI ALDI”
Eyüp Belediyesi yetkilileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı İmar Müdürlüğünün 2 Kasım 2011 tarihli yazısına istinaden, aynı tarihte Eyüp Belediyesi İmar Müdürlüğünce söz konusu yere statik rapor düzenlendiğini belirtti. Söz konusu statik raporun kat maliklerine tebliğ edilmesi için zabıta müdürlüğüne yazı yazıldığını belirten belediye yetkilileri, “3 Kasım 2011 tarihli apartman yönetiminin müdürlüğümüze sunduğu İstanbul Teknik Üniversitesi teknik raporu gereği ise binanın nüfustan tahliyesi gerektiği bilgisi ve gereği zabıta müdürlüğüne bildirilmiştir. Yasal işlemler devam etmektedir.” ifadeleri yer aldı