Hüseyin Kaya - Doğruhaber/Haber Yorum

2010 yılı KPSS sınavı ile ilgili savcılık soruşturmasının detayları ortaya çıkınca bazı insanlarda şaşkınlık yaşanırken bazılarında ise ciddi bir panik havası hâkim oldu.
Ayrıntılar gerçekten de şaşırtıcı.

Soruşturmaya göre 350 aday 120 soruda 120 net yapmış. 100 ve üstü net yapanlardan 324`ü evli çiftler, bu çiftlerin 20`si bütün soruları doğru cevaplayanlar arasında. Az sayıda hata yapanlar da ‘aynı sorularda aynı yanlışları` yapmış. Bu adayların çoğu, adres olarak çalıştıkları dershane ve özel okulları göstermiş.

Bunun üzerine o sınav iptal edildi ve Ekim 2010`da yenisi yapıldı.

Bu sınava iptal edilen sınavda 100 ve üzeri net yapan 3 bin 229 adaydan bin 175`i, 120 net yapan 350 adaydan 148`i girmedi. Sınava girenlerin de sadece 76`sı 100 ve üzeri net yapabildi. 100`den fazla net yapabilen aday sayısı ise sadece ‘iki`... 120 net çıkaran ise olmadı; en yüksek puanı alan aday 111 nette kaldı.

Skandal bununla sınırlı değil.

Bir de suçüstü olmasına rağmen işlem yapılmayan olaylar var.

Star Gazetesinden aktarıyorum:

“2012 KPSS`de suçüstü yakalanan M.K`nin durumu oldu. Olay özetle şöyle gelişti: 2012 KPSS A Grubu Öğretmenlik sınavında kopya çeken M.K salon görevlileri tarafından suçüstü yakalandı. M.K`yi suçüstü yakalayan öğretmen S.Ö, hazırlık soruşturmasındaki ifadesinde “Şüphelinin kopya çektiğini, kopya kağıdındaki yazılardan cevap anahtarının şifrelendiğini fark ettim. Konuyu salon sorumlusu olan C.B`ye aktardım” dedi. Konu doğrudan ÖSYM bina sorumlusu Selami Eryılmaz`a iletildikten kısa bir süre sonra ÖSYM Başkanı Ali Demir sınavın yapıldığı Balgat Endüstri Meslek Lisesi`ne geldi. Ali Demir olaya ilişkin tutanağı bizzat hazırlayarak sorumlulara imzalattı. Bu durumu öğretmen S.Ö “ÖSYM Başkanı Ali Demir sınav yerine geldi, bizzat kendisi tutanak tuttu ve imzaladık” diye açıkladı. M.K`nin üzerinden çıkan cevap anahtarı ile sınav cevap anahtarı Prof. Dr. Ali Çelik`e de inceletildi. Çelik tarafından imzalanan tutanakta da “kopyaların cevap anahtarıyla örtüştüğü” belirtildi. Bütün bunlara rağmen soruşturmayı yürüten savcı, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.”

Soruşturma açıldı ve nereye kadar gideceği belli değil.

Ama insan şunu da sormadan edemiyor: Bu kadar haksızlık, hukuksuzluk ve usulsüzlüklerin ortaya çıkması ve soruşturma konusu olabilmesi için “Hükümete karşı darbe teşebbüsünün” olması mı gerekiyordu?

“Saftık, aldandık” sözleri hukuksuzlukları ortadan kaldırıyor mu?

Bülent Arınç, Ankara`nın parsel parsel “paralel yapıya” satıldığını söylüyor mesela.

Hangi hukuka göre bunu yaptı ve neden o zaman Arınç buna itiraz etmedi?

Birkaç söz de mağdur olduğunu söyleyen Gülen grubuna…

“Haram yemedik” diyorsunuz ve hükümeti hırsızlıkla suçluyorsunuz, peki sizin yaptığınız başkasının hakkını yemek değil mi?

Şu haberdeki pişkinliğe bakar mısınız?

“Algı operasyonu kapsamında başlatılan 2010 KPSS soruşturması için Prof. Ersan Şen 22 sayfalık bir mütalaa hazırladı. Şen, iddiaları tek tek inceledi. ‘Toplu kopya eylemi 2010`da TCK`da suç sayılmıyor` dedi.”

Bugün Gazetesindeki habere göre “toplu kopyanın 2010`da suç olmadığını” söyleyerek işin içinden çıkmaya çalışıyorsunuz.

Suç değilse günah da değil mi?

Sahte deliller üretip insanları mağdur eden kişileri savunduğunuzda da yine böyle bir mantık mı yürütüyordunuz?

Suçları bir usulle örtebilirsiniz; ama Allah`ın günahlarınızı örtebilmesi için kötülükleri örtecek derecede iyiliklere yönelmeniz gerekir.

Soruları çalmak maddi bir sıkıntıya neden olur, peki ya umutları ve gelecekleri çalmak…

Kara propagandalarınızın da yardımıyla zindanlara atılan mazlumlar var ve siz bunlar için Allah`tan af bile dilemiyorsunuz.

Bir taraftan mağduruz, diyorsunuz, öte taraftan “Dumanlı” kafalarınız iftiralarına devam ediyor.

Yazıklar olsun!