Şükrü Gündüz / Doğruhaber

İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin tepkilere rağmen görmezden geldiği ve müdahale etmediği müstehcen, insanları kumara teşvik eden ve ahlaksız reklamların yer aldığı reklam panolarını İstanbul`un her yerinde görmek mümkün. Maalesef, bunca itiraz ve ikaza rağmen Türkiye`nin en büyük şehri İstanbul`un sokakları, müstehcen reklamların işgali altında. Otobüs durakları, tramvay durakları, metro istasyonları ve metrobüs duraklarında yer alan billboardlarda reklam adı altında yarı çıplak kadın resimleri sergilenip teşhircilik yapılıyor. Şikayet etmek isteyenler muhatap bulamıyor. Beyaz Masa ise şikayetlere kısa cevaplar veriyor. Beyaz Masa tarafından verilen cevaplarda “İşletmeciliğini yaptığımız hatlardaki reklam alanları, reklam şirketleri tarafından işletilmektedir. Reklam şirketleri ile yapılan sözleşmelere göre reklam içeriğinde; din - dil - ırk ayrımcılığı, şiddet, kişilik haklarının ihlali, siyasi içerik, ahlaki yoksunluk vb. gibi öğelerin varlığı durumunda müdahale edilmektedir” denildiği halde Müstehcen reklamlar reklam panolarında yer almaya devam ediyor.

BELEDİYELER TOPLUMUN HASSASİYETLERİNE DUYARLI OLMALI
Aile yapısını bozan müstehcen reklamlara izin verilmemesi gerektiğini ifade eden HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük, “Halkın içinden çıkan ve halkın seçtiği yöneticileri toplumun hassasiyetlerine karşı duyarlı olmaları gerekiyor. Ahlaki yozlaşmanın zirveye ulaştığı bu çağda toplumu ifsat edici görsel ve kültür anlamında birçok yozlaşmanın önüne geçmek gerekiyor. Belediyelerin toplumsal sorumlulukları sadece alt yapı ve üst yapı hizmetleriyle sınırlı değil. Bununla birlikte kültürel anlamda ahlaki yozlaşmaya karşı çalışan sivil toplum kuruluşlarını desteklemesi gerekiyor” dedi.

BELEDİYELER TOPLUMU İFSAT ETMEMELİDİR
Toplumun değerleri ile ters düşen gayri ahlaki müstehcen reklamlara belediyelerin izin vermemesi gerektiğini ifade eden Elibüyük, “Belediyeler toplumu ifsat edici değil, ıslah edici faaliyetlerde bulunmalıdır. Belediyelerin elinde bulunan reklam tabelaları insanları görsel anlamda ifsat edecek görüntülere kaynaklık etmemelidir. Toplumda oluşan hassasiyetleri göz önüne almaları gerekiyor. Reklam panoları özel şirketlere ihale edilse bile belediyenin denetimi kendi elinde tutması gerekiyor. İnsanlar aileleri ile beraber dışarı çıktığında gördükleri çirkin ve rahatsız edici reklamların önüne geçilmesi gerekiyor. Medya, toplumu bozmada zihinleri fazlasıyla ifsat ediyor zaten. Belediyeler de buna destek olmamalıdır” diye konuştu.

TEŞHİRCİLİK VE RÖNTGENCİLİĞE HAYIR
“Toplumu, halkı ve siyaseti çökerten teşhircilik ve röntgenciliğe teşvik eden bu tür reklamlara izin verilmemesi gerekiyor” diyen Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı ve Haksöz Dergisi Yazı İşleri Müdürü Kenan Alpay, “Kamuya açık alanlarda gerek büyükşehir belediyeleri gerekse ilçe belediyeleri billboardlara reklam alırken genel ahlak kurallarını muhakkak surette gözetmeleri gerekiyor. Çünkü toplum, yerel yönetimleri seçerken her alanda ama özellikle kamusal alanda kendi haklarının gözetilmesi, korunması konusunda hak ve vazife tanımıştır. Maalesef son yıllarda giderek artan bir biçimde ahlak dışı unsurların resimleri bilbordlarda bütün halkın gözünün içine adeta sokuluyor. Belediyeler, tepkileri klasik bürokrasi mantığıyla başka yerlere yönlendirmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.