Türkiye Gençlik Kulüpleri Konfederasyonuna bağlı Doğu Anadolu Gençlik Kulüpleri Federasyonunun Bitlis'te geleneksel hale getirdiği söyleşi programlarının sonuncusunda “Şehir ve İnsan” konusu işlendi. Programda, şehirli olmanın insan haklarına riayet etmeyi gerektirdiği vurgusu öne çıktı.
Doğu Anadolu Gençlik Kulüpleri Federasyonu binasında düzenlenen “Şehir ve İnsan” konulu söyleşiye katılan Tatvan Belediye Başkanı Fettah Aksoy; şehirleşme, şehirlileşme ve yerel yönetimler konularına değinerek, toplumun şehir kültürüne uyum sağlamaları ve birlikte yaşamanın doğurduğu kaidelere ayak uydurmaları gerektiğini aktardı.
“Metropollerde yaşayan insanların çoğu kapı komşusunu bile tanımıyor”
Şehirli olmanın ve şehirde yaşamanın toplumsal normlara ayak uydurmak olduğunu belirten Aksoy, “Yerleşim bölgeleri nüfuslarına göre adlandırılmaktadır. Buna göre nüfusu yoğun olan yerleşim bölgeleri şehir, az olan yerler ise köy veya kasaba olarak kabul edilmektedir. Şehirde yaşamanın çok zorlaştığını belirtmek isterim. Günümüzde metropollerde yaşayan insanların çoğu kapı komşusunu bile tanımıyor. Bu tarz hoş olmayan davranışlar zamanla toplumda kopukluğa yol açmaktadır. Türkiye nüfusunun yüzde 91'i şehirlerde ikamet ettiğine göre insanların şehir bilincine daha çok önem vermesi gerekiyor. Farklı inançlara saygılı olmak, çevresiyle barış içinde olmak, konutunu mahalleyi ve şehri güzelleştirmeye çalışmak, birlikte yaşamayı başarmak kısacası şehirli olmak, insan haklarına riayet etmeyi gerektirir.” dedi.
“Dostluğun, barışın ve hoşgörünün inşasını her daim sürdürmemiz gerekiyor”
Aksoy, açıklamasına şöyle devam etti: “Şehir dediğimiz kavram alt yapısıyla, üst yapısıyla toplumun hayati ve zaruri ihtiyaçlarını karşılayan yaşam alanı demektir. Altyapının güçlendirilmesi, üst yapının çeşitlendirilmesi ve kentsel hizmetlerin kalitesinin artması ise bizim şehircilik anlayışımızda vardır. Şehircilik geleneğimiz ise Umran'ı esas almaktadır. Umran, imar ve ömür demektir. Umran inşa demektir. İnşa ise sadece beton yığınlarını üst üste koymak değildir. Hayatın maddi ve manevi iki boyutu da aynı kaynaktan neşet etmektedir. Dostluğun, barışın ve hoşgörünün inşasını her daim sürdürmemiz gerekiyor.”
“İnsanın kendini kâinatın merkezine koyarak, tüm yaratılmışlar üzerinde mutlak hâkimiyet sahibi olduğunu iddia etmesi egoist bir yaklaşımdır.” diyen Aksoy, “Şehir yaşamında menfi duygular değil bütünlük, barış esas olmalı. Zaten bizlerin yaratıldığı fıtratta bu değerlerin üzerine kuruludur. Bizlerin her zaman toplum içerisinde aidiyet duygumuzu korumamız ve geliştirmemiz gerekmektedir.” ifadelerini kullandı. (Şükrü Tontaş-İLKHA)