Bolu F Tipi Cezaevinde tutulan ve 43 yaşında olup 29 yıl hapis yatmasına rağmen Denetimli Serbestlik kapsamında Aralık 2014 itibariyle salıverilmesi gereken Rıdvan Çağrıcı, bütün çabalara rağmen tahliye edilmedi.
Denetimli Serbestlik kapsamında cezasının son bir yılında açık cezaevine çıkarılıp oradan da tahliye edilmesi gereken Çağrıcı, Bolu F Tipi Cezaevi idaresi ve gözlem kurulunun siyasi mahpuslar yönünden Denetimli Serbestlik uygulamasını fiilen imkansızlaştıracak şekildeki yorumu dolayısıyla halen içeride tutuluyor. Konu ile ilgili Rıdvan Çağrıcı`nın ailesinin ve avukatlarının katılımıyla Mazlum Der İstanbul Şubesinde basın toplantısı gerçekleştirildi.
İşkence ve baskılarla belgeler imzalatıldı
Rıdvan Çağrıcı`nın 16 yaşında 12 Eylül askeri mahkemeleri tarafından 36 yıl hapse mahkum edildiğini belirten Av. Mehmet Alagöz,“8 yılın ardından tahliye olan Çağrıcı iki yıl dışarıda kaldıktan sonra tekrardan İslami Hareket Örgütüne üyelikten cezaevine alınmış ve hala da içeride tutuklu bulunmaktadır. Kendisine işkence ve baskıyla imzalatılan belgelerle mahkum edilmiş. 94 yılında tutuklanan bütün Müslüman mahkumlar bu süreçten geçirildi. Gözaltına alınan mahkumların ailelerine, avukatlarına dahi haber verilmezdi. Gayrettepe Cezaevinde o süreçte tutulan hiçbir mahkumun kendisine dayatılan belgeyi imzalamamak gibi bir durumu olamazdı.
Müslümanların 28 Şubat`ı bitmiyor
Rıdvan Çağrıcı`nın siyasi düşünceleri ve sistem muhalifi olmasından dolayı mahkum edildiğini ifade eden Alagöz, “Mahkemenin elle tutulur bir delili olmamasına rağmen Müslümanlar cezalandırıldı. Şu an denetimli serbestlikten tahliye edilmesi gerekirken yine de dışarı çıkartılmıyor. Çağrıcı`nın bu hakkı dahi elinden alınarak mahrum bırakılıyor. Türkiye`de 28 Şubat süreci bitti denilse de Rıdvan Çağrıcı`nın davası hala sürüyor. İslami kimlikli hiçbir mahkumun davasında lehe bir sonuç maalesef göremiyoruz. 28 Şubat bitmedi ve yargı kararları hala etkinliğini sürdürüyor. Devlete karşı işlenen suçlarda af beklentisi var. Tolum olarak ve ben birçok mahkumun avukatı olarak bu beklentinin olduğunu, böyle bir talebimizin olduğunu da söylüyoruz.” dedi.
İdarenin keyfi muamelesi tahliyeyi engelliyor
İdarenin keyfi bir uygulama ile Çağrıcı`nın tahliye edilmesini engellendiğini söyleyen Av. Mehmet Okutan, “25 Aralık 2014 de tahliye olması gereken Rıdvan Çağrıcı`nın kanunlara göre önce açık cezaevine gönderilmesi ve daha sonra da bir gün içerisinde tahliye edilmesi gerekirdi. Çağrıcı`nın bu hakkı maalesef verilmedi. İdarenin, “Rıdvan Çağrıcı diğer örgüt üyeleriyle aynı koğuşta kalıyor ve aynı ortak alanı kullanıyor” raporuna binaen tahliyesi reddedildi. Nerede kalmasını idare belirlerken bunu öne sürerek tahliyeyi reddettiler.” şeklinde konuştu.
Çağrıcı`nın çocukluğu, gençliği ve baba olma hakkını çaldılar
On yıllardır içeride tutulan Çağrıcı`nın tahliye edilmesi gerektiğini vurgulayan Okutan, “Çocukluğu çalınan, gençliği çalınan ve baba olma hakkı elinden alınan birinin yaşlılığını dışarıda geçirmesi için mücadele ediyoruz. Dışarı çıksa dahi belki de hayat şartlarına alışamayacak. Kısa bir süre yolda volta atmaya alışmış ve on yıllardır içeride tutulan biridir. Dışarıda dahi birçok zorluklarla karşılaşacak. Bizim talebimiz, hukuk çerçevesinde kendisine tanınan hakkının verilmesidir.” dedi.
Hükmet bize hiç yardımcı olmuyor
Rıdvan Çağrıcı`nın babası Yusuf Çağrıcı da, şu anki hükümetin kendilerine hiçbir yardımının dokunmadığını ve tüm mahkûmlara tanınan hakların oğluna tanınmadığından yakındı. Defalarca dilekçe yazmasına rağmen kendisine cevap verilmediğini ve tahliye talebinin reddedilmesinin kendilerini bir kez daha yaraladığını ifade eden baba Yusuf Çağrıcı, oğlunun bir an önce tahliye edilmesini istedi.
Çağrı'cının tahliye edilmemesi zulümdür
Yapılan açıklamaların basın açıklamasını okuyan Av. Kaya Kartal, 29 yılını cezaevinde geçiren Rıdvan Çağrıcı`nın tahliye edilmemesinin zulüm olduğunu vurguladı.
Kartal, "Denetimli Serbestlik kapsamında cezasının son bir yılında açık cezaevine çıkarılıp oradan da tahliye edilmesi gereken Çağrıcı, Bolu F Tipi Cezaevi idaresi ve gözlem kurulunun siyasi mahpuslar yönünden Denetimli Serbestlik uygulamasını fiilen imkansızlaştıracak şekildeki yorumu dolayısıyla halen içeridedir. İdare ve gözlem kurulu, akıl sınırlarını zorlayan hukuksuz bir yorumla, aynı örgütten ceza alan arkadaşlarıyla aynı koğuşlarda kalan ya da ortak alana çıkan mahpusları sırf bu nedenle örgüt bağının kesilmediği iddiasıyla denetimli serbestlikten yararlandırmamaktadır." dedi.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki Kanuna ve ilgili Tüzüğe göre; cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin nerede, kaç kişi ve kimle kalacağı, ortak alana kimlerle, ne kadar ve nasıl çıkacaklarının cezaevi idarelerince belirlendiğini belirten Kartal, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu'nun bu gerekçesinin hukuksuzluk olduğunu vurguladı.
Kartal sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ülkede, bir kısım mahpuslar özellikle siyasiler söz konusu olunca ‘hukuk`, bütün kurumlarıyla kör, sağır ve dilsiz olmakta, cezalar muhatapları çocuk bile olsa katlanarak uygulanmakta, af kanunları işlememekte, infaz rejimleri en ağır şekliyle uygulanmakta, kırıntı niteliğinde sunulan bir takım haklar dahi esirgenmektedir. Devlet, vatandaşa karşı suç işleyenlerden farklı olarak siyasi mahpuslara düşman ceza hukuku uygulamaktadır."
Bolu F Tipi Cezaevi İdaresi ve Gözlem Kurulu'nun Rıdvan Çağrıcı yönünden verdiği hukuksuz karar ve bu karara karşı infaz hakimliği ile mahkeme nezdinde yapılan itirazların reddedilmesinin bir kısım siyasi mahpuslar açısından aslında hiçbir şeyin değişmediğini gösterdiğini dile getiren Kartal, "Bu ülkede tarihin kısa sürelerle tekrarından çıkardığımız üzere Rıdvan Çağrıcı`ya ve ailesine yapılan bu zulme er-geç bugünkü mekanizmaların yürütücülerinin de muhatap olacağı uyarısını yapar, hukukun bir gün herkese lazım olacağı vurgusunu tekrarlarız.
Bu büyük hukuksuzluk karşısında Adalet Bakanlığını derhal harekete geçmelidir." dedi. (Erkan Yavuz - İLKHA)