Hamd alemlerin rabbi olan, her şeye Kadir yüce Allah Azze ve Celle`ye mahsustur.
Salat ve selam Hz. Peygamber`e (sav), O`nun pâk aline, ashabına ve de onlara tabi olan tüm Müslümanların üzerine olsun.
Aslında söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ama bu yazıyı özellikle bacılarıma yazıyorum. Onlardan şimdiden haklarını helal edip beni affetmelerini istirham ediyorum. Bu yazıyı yazmak için her seferinde kalemi elime aldığımda yanlış anlaşılır diye vazgeçtim. Ama bir şeyler yapmalıydım, bir şekilde bacılarıma sesimizi ulaştırmalıydım. Bunun tek yolu galiba bu yazıyı yazmaktan geçiyor diye yazmaya karar verdim.
Değerli bacılarım! Sizler İslam davasının ilk gününden itibaren fedakârlığınızla ön safta durdunuz. Yaptığınız fedakârlıkları saymakla bitiremeyiz. Hz.Peygamber`in (sav) en zor gününde O`nun yanında olup O`na destek olan Hz. Hatice misalisiniz her biriniz. Ne zaman fedakârlığınıza ihtiyaç olsa hiç çekinmeden ön saflarda yer aldınız. Adeta adınız zorluklarla eşdeğer oldu. Ne zaman Müslüman hanımlardan söz edilse onların yaptıkları fedakârlıklar göz önüne gelir oldu.
Yine sizin fedakârlığınıza ihtiyaç duyduğumuz bir anda duyduklarım beni hayal kırıklığına uğrattı. Nerede o fedakâr bacılarım diye sitem eder oldum. Konuya girmeden önce kendimden söz edeyim ondan sonra varın kararımda haklı veya haksız olduğuma siz karar verin.
Ben 1998`de evlendim. Hayatımın sıkıntılarını anlatmaya gerek duymuyorum. Eminim ki her Müslümanın başından geçen sıkıntılardır. Ama eşim benim tek destekçim ve zorlu yolda hayat arkadaşım oldu. Umutsuzluk anında umudum sıkıntılarım anında mutluluğum oldu.
Rabbimizin buyurduğu gibi “sizin kendi (cinsi)nizden-kendileriyle huzura kavuşacağınız eşleri sizin için yaratıp aranıza sevgi ve merhamet koyması da, O`nun (kuvvet ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir kavim için ayetler/ibretler vardır.” Bu ayeti hayatımın her karesinde yaşadım.
Takdiri ilahi 2001`de yakalandım. Yakalandığım zaman henüz ilk yaşına yeni girmiş kızım ve eşimden ayrılmıştım. O günlerin ne kadar zor olduğunu hatırlayanınız var mı bilmiyorum. Ama dünya tüm genişliğine rağmen bize dar geliyordu. Ben o zamanki yasalarla idamdan yargılanıyordum. Çıkışımın olmadığını biliyordum. Benimle birlikte hayatımın zor anlarında bana eşlik eden eşime ilk açık görüşte şöyle dedim “benim için çıkış neredeyse imkansız bir şey. Eğer benimle bu yola devam etmek istemezsen bunu anlarım. İstiyorsan biraz düşün ve kararını öyle ver” dedim. O an eşimin bana olan öfkesine hayran kaldım. Bana “benden nasıl böyle bir şey istersin. Eğer seni beklemem için bir ömür boyu beklemem icap etse dahi seni beklerim. Ve bir daha asla bana böyle bir şey söyleme. Ve bizi merak etme senin de Rabbin bizim de Rabbimiz olan Allah`a güven”dedi.
14 yıllık zindan hayatımda bana her zaman destek olan ve beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan bir eşten daha güzel ve hayırlı ne olabilir ki.
Yaklaşık 5-6 yıldır cezaevindeki Yusufi abilerimden bekâr olanlar evlenmek istiyorlar. Maalesef onların bu evlilik tekliflerine olumlu cevap verenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bunun sebebini sorduğumuzda ise bize söylendiğine göre cezaevini duyan bacılarımız bu tekliften öyle bir kaçıyorlarmış ki, bu da yetmezmiş gibi kendilerine teklif götürenlere bu teklife kızıp “Bizi cezaevinde olanlara mı layık görüyorsunuz” deyip tepki veriyorlarmış. Bunları duyunca işte o zaman “nerede fedakâr bacılarım” diye feryat ettim. Ama sonra uzun uzadıya düşündüm. Kendi ailemi düşündüm. Empati yaptım. Bir nebze olsun bacılarımın haklı olduğunu bilmek istedim. Onların yaptıkları fedakârlıkları düşündüm. Kendimden utandım. Ama yine de içimde bir ses hala fedakâr bacılarımın olduğunu ve onlara seslenmem gerektiğini fısıldadı durdu.
Değerli bacılarım ve İslam davasının azizeleri! Yusufi abilerimi kaçınız tanıyorsunuz. Kaçınız onlar hakkında yeterli bilgiye sahipsiniz. Bunları bilmiyorum. Ama onlarla yaşayan biri olarak onları biraz olsun sizlere anlatmak istiyorum.
Şu anda evlenmek isteyen abilerim 90`lı yıllarda kendilerini davaya feda eden ve bu yolda her türlü sıkıntılara göğüs geren kahramanlardır. Bunlar gerçek kahramandır. Hani laf olsun diye söylemiyorum. O zamanlar davaları onlar için her şeyden önceydi. Evlenmek ve aile hayatı kurmak düşündükleri son şeydi. Çünkü yaşantıları bir bayanın kaldıramayacağı kadar ağır ve zordu.
İlahi kader henüz genç olan bu Yusufi abilerim için zindanı takdir edip onlara Yusufi olmayı nasip etti. Mücadelelerine bundan böyle zindan da devam edeceklerdi. Ve bunu bugüne kadar başları dik alınları açık bir şekil de başardılar.
Kimisi 20 yıldır cezaevinde kimisi 15 yıldır. Ama artık bu hayat yolculuğuna yalnız devam edemeyecek kadar yoruldular. İnsanoğlunun fıtratında var olan bir şeyden dolayı onları kimse suçlayamaz ve de kınayamaz. Onlarda kendilerine bu yolda hayat arkadaşı olmaları için evlenmeyi ve bu hayatta zorluklara birlikte katlanmak için bacılara teklif sunulmasını istediler. Ama bacılarımız bu tekliflere verdikleri tepkiyi anlamasam da onlara bir çift sözüm var.
Sizler İslam davasının her zaman öncülüğünü yapmış olan bacılarım! Yusufilerle evlenmekten neden kaçındığınızı bilmiyorum. Lütfen bu konuda bana kızmayın. Ben belki de bir erkek olarak olaya bakmaktan kurtulamadığım içindir. Evlendiğinizde Yusufiler size dünyalık hiçbir şey veremez. Bunu biliyorum çünkü onlar dünyayı terkedeli yıllar oluyor. Zaten onlar size böyle bir vaatte bulunmuyor. Yusufilerin size verecekleri saf, temiz ve de sevgi dolu yüreklerinden başka hiçbir şeyleri yok. Belki onlarla evlenenlerin hayatı yaşamış oldukları normal hayatlarından daha zor olabilir. Ama Yusufi abilerin size ahirette Rablerinin izni ile güzel bir hayata davet ettiklerini unutmayın. Hani bir erkek evlendiği zaman malı mülkü nasıl ki artık eşinin malı mülkü sayılıyor onda ortak olup onları birlikte sarf edip birlikte harcadıkları gibi. Ama Yusufi abilerimin malı mülkü yok. Onlara ortak olacağınız hayır ve hasenatlarından başka hiçbir şeyleri yok. Hz. Peygamber`den (sav) rivayet edilen hadis-i şerifte mealen şöyle rivayet ediliyor “Kadın kocasının dini üzeredir” diye. İşte Yusufiler fedakârlıkları ve hizmetleriyle İslam`a sahip çıkıp canlarını bu uğurda feda etmişlerdir. Bunu bilmeyeniniz yoktur her halde. Bu Yusufi abilerimin Rablerinin rızası uğruna yaptıkları bu amellerin boş olmadığı inancını taşıyor ve Rabbimizden böyle olmasını umuyoruz.
Kendileri gibi fedakâr ve kendisini davasına adayan bacılarımla evlenmek istemelerinden daha doğal ne olabilir. Hayatlarını en güzel günleri olan gençliklerini İslam`a adayanların siz bacılarımdan beklentisi sadece kendilerine bu hayat yolunda birlikte yürümekten başka bir şey değildir. Belki diyeceksiniz ki ailelerimiz ve akrabalarımız ne der? Sizler her türlü zorluğa katlanmış olanlarsınız. Ahiret hayatınız için akrabalarınızın sözüne kanmayacak kadar mücadele ruhuna sahipsiniz. Ailelerinize gelince onlara sadece şunu hatırlatabilirim; Hz. Peygamber (sav): Kadın dört özelliği sebebi ile nikah edilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı. Sen bunlardan dindar olanını araştır bul. Mesut olursun” sözü her ne kadar kadınlar içinse de aynı şartlar evlenmek isteyen bayanların erkeklerde araması gereken özellikler olduğu gözden kaçırılmamalı. Yusufileri tanıyanlar onların dindarlığına kefil olacağından eminim.
Değerli bacılarım! Haddim olmadan bir şeyler yazdım. Amacım Medrese-i Yusufiye` deki fedakar abilerimin durumunu bir nebze size hatırlatmak ve fedakarlığınıza güvenerek bu konuda da kendinizi göstereceğinizi umduğum için yazdımKusur ve hatalarımdan dolayı bacılarımdan haklarını helal etmelerini rica ediyorum. Tüm bacılarım sizleri Allah`ın selamı ve rahmetiyle selamlarım.
Dualarınıza muhtaç kardeşiniz.
HASAN GÜNDÜZ
M TİPİ KAPALI CEZAEVİ C-9 BAYBURT