Geçtiğimiz günlerde Kadınlar Günü adı altında dünyanın birçok yerinde etkinlikler düzenlendi. Kadınlar Gününün kutlandığı bir zaman diliminde Ortadoğu`da batı endeksli çıkan savaşlarda en çok zarar görenlerin kadın ve çocukların olması dikkat çekiyor. Irak, Suriye gibi birçok İslam ülkesinde milyonlarca kadın ve çocuk koalisyon uçaklarının attığı bombalarla hayatını kaybediyor.
TV program yapımcısı Emin Özaslan, batının bu çelişkisini daha birçok konuyu İLKHA mikrofonlarına anlattı. İşte o röportaj;
Kadınlar günü adı altında yılda sadece bir gün kadınlara yönelik etkinlikler yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadınların sadece bir gün hatırlanması size ne kadar samimi geliyor?
Şimdi ilk önce şöyle değerlendirmek lazım tabi ki toplumda kadınların yeri farklıdır. Kadına sadece kadınlar gününde değer vermek diye bir şey yoktur, ya da sadece kadınlar günü geldiğinde kadını hatırlamak da doğru bir şey değildir. Önemli olan yılın her günü 365 gün boyunca sanki kadınlar günüymüş gibi kadını hatırlamak, ona değer vermek, hakkında etkinlikler yapmak, söylemler gerçekleştirmek lazım. Şimdi mesela aslında bu kadınlar günü olsun, anneler günü olsun yani kadını akla getiren bütün günlere etkinliklere baktığınızda ortaya şu çıkıyor: böyle insanlara baktığınızda sadece konuşuyorlar. O konuştukları günün ertesi gününe bakın, acaba o konuştukların hayata sokacak ya da hayatta bir uygulama yaratacak herhangi bir adım atıyorlar mı?
Ben şahsen uygulamaya koyduklarını göremiyorum. Sadece herkes konuşuyor ve sadece iyi temennilerde bulunuyor. ‘Efendim kadına özgürlük`, ‘Efendim kadın haklarına saygı duyalım`, efendim şöyle, efendim böyle. Fakat onun dışında gerçekten adım atılmasına baktığımızda hiçbir adım atılmıyor. Aslında burada şu soruyu sormak lazım, pekâlâ herkes konuşuyor da neden adım atmıyorlar? Çünkü bunların derdi gerçekten kadın değil, yani kadına hakikaten değer vermek gibi bir dertleri yok sanki.
Batı bir yandan kadın haklarını savunduğunu iddia ederken diğer yandan Ortadoğu`da kadın ve çocukların üzerine bomba yağdırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kimsenin derdi kadına değer vermek değildir. Kadın haklarını savunduğunu iddia eden birçok batılı ülke var. Ancak Ortadoğu`da bu kadar kadın katlediliyor. Bu gün Myanmar`da diri diri yakılan anneler ve kızlar var. Nerede kadın haklarını savunan insanlar ve batı neden ses çıkarmıyorlar. Irak`ta bu kadar insan, kadın ve çocuk katledildi. O kadınların da eşleri ve çocukları ellerinden alındı kimisi katledildi kimisi zindanlara atıldı. Şimdi neden o zaman insanlar bir adım atmadılar. Ne>den bu kadın haklarını savunanlar o kadınlara gerekli ehemmiyeti vermediler.
Bunun için sadece dediğim gibi bu bir kisvedir insanlara sadece bir kılıf uyduruyorlar fakat öbür taraftan kendi emellerine ulaşabilmek için kadını da eziyorlar, çocuğu da eziyorlar, yaşlıyı da eziyorlar, erkekleri de eziyorlar. Hiç umurlarında değil onlar sadece kendi çıkarlarını düşünüyor. Kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman dünya kadın hakları da, insan hakları da, çocuk hakları da onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Batılılar zaten böyledirler. Onlardan kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları konusunda bir beklenti içerisine girmek aslında abes olan şeydir. Burada bütün İslam dünyasının bütün Müslümanların bir araya gelip aslında şunu düşünmeleri lazım eğer bir kadına hak verilecekse çocuğa hak verilecekse ya da yaşlılara insanlara hak verilecekse bu hak zaten bellidir. Kur'an-ı Kerim`de Allah'u Teala zaten bütün insanlara gerekli ehemmiyeti ve hakkı vermiştir. Sadece o hakkı alıp sahibine iade etmek lazım burada batılılardan tabi ki büyük bir beklenti içerisine girmek büyük bir yanlışlıktır.
Kadının özellikle alakası olmayan reklam ve TV programlarında kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi ilk önce şunu bir açıklığa kavuşturmak lazımdır ki, kadın hiçbir zaman vitrinde sergilenecek bir eşya değildir. Fakat toplumun geneline baktığınız zaman kadının sadece vitrinde sergilenen yüzüne bakılıyor ve oradan elde edilecek menfaate. Mesela; televizyondaki reklamlara ve dizilere bakın ortaya çıkan şey şu; bu programlarda hep 15 yaş üstü kadınlar yer alıyor. Yani 15 yaş ile 45 yaş arası olan kadınlara yönelik bütün programlar yapılıyor.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Kadına özgürlük gibi etkinlikler, projeler yapılıyor, defileler yapılıyor. Bunların tek amaçları sadece ve sadece aile kurumunun temeline dinamit koymaktır. Kadının elindeki o hayâ duygusunu almaktır. Örneğin, Urfa`da 1990 yılında başörtüsü olmayan bayan sayısı çok azdı ama bugün sokağa çıkalım nasıl bir durumla karşılaşırız acaba. İşte bakın birileri uğraştı, çabaladı maalesef toplumu bu hale getirdi. İnsanların aslında düşünmeleri gereken şey şudur; bu şekilde gerçekten kadınlara bir değer mi veriliyor, yoksa kadının elindeki özgürlüğü mü alınıyor bunu sorgulamak gerekiyor. (Osman Gülebak, Hüseyin sürmeli - İLKHA)