Salah'ın 17 Mart`ta yapılacak seçimde boykot çağrısı yapması zaten bekleniyordu. Ancak seçimlere ilk kez ortak listeyle Arap partileri, seçmenlerinin sandığa gitmesi için yoğun  bir kampanya yürüttü. Ortak listenin adayları İsrail`in sol partileriyle ittifak ihtimaline İslam Hareketi`nden gelecek oyları kaybetmemek adına pek de sıcak bakmadıklarını söylüyorlar.

Salah, İsrail Parlamentosu Knesset`e girmenin bir hata, koalisyon kurmanın ise bir felaket olacağı konusunda ısrarlı.

İsrail nüfusunun yüzde yirmisini oluşturan 1948 yılında İsrail kurulduğunda yaşadıkları yerler İsrail içinde kalan Araplar vatandaş olmalarına karşın sürekli ayrımcılığın mağduru oluyorlar. 

Batı Şeria ve Doğu Kudüs`te de destekçi sayısı gün geçtikçe artan  İslam Hareketi`nin lideri Salah ile İsrail`in kuzeyindeki Ümmü`l Fehim kasabasında, Batı Şeria sınırında yaşadığı yerde, devrik Mısır cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`nin fotoğraflarının da olduğu evinde görüştük.

Salah, 2010 yılında Türkiye`den yola çıkarak Gazze`ye yardım götüren ve uluslararası sularda İsrail askerlerinin saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisindeydi. Mavi Marmara`nın hem öncesinde hem sonrasında, İsrail`de defalarca gözaltına alındı, Filistin`de yaptığı eylemlerden dolayı yargılandı. Hâlâ sürmekte olan bir davadan dolayı yurt dışı çıkış yasağı bulunan Salah`ın Kudüs`e girişi de yasaklandı.

‘Arap milletvekillerini kullanıyorlar`

Salah, boykot çağrısının sebeplerini, Knesset`te bugüne kadar Araplar için hiçbir olumlu sonuç alınamadığını söyleyerek anlatıyor:

“İslami Hareket olarak seçimi boykot ediyoruz çünkü Knesset`in Siyonist amaçlara hizmet eden bir aracı olduğunu biliyoruz. Tam olarak böyle çünkü Knesset kendisini Yahudilerin temsilcisi olarak tanımlıyor. Geçmiş deneyimlerimize dayanarak daha önce 19 dönemde Knesset`e giren Arap milletvekillerinin Araplar için hiçbir şey yapmadılar. Bize hak ettiğimiz hiçbir faydayı sağlayamadılar ve üzerimizdeki baskıyı hiç azaltamadılar. Tam tersi, Knesset`in Arap karşıtı eylemleri arttı. Araplara ait olan toprakları zapt ettiler. Aynı zamanda bizi açıkça öldürmeye devam ettiler. Son olarak İsrail Knesset`inin Arap üyelerini İsrail dışında görüntüsünü kurtarmak için, demokratik olduğunu söyleyebilmek için kullandığını düşünüyorum. Bunu kendi yararlarına kullanıyorlar ama bizim için hiçbir faydası olmuyor.”

Knesset`teki ya da Knesset`e girmeye çalışan Arap partilerini de eleştiren Salah, bu partilerin kötü niyetli olmadıklarını onlarla bir araya geldiklerini de vurguluyor: 

“Arap partilerin toplamda bize, Arap nüfusuna yardım etmek için, haklarımız için ciddi bir çaba gösterdiğine inanmıyorum. Niyetlerinden şüphe etmiyorum, iyi niyetli olduklarına inanıyorum. Ama Knesset`in ve bu sistemin kuruluş şekli, ne yaparsanız yapın hedefinize ulaşmanıza engel oluyor. Fikirlerimiz ve görüşlerimiz farklı olabilir ancak ayrı taraflarda değiliz, hâlâ iletişimimiz, ilişkimiz var. Bir araya geliyoruz, tüm Arapların çıkarları için bir şemsiye altında buluşup tartışıyoruz.”

‘İnsanlar kandırıldıklarını görecekler`

İslam Hareketi`nin boykot çağrısı, son seçimlere kadar İsrailli Arapların neredeyse yarısında karşılığını buldu. 2013`teki son seçimde Arap seçmenin oy kullanma oranı yüzde 56`da kaldı. Ancak 17 Mart`ta yapılacak seçimde Arap partilerinin ittifak yapması, anketlere göre Arap seçmeninin katılımını olumlu etkileyecek.Sandığa gidecek Arap seçmenin yüzde 60`ın üzerinde olması bekleniyor.

Salah`a göre, Arap halkı kandırılıyor, ortak çıkarlar doğrultusunda görüşmeye devam ettiğini söylediği Arap partileri, halka duyurmadığı işbirlikleri de yapıyor: 

“Ben onun birleşik, gerçekten bir araya gelmiş bir liste olduğuna inanmıyorum. Birleşik değiller, sadece birçok farklı taraf işbirliği yapıyor. Onları bir araya getiren şey idealleri ve fikirleri değil, Knesset`e girmek için gereken kotanın yükseltilmiş olması ve Knesset`e girememe korkusu.

“İkinci olarak, bu liste sadece Araplardan oluşmuyor, içinde Yahudiler de var. Listede 20`den fazla İsrailli Yahudi var. Bir araya gelen bu grup bunu saklamaya çalışıyor. İnsanlar bunu göremeyebilir, bir ay sonra kandırıldıklarını görürler. Eminim ki gelecek günlerde insanlar gerçeği görecekler. Şimdi mantıkla değil duygularıyla düşünüyorlar. Sandığa gidenlerin sayısında küçük bir artış görebiliriz. Ama kandırıldıklarını daha sonra görecekler. Arap milletvekili sayısı artsa bile mecliste etkileri artmayacak.”


‘Arap partilerin koalisyona girmesi büyük bir felaket olur`

Birleşik Arap Listesi lideri Ayman Odeh, hiçbir partiyle koalisyona katılmayacaklarını söylese de, bir koalisyon için açık bir kapı olduğunun sinyallerini veriyor. Başbakan Netanyahu`nun yeniden hükümet kurmaması için sol ittifakın söyleyeceklerini dinlemeye hazır olduklarını belirtiyor.

Bu ihtimal hatırlatılınca Raed Salah, cümleyi yarıda keserek “Eğer hükümetin bir parçası olurlarsa bizim için en az 1948`de olan kadar büyük bir felaket olur” diyor: 

“Neden mi? Çünkü o zaman Gazze`ye saldıracak olan bir hükümetin içinde yer almış olurlar. Sol partiler hedeflerinin Gazze`ye saldırmak olduğunu açıkça belli ediyor. Eğer bu olursa Arap milletvekilleri de İsrail`e Gazze saldırısı konusunda meşruiyet kazandırmış, onlarla bu konuda anlaşmış olur.”

Sol partilerin de Gazze`ye saldırı niyetlerinin olduğunu düşünüyor: 

“Saldıracaklarına inanıyorum, belki bu yanlış olabilir ama bunun olacağını düşünüyorum çünkü ABD ve Avrupa`dan üst düzey yetkililerin ve Mossad`ın bir planı var. Netanyahu`yu geri plana iterek [Siyonist Birlik lideri] Herzog`u kazanması için destekliyorlar. Netanyahu`yu neden istemiyorlar? Mossad [eski] başkanı Meir Dagan, ‘Netanyahu`ya daha fazla ihtiyacımız yok çünkü Gazze işgalini başaramadı. Gazze`deki direnişi kıracak, son verecek ve orayı işgal edecek daha güçlü ve sert bir hükümet lideri bulmalıyız` dedi. Bu sebeple İsrail`de başka bir yönetim olmasını ve bu uçurumu kapatmasını istiyorlar. Bu şekilde birlikte bir cephe oluşturacaklar ve Gazze`deki direnişe son verecekler ve Ebu Mazen`i [Filistin Yjnetimi Başkanı Mahmud Abbas] İsrail`in çıkarlarına uyan bir çözüme zorlayacaklar. Planları bu. Netanyahu ya da Herzog fark etmez.”

‘Uluslararası temsili olan yeni bir yapı oluşturduk`

Salah`a göre, Knesset`te Filistinli Arapların hakları için mücadele edilen son 60 yıl, vakit kaybı. Bunun yerine farklı alternatifler denenseydi, daha fazla yol alınabilirdi. Bu alternatifleri İslam Hareketi olarak uygulamaya başladıklarını anlatırken, diğer ülkelerden de destek aldıklarını söylüyor. Bu ülkelerin arasında Türkiye ve Katar da var:

“İslami Hareket olarak yeni bir sosyal yapı organize ettik, sadece bizim kendi halkımız için onlarca okul yaptık. Kutsal mekânlarımızı ve topraklarımızı korumak, kendimize yetecek bir ekonomi geliştirmek üzere bir sistem geliştirdik. Araplardan oluşan bir yapı oluşturduk, sadece bizim çıkarlarımız için çalışıyor. Bize sosyal hizmetleri sağlıyor, seçim organize ediyor. Arap toplumundan olan herkes bu ekibe seçilebilir. Böylece yerelde ve uluslararası alanda bizi temsil edebilir.

“Karşılaştığımız zorluklara rağmen Türkiye, Malezya, Katar, Güney Afrika`daki İslami sivil toplum örgütleri, Fas ve Tunus ile ilişki kurmaya çalışıyoruz, bazılarıyla kurduk. Daha da fazlasıyla zorluklara rağmen ilişki geliştirmeye çalışıyoruz.”


‘1960`lardan beri Knesset`ten çözüm bekliyoruz`

Bu ülkelerden bazıları, İslam Hareketi`nin de bu seçimlere katılmasını ve böylece güçlü bir temsille Knesset`te değişiklik olabileceğini söylemek üzere Raed Salah ile görüşüyor. Salah bunu yalanlamıyor, ancak bu ülkelere verdiği yanıt açık:

“Çok fazla sayıda insan üzerinde etkim var ve onları kandırmak istemiyorum. Bunun iyi bir şey olmadığını düşünürken insanları Knesset`in sorunları çözeceği aldanmacasına kanmasını istemiyorum. Benim o ülkelere cevabım çok nettir. Evet, siyasi aktiviteler yürütüyoruz ama biz bazı renklere bürünmek istemiyoruz. Açıkça ve dürüstçe halkımıza seçimlere gitme çağrısı yapmayacağız.

“Geçmiş tecrübeme dayanarak, oy verirsem ve Arap partiler Knesset`e girse bile yine hiçbir şeyin değişeceğine inanmıyorum. Biz burada kalıp kutsal mekânlarımızı, evimizi, toprağımızı korumalıyız. Knesset Araplar üzerinde çok tehlikeli bir yanılsamaya, aldanmaya yol açıyor. Bazılarımız Knesset`e girersek sorunlarımızın çoğunun çözüleceğine inanıyor. Bu sebeple insanlar tüm çözümlerin oradan geleceğine inanıyor. 1960`lardan bu yana Knesset`ten sorunların çözümünü bekliyoruz ama her seferinde sonuç sıfır oluyor. Baskı gittikçe artıyor. Bu sırada çok değerli bir şeyi kaybediyoruz: Vakit. Bu yolu takip etmeseydik ve 60 yıldır başka alternatifler düşünseydik şimdiye çok daha fazla şey kazanmış olurduk.”

Kaynak: Al Jazeera