Halepçe Katliamının bu gün 27. Yıldönümü. Tam 27 yıl önce Saddam Hüseyin tarafından komut verilmiş ve kimyasallarla yerle bir edilmişti Halepçe. İHH İnsani yardım Vakfı Şanlıurfa Temsilciliği katliamın 27. Yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaprak katilleri kınadı.
Açıklamayı yapan İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila katliama iştirak eden tüm ülke ve sorumluların savaş suçundan cezalandırılmasını gerektiğini söyledi.
“O gün tüm dünya sessiz kalarak katliama ortak oldu”
Atila açıklamasında, emperyalistlerin işbirliği yaparak kukla Saddam Hüseyin eliyle gerçekleştirdikleri Halepçe katliamına o gün tüm dünyanın sessiz kalarak katliama ortak oluğunu söyleyerek, yasaklanan ve kullanılması savaş suçu kabul edilen kimyasal silahların en etkili biçimiyle Halepçe`de dünyanın gözleri önünde Kürtler üzerinde kullanıldığını ifade etti.
Halepçe`ye hardal ve sârin gazları olarak bilinen kimyasal gazlar içeren bombalar atıldığını sözlerine ekleyen Atila, öldürücü gücü maksimum olan bu gazların, Saddam yönetimine, öncelikle ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere batılı emperyalist devletler tarafında verildiğini belirti.
“Halepçe`de o gün ölen vicdandı, insanlıktı, merhamet duygusuydu”
Halepçe katliamında doğu ve batı tüm emperyalist ülkelerin suç ortaklığı yaptığını açıklayan Atila, bu ülkelerin savaş suçu işlediğini ifade ederek, "80 bin nüfuslu bir sınır kasabası olan Halepçe`ye atılan kimyasal bombaların etkisiyle can havliyle kendini sokaklara atan çoğu çocuk ve kadın binlerce sivil insan saldırı anında oracıkta çırpınarak can verdi. Bu soykırımda çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere 5 binden fazla Kürt halkından sivil insan hayatını kaybetmiş, 10 binden fazla insan da sakat kalmıştır. Halepçe`de o gün ölen vicdandı, insanlıktı, merhamet duygusuydu. Halepçe ölüme terk edildi o gün. Sonrasında da kimse sahip çıkmadı Halepçe`ye." Dedi.
“Hiroşima`dan 4-5 kat fazla olmasına rağmen Birleşmiş Milletler Halepçe`yi soykırım olarak kabul etmedi”
Katliamdan kaçanların yakınlarının cesetlerini kaldırmadan Türkiye ve İran sınırını geçmeye çalıştığını dile getiren Atila, "Türkiye`ye sığınmaya çalışan Kürtlerin bir kısmı Irak`a teslim edilerek infaz edilmiş, kalanlar ise günlerce sınır kapılarında aç-susuz bekletildikten sonra içeri alınmışlardır." Tespitine dikkat çekti.
Soykırım saldırısından sonra, Halepçe`de ekolojik dengenin de alt altüst olduğunu açıklayan Atila son olarak, "Çocuklar sakat doğdu, yetişkinler kansere yakalandı. Halepçe`de özürlü doğum oranının Hiroşima ve Nagazaki`den 4-5 kat fazla olmasına rağmen Birleşmiş Milletler Hiroşima`yı soykırım olarak kabul ettiği halde, Halepçe`yi soykırım olarak kabul etmedi. Irak`ta ise ancak 22 yıl sonra Halepçe Katliamı, soykırım olarak kabul edildi. Irak yüksek ceza mahkemesi 1 Mart 2010`da Halepçe katliamını soykırım olduğunu ilan etti. “Şehit Halepçe” olan Halepçe`de gerçekleştirilen katliama, soykırıma iştirak eden tüm ülke ve sorumlu kişilerin savaş suçu işlemelerinden dolayı yargılanarak cezalandırılmasının insanlık onuru adına kaçınılmaz olduğuna inanıyoruz. Bugün de Beşar Esad`ın Suriye genelinde ve Halep`te yaptıkları bize Halepçe`yi andırıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bir daha Halepçelerin yaşanmasını istemiyoruz. İnsanların eman bulduğu özgür ve adil bir dünya istiyoruz” diyerek açıklamasını bitirdi. İLKHA)