İç güvenlik paketine karşı endişelerinin olduğunu belirten Hukukçu-Yazar Hüseyin Kurşun, Türkiye`nin gittikçe otoriteleşen bir ülke konumuna geldiğini, bir taraftan özgürlüklerden bahsedilirken bir taraftan iç güvenlik paketinin yürürlüğe konulmasının tam bir çelişki olduğunu dile getirdi.

“Amirin keyfi bir tutumu ile karşı karşıya kalacağız”

İç güvenlik paketinin anayasa tarafından güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlükleri gerileteceğini vurgulayan Kurşun, “6-7 Ekim olaylarının ilham kaynağı olduğu iç güvenlik paketi aslında anayasa tarafından güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlükleri geriletti. Çünkü bu iç güvenlik paketinin içerisindeki maddelere baktığımızda polisin arama yapma yetkisi genişletiliyor. Gözaltı süresi ile ilgili kararı vali yardımcısı ya da üst amir veriyor. Dolayısıyla hukuk ve yargının alanına giren bir konuda yürütmenin bir organı karar vermiş oluyor. Bu alınacak kararı denetleyecek bir mekanizma da söz konusu değil dolayısıyla bir idari amirin keyfi bir tutumu ile karşı karşıya kalacağız.”dedi.

“Toplantı ve gösteri yürüyüşleri artık eskisi kadar daha rahat bir şekilde yapılamayacak”

Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin artık eskisi kadar rahat bir şekilde yapılamayacağına dikkat çeken Kurşun, “Diğer taraftan toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili yeni bir karar ve düzenleme geliyor. Bu karara göre toplantı gösteri yürüyüşleri artık eskisi kadar daha rahat bir şekilde yapılamayacak. Bir konuda sesini duyurmak isteyen her hangi bir grup sokağa çıktığında iç güvenlik paketinin baskısıyla bir şekilde karşı karşıya kalacak.”ifadelerini kullandı.

“Şüphelinin makul olduğuna kim karar verecek”

Makul şüphe kavramının çok muallâk bir kavram ve tartışmaya açık bir kavram olduğunun altını çizen Kurşun, “Çünkü polisin ve idari amirin yetkileri artırılmış durumda ve makul şüphe dediğimiz bir kavram var. Bu şüphelinin makul olduğuna kim karar verecektir. Makul şüphe kavramı çok muallâk bir kavram ve tartışmaya açık bir kavram. Makul şüpheyi aşan durumlar ancak ceza yargılanmasına konulabilir. Sınırları yasal çerçevesi çizilmiş olmasına rağmen iç güvenlik paketinde ki makul şüphe kavramının sınırlarını çizen bir üst yasa söz konusu değildir. Bu anlamda iç güvenlik paketi barışçıl amaçlı gösterileri de bir şekilde engeller. Dolayısıyla bu iç güvenlik paketinin uygulanması sorunlu gözüküyor.”diye konuştu.

“İç güvenlik paketinin yürürlüğe konulması tam bir çelişki”

İç Güvenlik paketinin birçok özgürlüğü kısıtlayacağına dikkat çeken Kurşun, “Kolluğun arama ve koyma yetkililerinin artırılmış olması ayrıca özgürlükleri dağıtma anlamına gelmektedir. Gösterilerde yapılan eylemler hangi suç kalıbına konulacağı konusunda bir belirsizlik var. Şiddet eyleminin olup olmadığını kim tespit edecek. En ufak bir hareket şiddet olarak gördüğümüz zaman hiçbir şekilde insanların sokağa dökülüp belli ve itiraz ettiği konularda seslerini yükseltmesi ve tepki gösterilerinin bir şekilde önü kesilmiş olacak. Dolayısıyla her halükarda gittikçe otoriteleşen hem özgürlüklerden bahsedilirken, hem de bu şekilde bir iç güvenlik paketinin yürürlüğe konulması tam bir çelişki olduğunu düşünüyorum.”diyerek sözlerini tamamladı.(İbrahim Koçyiğit-İLKHA)