İHH Gaziantep Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle, merkez binada bir basın açıklaması yaptı. İHH Kadın Komisyonu Yönetim Kurulu üyesi Ayşe Sevin, kadının cahiliye çağında her türlü insani haktan mahrum bir şekilde yaşadığını fakat İslam ile beraber Cennetin ayakları altına serilerek yücelttiğini vurguladı.
“Kur’an-ı Kerim sağlıklı bir aile inşasında kadına hususi bir rol biçer”
Allah’ın, sağlıklı bir toplum inşasını ailenin varlığına bağladığını belirten Sevin, İslam'ın kadına verdiği değere değinerek, “İnsanı tek bir nefisten yaratan Yüce Allah, sağlıklı bir toplum inşasını ailenin varlığına bağlamış, bu çerçevede kadın ve erkeğe sorumluluk ve vazifeler yüklemiştir. İslam dininin temel kaynağını teşkil eden Kur’an-ı Kerim ve sünnette en tafsilatlı olarak ele alınan meselelerin başında aile hukukunun gelmesi de bu müessesinin ehemmiyetini gösterir. Kur’an-ı Kerim sağlıklı bir aile inşasında kadına hususi bir rol biçer. Kadın insanlık tarihinin kara sayfalarından olan cahiliye çağında diri diri gömülüp mirastan mahrum edilir veya rızası olmadan evlendirilirdi. Alınıp satılan bir meta olarak değersizleştirilen, hemen hemen her türlü insani haktan mahrum bir şekilde yaşayan kadın, İslam’ın gelişiyle beraber Allah’ın bir emaneti, saliha bir eş ve Cennetin ayakları altına serildiği anne olarak yüceltilmiştir. Hz. Havva, Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Aişe ve Hz. Fatma örneklerinde görüldüğü gibi tüm insanlık için rol modeli olarak takdim edilip, ahlaklı ve erdemli bir yaşamın kurucu öğesi olarak öne çıkartılmıştır.” dedi.
“Hanım sahabeler başka medeniyetlerle kıyas edilemeyecek üstün bir makama kavuşmuşlardır”
Tüm insanlık için rol modeli olarak takdim edilip ahlaklı ve erdemli bir yaşamın kurucu öğesi olarak öne çıkan hanım sahabelerin fedakârlıklarından örnekler veren Sevin, “Böylesi bir zemin üzerinde yükselen İslam Medeniyetinde ilme düşkünlükleriyle, hayır hasenatlarıyla, zühd ve takvalarıyla ebeveynlerine, eşlerine ve çocuklarına karşı fedakârlıklarıyla, topluma faydalarıyla daima tüm insanlık için örneklik teşkil eden hanımlar, başka medeniyet havzalarıyla kıyas edilemeyecek kadar, üstün bir makama kavuşmuşlardır. Hz. Aişe’nin en çok fetva veren, Hz. Hatice’nin malını Allah (cc) yolunda tasadduk etmekten çekinmeyen, Rabiatül Adeviyye’nin dünya zevk ve nimetlerine karşın Allah’ın rızasını tercih eden bir hanım evliya oluşu bu açıdan İslam Medeniyetinin yüz akı mesabesindeki örneklerindendir.” ifadelerini kullandı.
“Ortadoğu’da yoğunlaşan çatışmalar, başta Suriye’de olmak üzere binlerce kadını dul bırakmıştır”
Suriyeli kadınlara uygulanan muamelelerin tamamen insanlık suçu kapsamına girdiğini belirten Sevin, “Medeniyetimizin altın çağlarının oldukça uzağına düştüğümüz bu günlerde, İslam dünyasında yaşanan genel problemlere bağlı olarak kadınların mağdur edildiği ciddi sorunlar gün yüzüne çıkmıştır. Afrika ve Asya ülkelerinde büyük güçlerin çıkar savaşları ve sömürgeciliğin devam eden etkileri, yoksulluk ve geri bırakılmışlığın sonuçları en fazla kadınları etkilerken, Ortadoğu’da yoğunlaşan çatışma alanları da başta Suriye olmak üzere binlerce kadın dul bırakmıştır. Bir o kadarını da hapishanelerde mahkûm edilmiş ve mülteci statüsüne düşürmüştür. Savaş nedeniyle 15 bin Suriyeli kadın hayatını kaybederken binlerce çocuk da öksüz kalmıştır. 6 bin Suriyeli kadın da tecavüze uğramıştır.” şeklinde konuştu.
Sevin son olarak, son zamanlarda yaşanan kadın cinayetleri ve şiddet vakaları ise İslam Medeniyetinin kadına verdiği değerli paye ile tam bir tezat oluşturduğunu, İnsan hak ve hürriyetleri açısından bakıldığında da gerek ülkemizde gerekse komşu coğrafyalarında kadınların yoksulluk, savaş ve işgal nedeniyle oluşan mağduriyetlerinin suiistimal edildiğini ve ağır bir yükün altında ezildiğini söyledi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)