Mısır mahkemesi İslamî Direniş Hareketi (Hamas)`ın terörist bir hareket olduğuna karar vermişse, Siyonist Başbakan Benyamin Netanyahu`nun Nobel Barış Ödülüne aday olma hakkı doğmuş demektir. Çünkü kendisi Hamas`a düşmandır. Yine İslami direniş hareketlerine düşmanlık besleyen ve Filistin davasını boğazlamak için elide bıçak tutan işgal rejimi İsrail`in de Siyonist devlet özelliğiyle Arap Birliği'ne üye olma hakkı doğmuş demektir.
İslamî Direniş Hareketi (Hamas)`ı terör örgütü ilan eden mahkemenin kararını duyan Mısır halkı gözü önünde olup bitenlere inanamıyor. Hayfa`dan Tel Aviv`e kadar füze atan Kassam Tugayları'nın terörist ilan edilmesine bir türlü inanamıyor. Hâlbuki Hamas her fırsatta işgal rejimi dışında kimseye bir tek mermi bile sıkmadığını, sıkmayacağını, silahını sadece işgalciye doğrulttuğunu ifade ediyor. Bunu söyleyen bir hareket, silahını Mısır ordusuna; Filistin direnişinin siyasi, tarihi, ahlaki, akaidi dayanağı olan Mısır halkına nasıl ve neden çevirsin?
Hamas hareketiyle onun askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları terörist yapılmışsa o zaman İslami Cihad, Ebu Ali Mustafa Tugayları, Halk Direniş Komiteleri ve işgale karşı direnen herkesi, bütün Filistinli direniş gruplarını terörist ilan eden Siyonist askeri mahkemelerle kesişen Mısır mahkemesinin gözünde de bu grupların hepsi teröristtir.
Mısır mahkemesi direnişin gücüne asla zarar veremez. Mısır ordusu da şu anda Gazze üzerindeki kuşatmayı ağırlaştırdığından daha fazlasını yapamaz. Mısır ordusu Gazze`ye karşı askeri operasyon da yapamaz. Çünkü bunu ancak işgal ordusuyla yapacağı işbirliği ve koordinasyonla gerçekleştirebilir. Zira uluslararası kanunlara göre Gazze halen İsrail`in işgali altında bir topraktır. Onun coğrafi sınırları hâlâ işgal rejiminin sınırları içinde görünmektedir. Bu sınırlara karşı yapılacak bir tecavüz işgal rejimine yapılmış sayılır. Ancak Mısır, işgal ordusuyla arasındaki güvenlik işbirliğini gizleme ihtiyacı hissetmeyecek şekilde açıkça ve herkesin önünde böyle bir saldırı yaparsa bu ayrı. Ancak bunu Mısır halkı kabul etmeyeceği gibi, ülkesine bağlı ve düşmana karşı öfke besleyen on binlerce subay ve asker de kabul etmeyecektir.
İslamî Direniş Hareketinin terörle suçlanması temelde Filistin davasının suçlanmasıdır. Bu kararla Mısır mahkemesi Filistin halkına karşı insanlık dışı cinayetler işleyen işgal rejiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde temize çıkarılmasına katkı sundu. Bu karara karşı çok hızlı ve acilen üç tepkinin ortaya konması gerekir:
Birincisi: Filistin`de resmi olarak karara tepki verilmesini bekliyoruz. Filistin yönetiminin resmi olarak Filistin direniş hareketlerinin terörden uzak olduklarını belirtmesi, karara karşı Arap Birliğini toplantıya çağırması ve Filistin davasına destek ve güvenin yenilenmesini sağlaması gerekir.
İkincisi: Kararı kınamaları için Filistinli gruplardan da tavır bekliyoruz. Bütün grupların Filistin özgürlük hedefi arkasında saf tutup başka ülkelerin iç işlerine karışmadıklarını bir kez daha ilan etmeleri gerekir.
Üçüncüsü: Halk bazında da tepki bekliyoruz. Filistin ve Mısır'da milyonların meydanlara inip kararı protesto etmelerini, son savaşta olduğu gibi Arapların kafasını eğikken dikleştiren, düşmanın yenilmez ordu efsanesini yıkan Filistin silahlı direnişini desteklediklerini, onun yanında olduklarını ilan etmelerini umuyoruz.
Dr. Fayiz Ebu Şemmale - Filistin Haber