Doğruhaber / Araştırma - Riyad Makaev

Kendi jenerasyonundaki bütün Çeçen`ler gibi Aslan Mashadov da sürgünde doğdu. Ailesi 1944 yılında Stalin tarafından sürgün edilmişti. Kazakistan`dan evine 1957 yılında 6 yaşında bir çocuk iken döndü. Geleceğin başkanı kariyerine Sovyet ordusunda topçu subayı olarak başladı. 1972 ‘de Tiflis Askeri Topçu Akademisi`nden 1981`de Kalının Topçu Akademisi`nden mezun oldu. Macaristan`da görev yaptı ve Ocak 1991`de Litvanya milliyetçi bağımsızlık hareketinin bastırılması girişimlerinde Sovyet ordusunda görev aldı. Aldığı bu görevden duyduğu pişmanlığı defalarca dile getirdi. Ertesi sene Çeçenistan`ın bağımsızlık mücadelesini sürükleyen liderler arasında yer aldı.

1995 yılında Çeçenistan Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay başkan yardımcısı görevini yürütürken Cahar-Kale (Grozni) Başkanlık Sarayının savunulmasını koordine ederek Genel Kurmay Başkanlığı`na yükseldi ve büyük başarılara imza attı. 1996 yılında barış görüşmelerinde ön plandaydı.

1997`deki seçimlerde oyların %67`sini alarak Çeçenistan Devlet Başkanlığı`na seçildi. 1997 ve 1998 yıllarında uğradığı iki suikast girişiminden son anda kurtuldu.

Aslan Maskhadov çıktığı zor yolculuğunda karşılaştığı olaylar karşısında yıkılmadan sakin ve barışçıl bir şekilde çıkmazları halledebilen tek Çeçen lideri olmuştur. Vatanseverliği, sadece vatanını kaybeden biri gerçek anlamıyla anlayabilir. Aslan, işte önce Allah için sonra vatan için mücadele veren biriydi.

Birinci Rus-Çeçen savaşından sonra Başkan seçilir seçilmez yaptığı konuşmada tek söylediği, artık silahları bırakıp kepçe-kürek alıp devleti kuralım, olmuştur. Herkese eşit davranan ve halktan biri idi. Başkanlık seçimlerinde rakipleri olan diğer Çeçen liderleri kenarda bırakmadı. Şamil Basaev`e Başbakanlık, Movladi Udugov`a Dışişleri Bakanlığı ve Başkan yardımcılığını Selimhan Yandarbiyev`e vermişti. Aslan`ın niyeti siyaset yapmak değil, büyük bir yara ve acı yaşayan devleti ve vatanını yeniden ayağa kaldırmak idi. Aslan`ın kendisi isteyerek Başkan olmamıştı. Halkın çoğunluğu bunu ona yüklemişti. Kendi halkına çok aşık olan Aslan bu zor döneminde sevdiği halkının yüklediği görevden kaçamazdı. Ancak, bir savaşı kazanmak değil zor olanı, zor olanı savaştan sonra devleti yeniden ayağa kaldırmaktır. Cengizhan da şöyle demiştir: “At sırtında dünyayı fethetmek zor değildir, zor olan atından inip onu idare etmektir.”

Aslan, Çeçenistan`da Rus kızıl ordusunun yok ettiği alt yapıyı ve ekonomiyi düzeltmek adına hemen hemen tüm İslam alemi ile bir araya gelmişti. Hiçbirinden istediği veya umduğu desteği alamadı. Her yerde Rusya`nın engeli ile karşılaşıyordu. Rusya`dan çekinen diğer Müslüman devletler Çeçenistan`a gereken alakayı göstermiyor ve yardım eli uzatamamıştı. Aslan ise koskoca Rusya karşısında kırık kanadıyla tek başına kalmıştı. Zor bir sınav idi. Rusya ikinci bir saldırıya hazırlanıyordu. Kafkasya`yı tamamen karıştırmak isteyen güçler bölgede radikal grupları destekliyor ve Aslan`ı her gün zayıflatıyorlardı. Herkes Aslan`ın yanından çekilmişti. Birileri de kendi başlarına gruplar kurup daha büyük “İslam Hilafeti” gibi hayaller peşine düşmüşlerdi. Ama Aslan gibi Aslan yılmadan Allah`a verdiği sözünü yerine getirmek için uğraşıyordu. Tam bir ekonomik ambargo altında olan Çeçenistan`da yaşam mücadelesi devam ediyordu. Öğretmenlere, doktorlara, memurlara, emeklilere maaş ödemek zorunda olan yine Aslan idi.

Çeçenistan`da bugünkü IŞİD gibi bir yapı ortaya çıktı. Aslan`ı her konuda eleştirmeye başladılar. “Şeriat`ı ilan etmiyor” diye tekfir ettiler. Aslan zaten tüm yargı sistemini şeriata göre tasarlamıştı. Sadece ismi şeriat mahkemesi değildi. Okullarda Kur`an ve hadis öğretiliyor, her yerde cami ve medreseler açılmıştı. Aslan`ın hedefi önce eğitim sonra tam teşekküllü bir İslam Devleti idi. Ancak bilmeyen cahiller buna engel oldular. Bir Birleşik Kafkasya Hilafeti kuracağız diye yan Cumhuriyet Dağıstan`a saldırdılar. Saldırı Çeçenistan topraklarından gerçekleştirdikleri için sorumlu Aslan oldu.  Rusya ile görüşen Aslan problemi barışçıl bir şekilde halledeceğini ve sorumluları cezalandıracağını söylemişti. Ancak, yeniden saldırmak isteyen Rusya için bahane hazırdı ve zaten bu oyunu da kendisi kurmuştu. İslamcı gözükenler Rusya`nın oyununa gelmişlerdi. Rusya yeniden bu saldırıyı bahane ederek Çeçenistan`ı işgal etti. Aslan bu savaşı durdurmak için Putin`e çağrıda bulunmuştu. “30 dakika baş başa oturalım. Bu mesele hallolur”, diyordu. Barış çağrıları tüm dünyada ve Rus aydınları arasında geniş yankı bulan Mashadov, tek taraflı ateşkes ilan ederek iyi niyetli adımlarını da pekiştirmişti. Ancak Çeçenlerin kanına susamış Putin, Aslan ile oturmaya değil, onu katletmeye karar vermişti. Bütün dünyanın gözü önünde, 21. asrın başında soykırıma uğratılan, bir milyon nüfusluk Çeçen halkının seçtiği Başkan Aslan Maskhadov 8 Mart 2005`te Rusya ile barış görüşmeleri sürdürmek amacıyla bulunduğu Tolstou-Yurtta bir köy evinde iken Rus FSB`nin özel bir operasyonuyla şehid edildi.

Çeçenistan`da yüzbinlerce insanın hayatına mal olan özgürlük mücadelesi Putin`in sandığı gibi sona ermeyecektir. İmam Şamil`in dediği gibi “Petrolar, Katherinalar ve nice çarların öldüğü gibi”, gün gelecek Putinler de ölecek, ama Çeçen özgürlük savaşı devam edecektir. Aslan Mashadov, her onurlu Çeçen gibi yaşadı ve Şehid oldu. Allah katında şehitlere öldü demek yanlıştır. Allah (C.C.) Kur`an`da şehitlerin ölmediğini, yaşadığını söylüyor…

Bugün her bir Çeçen gayet iyi biliyor ki, Aslan`ın dedikleri dikkate alınsaydı, her şey bambaşka olacaktı. Ruhun şad olsun ey yiğit. Allah şehadetini kabul etsin!