M. Erkan Yavuz- İSTANBUL

7-8 Mart tarihlerinde Diyarbakır`da düzenlenecek olan ‘Kürdistan ve Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı` ile ilgili açıklamalarda bulunan Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı M. Emin Yıldırım, sorunun çözümü için tüm tarafların masada olması gerektiğinin ve soruna İslami perspektiften bakan bir çözümün şart olduğunun altını çizdi.

Kürt sorunun pansuman yöntemlerle tedavi edilemeyeceğini belirten Yıldırım, “Bu sorunu hiçbir farklı noktaya çekmeden, şimdiye kadar yaşanmış mağduriyetler üzerinden başka hesaplar yapan insanların da o hesaplarını terk ederek, sadece bölge insanını düşünerek, bölge insanının selametini düşünerek, çözüm adına bazı şeyler konuşulmak durumundadır” ifadelerini kullandı.

YAŞADIĞIMIZ ÇEVREDE OLUŞAN ZULÜMLERE SESSİZ KALAMAYIZ
İslami sorumluluğumuzun yaşadığımız topraklarda belli sorumlulukları üzerimize yüklediğine dikkat çeken Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı M. Emin Yıldırım, “Çünkü iman dediğimiz mesele sadece insanın iç dünyası ile ilgili değil aynı zamanda eylemleri ile de alakalıdır. Yüce Rabbimiz bize yaşadığımız topraklarda ve çevrede zulüm adına bir şey varsa buna karşı tavrımızın ne olduğunu, mazlum ve mağdurlara el uzatılıp uzatılmadığını da bizlere soracaktır. Bu saydıklarımızın hepsi Allah`a vereceğimiz hesabın bir konusudur” dedi.

KÜRT MESELESİNE İSLAMİ  AÇIDAN BAKMAK ZORUNDAYIZ
Kürt meselesinin Müslümanlar açısından sorun olmadığını ama belli kesimler tarafından yüzyıllardır sorun haline getirilen önemli bir mesele olduğunun altını çizen Yıldırım, “Kürt sorunu, Osmanlının son dönemlerinden başlayıp Cumhuriyet ile beraber çok farklı noktalara giden ve bir milletin yüzyılını hatta daha fazla zamanını alan bir inkâr politikasıyla, asimilasyon politikasıyla, zulüm çarkıyla inlemesidir. Aslında ne kadar da anlatsak yapılan baskı ve zulümleri saymakla bitiremeyiz. İslam dediğimiz Allah`ın nizamı, sistemi böyle bir mağduriyeti ve zulmü asla tasvip etmez. Biz bugün insanımıza İslam`ın bu manadaki çare olma özelliğini anlatamama acziyetini yaşıyoruz. Çünkü İslam`da aslolan takvadır ve bu takva herkese eşit oranda hak verir. Allah Resul`ünün (S.A.V) Nebevi buyruğu bugün anlaşılsa ‘Kendisi için istediğini Mümin kardeşi için istemedikçe kâmil manada iman etmiş olamaz` bu kesin Nebevi buyruk, hayatın her alanına aksettireceği gibi bu meseleye de aksettirilecek. Dolayısıyla bugün mağduriyet adına yaşanan zulümlerin hiçbiri yaşanmayacak. Allah`ın nizamı olan İslam`da bunların yaşanmayacağı bizatihi İslami hukukun ilkelerinden de bellidir. Dolaysıyla biz Müslümanlar olarak Kürt meselesine İslami açıdan bakmak zorundayız. Kardeşlik meselesini bu çerçevede değerlendirmek durumundayız. Kürt sorununa bazı meselelere çözümler üreteceksek bu çerçeveden çözüm bulmalıyız. Bunu yaptığımız zaman bugün çıkmaza giren, sıkıntıya uğrayan bazı şeyleri de aslında bu çerçeveden çözebileceğimizi çok daha iyi anlamış olacağız” şeklinde konuştu.

PANSUMAN YÖNTEMLERLE  BU SORUN ÇÖZÜLEMEZ
İslami perspektiften Kürt meselesine çözüm çalıştayında da bu anlamda önerilerin konuşulacağını ifade eden Yıldırım, “Tarihten günümüze kadar Müslümanların bu meseleyle olan münasebeti irdelenecek, irdelenmek durumundadır. Neden Müslümanların bu konuda istenilen düzeyde bazı şeyleri ortaya koymadıkları da konuşulacaktır. Bütün bunlar bir hayra vesile olacaktır, inşaallah. Çünkü meselenin doğru teşhisi tedaviyi getirecektir. Artık şunu anlamak durumundayız ki bu mesele yıllardır sorun olarak karşımızda ve artık öyle bir noktaya geldi ki, pansuman çözümlerle giderilecek bir mesele değildir. Bu meselenin iyi bir şekilde tedavi edilmesi için doğru bir teşhisin yapılması gerekir. Hiçbir farklı noktaya çekmeden, şimdiye kadar yaşanmış mağduriyetler üzerinden başka hesaplar yapan insanların da o hesaplarını terk ederek sadece bölge insanını düşünerek, bölge insanın selametini düşünerek çözüm adına bazı şeyler konuşulmak durumundadır” diye konuştu. 

İSLAM REFERANSLI YAPILARI DEVRE DIŞI BIRAKMAK ÇÖZÜM SÜRECİNİN AYAKLARINI KESMEKTİR
Çözüm sürecinin başlatılmış olmasının sevindirici olduğunu aktaran Yıldırım, “Ancak burada göz ardı edilen bir durum var. Çözüm süreci sadece belli kesimler arasında olabilecek bir şey değildir. Bugün doğru bir çözüm sürecinden söz etmek istiyorsak bölgede bulunan herkesi muhatap alarak bu meseleye çözüm bulmak gerekir. Sadece hükümetle, devletle veya belli bir kesim arasında yapılan görüşmeler işin bir yerine kadar konuşulmasını ve çözümünü sağlayacaktır.

Ama Kürt halkının temsilcisi sadece bir kesim değildir. Kürt halkı özünde İslam ile yoğrulmuş bir halktır. Hassasiyetleri İslam`dır, Geleneklerinin büyük çoğunluğu İslam`dır. Evlerinde, hanelerinde, sokaklarında bu vardır. Örtülerinde, düğünlerinde ve taziyelerinde İslam`a göre amel eden bir halktan söz ediyoruz. Böyle bir halkın sorununu çözerken İslam`ı devre dışı bırakmak, İslam`a ait değerlere dikkat çekmemek, İslami söylemlerle hareket eden STK`ları, partileri devre dışı bırakmak çözüm sürecinin aslında ayaklarını kesmektir. Belki de bazı sorunların konuşulmasına ya da giderilmesine zemin hazırlasa da uzun vadede yine sorunun çıkmaza girmesinin en önemli sebeplerinden biri olacaktır” ifadelerini kullandı.

ALLAH, BU ÇALIŞTAYI   HAYIRLARA VESİLE KILSIN!
Çözüm süreci yelpazesinin tüm kesimleri kapsayarak yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “Öyleyse bu manada taraflar samimi ise , bu noktaya kadar gelen süreci selamete götürme adına yelpazeyi bütün Kürtlerin içinde olabileceği bir aşamaya getirmeleri gerekir. Bölgedeki kanaat önderlerini, medrese hocalarını, insanların itibar ettiği imamları, aydınları ve sözü olan herkesi bu meselenin içinde değerlendirmek gerekir. Bunların fikir ve görüşleri muhakkak dikkate alınmalıdır. Bölgede sorun adına ne varsa hiç kimseden çekinmeden bu sorunları ciddi bir şekilde irdeleyerek, çözüm adına da neler gerekiyorsa çok fazla da süreci uzatmadan, başka şeylere de kurban etmeden çözme adına adımlar atmak gerekir. İnşaallah bu çalıştayda meselelerin konuşulması da bir kazanımdır.

Bu anlamda güzel teşhisler yapılırsa ileriki aşamalarda çok ciddi tedavilerin yapılacağı kanaatindeyim. İslam`ın bu manadaki öngörüleri, söyledikleri şeyler meselenin selameti bakımından çok önemlidir. Biz bu konuda Asr-ı Saadette yaşanan ve daha sonraki süreçte yaşanan güzel modelleri de önümüze koyarak kendimize bugünün dünyasında da bir model oluşturabiliriz. Bu modelde mağdurlara da, doğru bir yerler tayin ederek oluşan mazlumiyetleri giderme adına da adımlar atabiliriz. Tekrar Allah`tan bu çalıştayı hayırlara vesile kılmasını temenni ediyorum” dedi.