Osmanlı sonrası kurulan Cumhuriyet rejiminin Osmanlıdan kalan İslami kültür ve mirası kendisi için bir kambur olarak görmesi ve en kısa sürede neye mal olursa olsun bundan kurtulmaya çalışmasının temelinde yatan tek sebebin İslam düşmanlığı olduğunu belirten eğitimciler, yapılan değişiklikler arasında Arap alfabesinin kaldırılıp yerine Latin alfabesinin getirilmesinin topluma çok büyük bedeller ödettiğini ve asırlardır dünyaya medeniyet dersi vermiş bir milletin bir gecede cahil olarak addedilmesine sebebiyet verdiğini söyledi.
Konuyla ilgili olarak İlke Haber Ajansı`na konuşan Eğitim Bir Sen Diyarbakır şube başkan yardımcısı Kasım Akgönül ve Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Gökdemir, Cumhuriyet rejiminin temel felsefesinin İslam düşmanlığı üzerine bina edilmiş olduğunu ve bunun bedelinin bu millete çok ağır ödettirildiğini söylediler.
“Latin alfabesi getirilerek Batı taklitçiliği yapıldı”
3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılıp Müslüman halka ardı arkası kesilmeyen darbelerin vurulduğunu belirten Eğitim Bir Sen Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Kasım Akgönül, Osmanlı coğrafyası üzerinde yaşayan farklı etnik yapıdaki Müslüman halkın ümmet çatısı altında birleştiğini ve Kuran dilini oluşturan Arap alfabesini kullanarak inançları temelinde sağlam bir birlikteliği kendi aralarında oluşturduklarını söyledi.
Akgönül, “İnancımızın temel alındığı bir eğitimi sistemi yerine batı taklitçiliğinin ürünü olan Latin harflerinin kabulü bu toplum için bir felaketin başlangıcı olmuştur. Müslümanların İlim, Edep ve ahlak olarak örneklik teşkil edecek konumundaki kurumsal yapıları medreseler kapatılarak Müslüman halka tamamen yabancı, hiçbir ahlaki ilke içermeyen, batı normlarını empoze eden kızlı-erkekli, ahlaksızlığa temel oluşturan, sözde çağdaş kurumlar olan laik eğitim modeli uygulamasına geçildi.” ifadelerini kullandı.
“Medrese eğitimi ile Arapçayı sahiplenmemiz gerekir”
Gelinen nokta itibariyle laik eğitim sisteminin halka artı bir değer kazandırmadığını dile getiren Akgönül, “Yanlışın neresinden dönülürse kardır misali 4+4+4 sistemi İlk kez okullarda Kuranı Kerim ve Peygamberimizin hayatı derslerinin konulmuş olmasını iyi bir gelişme ancak yetersiz bir adım olarak gördüklerini söyledi.
Akgönül, “Onlarca yıldır Müslüman halkımızın veryansın ettiği Tevhidi tedrisatın ürünü olarak Latin harflerinin uygulanışı ile dini değerleri ve kültüründen uzaklaştırılmanın acısını hissediyoruz. Müslüman halk olarak onlarca yıldır yaşadığımız bu acıların son bulması bağlamında yeniden özümüze dönerek, İslami müesseslerin en önemli kurumları olan medreselerimiz ve onların eğitim dili olan Arapçayı sahiplenmemiz gerekir.” ifadelerini kullandı.
“Hilafet dağıtılarak İslam ümmeti dağıtıldı”
Cumhuriyet Halk Fırkasının istediği doğrultuda 3 Mart 1924`te Mecliste Hilafetin kaldırılması ile ilgili önerge verildiğini belirten Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Gökdemir ise, hilafetin kaldırılması için verilen bu önergeyle, İslâmiyet`in en gözde ve merkezî kurumunun yok edilerek, dünya üzerindeki Müslüman halkların birliğine, kardeşliğine, uyanışına bir darbe vurulduğunu söyledi.
Gökdemir, “Dış güçlerin baskısıyla birlikte 3 Mart 1924 yılında hilafetin ilgası gerçekleşti. Bu darbenin acıları halen kanayan bir yara olarak İslam dünyasında devam etmektedir. Bugün, İslam dünyasında yaşanan acı olaylar Müslümanların bir Halifesinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Halife olmadığı için İslam dünyası ümmet şuurunu yitirmiş durumdadır. Adeta tespih tanelerinin dağılışı gibi bir görüntü vardır. İmame olmayınca tespih tanelerinin bir araya gelmesi de bir o kadar zordur. Müslümanlar olarak Hilafete veda ettiğimiz gün adaletli bir yönetime de veda ettik.” sözlerini kullandı.
“İslami değerlere tamamen düşman olundu”
Hilafetin kaldırılması ile beraber Tekke Zaviyeler ve Medreselerin de kapatıldığını kaydeden Gökdemir, Eğitimin birleştirilmesi anlamına gelen Tevhidi Tedrisata geçilmesinin, Şer`iye ve Evkaf Bakanlığının lağvedilerek yerine resmi ideolojinin güdümünde Diyanet İşleri Teşkilatı kurulmasının toplumun temelinde dinamit koyduğunu ve İslami değerlere karşı tamamen bir düşmanlık oluşturduğunu söyledi.
Gökdemir, “Ardından Latin alfabesine geçilerek sözde harf devrimi gerçekleştirildi. Camilere kilit vuruldu, minareler susturuldu ve ezan Türkçeleştirildi. Halkın İslami değerleri ile bağlantısı kesilerek çağdışı, yobaz, katı bir laiklik uygulamasına geçildi. Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarında ülkeyi bir karabasan gibi sarmalayan ve Müslüman halkı potansiyel bir düşman olarak nitelendiren bu uygulamalar yüzyıla yakın bir zamandır bıraktığı etki hafızalardaki yerini korumaktadır.” şeklinde konuştu. (M.Sıddık Bilge-İLKHA)