Hilafetin İngilizlerin sömürgelerindeki emperyalist çıkarlarını engellediği için dayatmalarıyla kaldırtmasının 91.yıl dönümünde dün İzmit İnsan hakları Parkında İnsan Hakları Savunucuları Derneği’nin (İHSD) organize  ettiği basın açıklamasıyla protesto edildi.

Eyleme destek veren vatandaşlar, “Hristiyanların başında papa var Müslümanların başında neden halife yok”, “Hilafetin kalkması bir İngiliz projesi”, “Başkanlık yerine Hilafeti konuşsak” pankartları taşıdılar.

İnsan Hakları Savunucuları Derneği’nin basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Değerli halkımız ve basın mensupları, bu gün 3 Mart 1924'te Hilafet'in askıya alınmasının 91.yıl dönümü vesilesiyle Müslüman halkımızı bilgilendirme ve kendilerine yapılan büyük haksızlığı açıklamak için, basın açıklaması gerçekleştireceğiz. İngiltere'nin Müslüman topraklarında, sömürgelerindeki baş belası olan Hilafet'in kaldırılması, bir İngiliz projesidir.

İngilizlerin sömürge topraklarında bulunan Müslüman halklar, halifenin emri ile ayaklanmaktaydı. Osmanlı halifeleri, ayaklanan İngiliz sömürgelerine, Anadolu'dan yardım edecek takviye kuvvetler gönderiyordu. Uzak doğu ve Hindistan’da İngiliz sömürgelerinde ayaklanan Müslüman halklarla beraber savaşırken katledilen Osmanlı askerleri bulunmaktaydı. İngilizler, ihanet içindeki İttihad ve Terakki Cemiyeti vasıtasıyla darbeler yaparak, padişahları kontrol altında tutmuş ve sömürgelerinde Osmanlı’daki halifenin yönlendirilmesi  ile  başlatılan ayaklanmacıların önüne geçmeyi hedeflemiştir. Meşrutiyetten önce de Osmanlı’da Jön Türkler eliyle Hilafeti kaldırma projesi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Anadolu'yu perde arkasında bir takım sözleşmeler karşılığında, savaşmadan terk eden İngilizlerin, koştuğu şartlardan biri  de, emperyalist çıkarlarına engel olacak Hilafetin kaldırılmasıdır.

Milletin meclisleri niçin vardır? Tabii ki milletin işini görmek için. Sormak gerekir 3 Mart 1924'te kaldırılan Hilafet, milletin hangi ihtiyacına binaen kaldırmış ve kaldırıldıktan sonra millete ne gibi bir avantaj sağlamıştır ? Cumhuriyet  ve demokrasi olduğu iddia edilen bir ülkede, bir ümmeti başsız bırakmak gibi çok önemli bir karar, halka götürülüp referandum  yapılmadan, İngilizlerin direktifiyle kaldırılmıştır. Çağdaşlık adına batıyı örnek alanlar, hilafetin kaldırılmasından övgüyle bahsetmektedirler. Bir çağdaşlaşma adımı olarak takdim edilen hilafet makamının kaldırılması, aslında Müslüman halklara yapılan en büyük ihanettir.

Kendilerine sormak gerekir, çağdaşlık adına örnek aldığınız batıda, haçlı aleminin başında bir papası var da, İslam ümmetinin neden başında bir halifesi, bir yöneticisi yok? Peygamber (sav) buyurdu ki, “İki kişi yola çıkarken, birisi yönetici olsun”. Hilafetin olmadığı 1.5 milyarlık İslam aleminin tümü, bugün vebal altındadır. Buradan meclise çağrıda bulunuyoruz. 2017 Hilafet makamının, Yavuz Sultan Selim tarafından, İstanbul'a getirilişinin 500. yılıdır. 2017 yılına kalmadan, 1924'te faaliyetleri askıya alınan, yetkileri meclise devredilen Hilafet makamı, TBMM tarafından tekrar faal duruma getirilmeli ve bu konudaki emperyalist boyunduruğuna son verilmelidir.

İslam aleminin gözü Türkiye üzerindedir. Hilafet makamı aktif hale getirilerek, Türkiye İslam ümmeti üzerinde eskisi gibi söz sahibi olmalıdır. İktidarı devirmek için çıkartılan Gezi isyanı  ve 17 Aralık darbesinin tek sebebi, Türkiye'nin güçlenerek İslam ülkeleri üzerinde söz sahibi, lider bir ülke olmasının önüne geçme amacıdır. Emperyalistler çıkarlarını düşündüğü gibi, Müslüman halklar da, ümmet de çıkarlarını düşünerek, Türkiye 91 sene önce faaliyetleri durdurulan Hilafet makamını yeniden hayata geçirip, İslam ülkelerinin ortaklaşa hareket etmesini sağlamalıdır.

Bu günlerde başkanlık sistemi yerine, neden Hilafet sistemini konuşup halka götürmüyoruz? Halk sandığa giderek, Türkiye'ye başkanlık edecek insanı değil, İslam ümmetine başkanlık edecek halifeyi seçmelidir. Emperyalizmin kısırlaştırdığı küçük beyinler, ancak emperyalistlerin müsaade ettiği ölçülerde, 2.sınıf ülke olmak gibi minik düşünceler üretebilirler. Fazlası, emperyalizmin hadım ettiği bu beyinler için mümkün değildir. 21. Yüzyıl, İslam asrı olacaktır. Bu çerçevede hükumete, faaliyetleri askıya alınan Hilafet makamının, TBMM de faal hale getirilmesi, itirazlar gelmesi durumunda, halka referanduma gidilmesi için çağrıda bulunuyoruz. Türkiye olarak Emperyalizmin güttüğü köle değil, ümmete yöneticilik yapacak lider bir ülke olmalıdır.”  (İLKHA)