Kürtlerin İslami bir geçmişten geldiklerini ifade eden bölge âlimleri, bu geçmişin yok sayılamayacağını belirterek Kürt meselesine kalıcı bir çözüm bulunulması isteniyorsa toplumun değerlerinin gözardı edilmemesi gerektiğini ifade ettiler.
İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Genel Sekreteri Muhammed Özer, İslamsız bir çözümün hiçbir zaman dikiş tutmayacağını belirterek bu topumun mayasının İslam olduğunu söyledi.
“Kürt meselesine İslami bakış gereklidir”
İslami açıdan Kürt meselesine bakmanın gerekli olduğunu dile getiren İTTİHAD Genel Sekreteri Özer,“Kürtler Ortadoğu halkları içindeen dindar milletlerdendir. Kürtlerin büyük çoğunluğu İslam dinine bağlıdırlar. Bu manada İslami yaşayan Kürtler geçmişte medreselerinde ve âlimlerine bağlı bir topluluktur. Bu anlamda meseleye İslami açıdan bakmamamız lazım çünkü İslam bizim her türlü sorunumuza çözüm getiriyor. Çözümün kaynağı Kuran ve Sünnet olduğundan İslami göz ardı ederek meseleye bakanlar da şaşı kalır. Müslümanların sınırları Batılılar tarafından çizilerek Kürtler bilinçli olarak sınırsız ve Müslüman halklar içinde sahipsiz bırakıldı. Bugün de kendi adamları arasında bu meseleyi çözmeye çalışıyorlar.” dedi.
“Kürtlerin önüne İslam`dan uzak insanları getirdiler”
Osmanlı döneminde çeşitli ırkların bir arada yaşadığını belirten Özer,“Osmanlı İslam adına hükmediyordu ve bir halifesi de vardı. Osmanlı yıkıldıktan sonra hilafeti sürdürmek için en büyük direnişi Kürtler göstererek Cumhuriyet sonrası yüzlerce kıyam oldu. İnsanlar İslam`dan uzaklaştırıldığı için isyana kalkıştı. Şeyh Said ve birçok Kürt âlimi de kıyama kakışmıştı. 1923`lerden sonra bu topluma önderlik yapması gereken İslam uleması sürgüne gönderilerek toplum sahipsiz bırakıldı. Toplumun en okumuşu, dünyayı toplum adına okuyacak olan âlim ve önderler sürgüne gönderilerek Kürtler cahil bırakılmaya çalışıldı. Bu cehaleti de birileri iyi kullandı. Kürtlerin önüne birilerini lider olarak bıraktılar. Lider olan insanlar da Kürtlerin gelenek, görenek ve dinleriyle barışık olmayan şahsiyetlerdir. Böyle insanlar önümüze bilinçli olarak yapılan çalışmalarla çıkarılarak bize kurtuluş reçetesi olarak gösterildi.” ifadelerine yer
“PKK ile Devlet Kürtlerin değerlerinden uzaktır”
Kürtlerin birçok İslam âliminin sürgüne gönderildiğini ve kalanların da ciddi anlamda baskı altında bırakıldığını aktaran Özer değerlendirmesinin devamında,“Cumhuriyet döneminde İslam uleması ahırlarda ders vermeye zorlanmışlar. Köylerin tepelerine adam dikilirdi ve Jandarmanın gelişini kontrol ediyordu. Kur'anı Kerim dersi almak ve vermek yasaktı. Devlet Kürtlerin değerlerine savaş açmıştı”
"PKK Kürtlerin genleriyle oynadı"
İslam âlimlerine baskı yapıldığını ve diğer laik kesimlerin de önünün açıldığına vurgu yapan Özer değerlendirmesini şöyle sürdürdü: " Batıya gidip okul okuyan Kürt gençleri Kürt lideri olarak ortaya atıldı. Toplumun hassasiyeti kalmadı. Bir taraftan PKK bu toplumun genleriyle oynadı öte taraftan rejim topluma baskı yaptı. Her iki güçte toplumu İslam`dan uzaklaştırmaya çalıştı. Bunda da bir nevi başarılı oldular. Toplumun mukaddes değerlerine yapılan hakaretlere yeterince tepki vermiyor. Bütün bunlar geçmişte yapılan semerinin sonucudur. Günümüzde ve yıllardır yapılan İslami çalışmalar sonucu toplumun asıl mayası yine gün yüzüne çıkıyor. Toplum aslı ile buluştuktan sonra geçici olan liderlikleri elinin tersiyle itecektir.”
“Çözümde İslami esaslar göz ardı ediliyor”
2 yıldan beridir Çözüm süreci ile ilgili çalışmalar ve görüşmeler yapıldığını hatırlatan Özer fakat toplumun kahir ekseriyeti olan Müslümanların göz ardı edildiğinin altını çizerek, “Herkes kendi yandaşını öne sürerek çözümü bulmaya çalıştı. Birkaç gün evvel 10 madde açıklandı, bu metne bakıldığında hayatı değiştirecek bir şey olmadığı gibi hiç kimse bu 10 maddenin hayatını değiştireceğine de inanmıyor. Eğer gelinen nokta bu ise 30 bin insanın ölümünün sebebi neydi. Mesele bu sorunun çözümü değildir. Kürt ve Türk Müslümanlarının hayatını değiştirecek hiçbir madde ortaya atılmadı. Allah her ırka ve her kimliğe ayet olarak bakıyor. Diller zenginliktir ve Allah`ın yüceliğini gösteriyor. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde Kürtlerin hayatlarında önemli bir konumu olan medreseler gündem yapılmadı.” İfadelerini kullandı.
“Medreselere yasal statü verilmelidir”
Kürtlerin tarihinde birçok kötü süreçlerin geçirildiğini de aktaran Özer değerlendirmesini son olarak, “Fakat bugün medreseler yine açılmaya başladı. Ama medreseler yine yasal bir statüye kavuşturulmadı. Devlet herkesi kendi okullarında okutturmak istiyor. Hristiyan ve Yahudilere tanınan haklar Müslüman halka tanınmadı. Bu toplumun tabanı Müslüman olduğu halde, Müslümanlara dini açıdan önderlik yapacak insanlara da fırsat verilmesi lazım. Biz medreselerimize resmi statü istemiyoruz. Devlet kurumu olmak istemiyoruz. Sadece önümüzde var olan engellerin kaldırılmasını istiyorum. Diyanete de bağlanmak istemiyoruz. Onlarda ciddi bir eğitim verilmiyor. Medreselerin bağımsız olması daha iyi alimlerin yetişmesine vesile oluyor. Biz ihsan istemiyoruz. Sadece engel olunmasın ve burada mezun olacak öğrencilerin İlahiyat mezunları gibi diploma almalarını istiyoruz.” İfadelerini kaydetti. (Fikret Özkan, Ali Fidancı-İLKHA)