Çocukların en çok mala karşı suç işlediği belirtilirken, uyuşturucu ve cinsel istismar konusunda işlenen suçların yoğunluğu da dikkat çekti. Sosyolog Dilan Dolan, suça karışmış ve maruz kalmış çocuklar ile ailelerine destek verilmesi gerektiğini belirterek, cezaevlerinin canavar yetiştirdiğini, bu nedenle bunların kapatılıp yerine rehabilitasyon merkezleri oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Adalet Bakanlığı`nın verilerine göre Türkiye`deki cezaevlerinde 293`ü hükümlü, bin 715`i tutuklu 2 bin 8 çocuk bulunuyor. Çocukların 834`ünün mala karşı suç işlediğinin belirtildiği verilerde, uyuşturucu ve cinsel suçlar dikkat çekiyor. Cezaevindeki çocukların 392`sinin şahsa karşı suç, 294`ünün uyuşturucu suçu, 282`sinin cinsel suç, 123`ünün ise terör suçu işlediğine dikkat çekiliyor. Diyarbakır Yüksek Yapılı Zekalar Sosyoloğu Dilan Dolan, çocukları suça iten nedenlerin başında eğitimsizliğin geldiğine dikkat çekerek, özellikle ailede alınan eğitimin çocuğu ciddi oranda etkilediğini belirtti. Çocukların toplumsallaşmaya ailede başladığını ifade eden Dolan, ailede düzgün bir şekilde ahlaki eğitim almayan çocukların maalesef suça itildiğini vurguladı. Kentleşme, gecekondulaşma, göç, çocuğun bulunduğu yere kültürel olarak uyum sağlayamaması, aile içerisindeki maddi ve manevi sıkıntılar gibi birçok durumdan çocuğun ciddi oranda etkilendiğini anlatan Dolan, bunların tamamının da çocukları suça ittiğini aktardı.

“AİLE YAPISI SUÇA BULAŞMADA ÇOK ETKİLİ”
Çocukların hareketlerinde belirgin aile tiplerinin olduğunu, üç aile tipinin bulunduğunu ve bunların çocukları ciddi oranda etkilediğini dile getiren Dolan, “Aileler çocuklarda belirgin izler bırakıyorlar. Bu üç aile modelinden biri baskın aile tipi. Bu aile tipinde çocuklara konuştukları zaman ‘sus, konuşma` gibi müdahaleler ediliyor ve sürekli şiddet uygulanıyor. Bu aile tipinin çocukları daha çok şiddete yöneliyor. Yine çocuklarını aşırı derece serbest bırakan aileler var. Bu ailelerin de çocuklarının yaklaşık yüzde 50`si suça itiliyor. Hoşgörülü aile tipinde ise sorumluluk ailededir. Kuralları aile koyuyor ama çocukların yaptığı davranışlardan sonra sorumluluk almasını belirliyorlar. Bu aile tipinin çocukları daha az suça bulaşıyor” dedi.

“SUÇLARIN TEMELİNDE PSİKOLOJİK SORUNLAR YATIYOR”
Hemen hemen bütün suçlarda etkenlerin aynı olduğunu ancak suç işleyen çocuklarla ilgili derinlere inildiğinde bunun değişebildiğini vurgulayan Dolan, “Bütün suçların temelinde psikolojik sorunlar yatıyor. Mesela yetişkin birinin bile bir suç işledikten sonra gördüğü psikolojik tedavide uzmanlar çocukluğuna kadar iniyor. Çocukluğunda neler yaşadığını bulmaya çalışıyor. Mesela çocuklar cinsel dürtülerini başka yönde kullanamıyorsa, cinsel istismarda başlıyor. Ya da aile içinde şiddet görüyorsa gidip dışarıda şiddet uygulamaya başlıyor. Yönünü nereyle çevirirseniz oraya gidiyor. Çocuklar kendi çevresinde gördüklerini örnekleme yapıyorlar ve ailelerinin ayak izlerini takip ediyorlar. İstediğiniz kadar çocuğa ‘yalan söyleme, hırsızlık yapma ve saire` deyin, o söylediğiniz lafları değil, ayak izlerinizi takip ediyor” diye konuştu.

“ÇOCUK VE AİLEYE UZMAN DESTEĞİ YASALLAŞMALI”
Çocukları suçtan önlemek için iki yönlü çalışma yapılması gerektiğine işaret eden Dolan, şunları kaydetti:
“Suçtan önce ve suç işlendikten sonra yapılması gerekenler var. Kesinlikle ailelere ve çocuğa psikolog ve sosyolog desteği sunulmalı. Bu kesinlikle yasallaşmalı. Her ailenin ve çocuğun psikoloğu olmalı. Çünkü bazen sorunların ne olduğunun farkına varmıyoruz. Artık yoğun bir hayat, yoğun bir tempo içerisindeyiz. Yine okullarda dersler verilmeli. Örneğin, cinsellik suçu işleyen çocukların sayısı azımsanacak gibi değil. Bu nedenle ilkokuldan başlayıp cinsellik eğitim verilmeli. İngiltere cinsellik eğitimi veriyor çocuklara ve bu çocuklar cinselliğe uzun süre sonra başvuruyor. Gerçekten bilgi çok önemli. Diğer suçlarda aynı şekilde. Devlete çok iş düşüyor bu konuda.”

“ÇOCUKLARIN REHABİLİTESİ İÇİN BİR ŞEYLER YAPILMIYOR”
Suça bulaştırılan çocuklar için yapılması gerekenlere de dikkat çeken Dolan, şunları söyledi:
“Türkiye`deki cezaevlerinin durumu ortada. Ceza ve ıslah evleri hiç iç açıcı değil. Çocuk cezaevine giriyor, bir de içeride tecavüze maruz kalıyor. Cezaevleri kesinlikle çocuklar için uygun değil. Çocukların rehabilite edileceği bir ortam, rehabilitasyon merkezleri oluşturulmalı. Cezaevlerinde psikolog ve sosyolog desteği alıyorlar ama çok az. Çocuklara yeteri kadar destek verilmeli. Çünkü cezaevlerinde çocuklar bir daha gruplaşıyorlar. Eğer çocuk acemi bir hırsızsa büyüklerinden iyi bir eğitim alıyor ve çıkınca usta bir hırsız oluyor. Onun için psikologlar ve ruh sağlığı uzmanları bu çocuklarla ilgilenmeli ve rehabilite edildikten sonra çocuklar çıkarılmalı. Cezaevlerinde canavar yetiştiriyoruz. Çocuk orada defalarca tecavüze uğruyor. Bir insanın bilinçaltına kazınıyor. Suç işleyip oraya girmişse, orada tecavüze uğruyorsa bilinçaltı dediğimiz zihin her şeyi kazıyor, bu da ciddi sonuçlara neden oluyor. Çocuklarda depresyon, kaygı, insanlara güvensizlik ve benliğini yitirme gibi durumlar ortaya çıkıyor. Çocukların rehabilite edilmesi için hiçbir şey yapmıyoruz ve topluma canavar kazandırıyoruz. Bu gidiş Türkiye için hiç iyi değil. İleride bu çocuklar çıkacak ve suçu tekrarlayacak. Tedavileri mümkün olmayacak ve vahşileşecekler.”

“MAĞDUR ÇOCUK VE AİLELERE DE DESTEK VERİLMELİ”
Sadece suça bulaştırılan çocuklara değil, mağdur edilen çocuk ve ailelerine de destek verilmesi gerektiğine vurgu yapan Dolan, “Onlara da psikolojik destek verilmeli. Öncelikle izole edilmeliler ve mağdur edildikleri ortamdan uzaklaştırılmalılar. Çünkü o ortamda mağdur edildikleri sahneyi daha fazla yaşıyorlar. Bunların da kendilerine ve ailelerine destek verilmeli” dedi.