Günlerdir Süleyman Şah Türbes üzerine yoğunlaşan gündeme dair değerlendirmede bulunan Muş Alparslan Üniversitesi öğrencileri, dikkatleri unutulmuş olan Şeyh Said ile Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin kaybettirilen kabirlerine çekti. Öğrenciler rejimin bu iki şahsiyete yaptığı zulüm ile yüzleşmesi gerektiğini vurgularken, kabirlerinin de bulunmasını istedi.
'Rejim, kendi kanunlarına uymayan yüz binlerce insanı astı'
Cumhuriyetin temelinin masum insanların kanları ve cansız bedenleri üzerine inşa edildiğini belirten Ali Ekber Avcı, “Osmanlı'nın zayıfladığı ve yıkılmaya yüz tuttuğu yıllarda Cumhuriyetin temellerin atılmaya başlanmış ve bu tamamen mevcut halkın dinine geleneklerine göreneklerine örf ve adetlerine aykırı bir sistemdi. Türkiye`de sekülarizm temellerin de bu dönemde atılmış ve insan hayatında ne kadar dini sözcük varsa hepsini çıkarmaya çalışmışlar ve gündelik hayatı dünya üzerinde planlamaya başlamışlar. Tabi bu o dönemde halk bunu yapmadı değerlerinden vazgeçmedi. Fakat zorba rejim bunu halka zorla yaptırdı. Kanunlar hazırlatıp kendi mahkemelerini kurdu ve kendi mahkemelerinde kendi kanunlarına uymayan masum halkı yargıladı ve yüzbinlercesini masumane bir şekilde astırdı.” dedi
“Bu nadide insanları halka unutturmak istiyorlardı”
Eğitim sistemini kökten değiştirerek yeni nesli dinsiz bir eğitimle sekülerleştirmenin temelini atıldığını söyleyen Avcı, “Halkta din adına bir şey bırakmadılar. Bu zor yıllarda rejime karşı çıkan ve 'Din elden gidiyor' şiariyla çıkıp mücadele eden Şeyh Said rejim tarafından halka yıllarca 'Hain ve İngiliz işbirlikçisi' olarak lanse edildi. Şanlı mücadelesi İslam için olan bu zat rejim tarafından yakalanıp idam edildi. Rejim Şeyh Said Efendinin cansız bedeninden bile korkuyor olmalı ki bedenini yıllardır halktan saklıyorlar. Aynı şekilde bu yüzyılın en büyük âlimlerinden biri olan Üstad Bediuzzaman Said Nursi, İslam için çalışmış bir âlimdir. Yazdığı eserler ile halkı aydınlatmış ve halkı içinde bulunduğu buhrandan çıkarıp onları bilinçlendirmiştir. Rejim Bediuzzaman'a kan kusturmuş, önüne birçok engel çıkartmıştır. Sürgünler, zindanlar, zehirlemeler ve dahası… Rejim, Üstad Bediuzzaman'nın ve Seyh Said in mezarlarını saklamasının en önemli nedenlerinden biri de yıllarca bu nadide insanları halka unutturmaktı. Çünkü bunların mezarları oldukça halk bu âlimlerin kutlu mücadelesini hatırlayacaktır. Osmanlı da şehirlerin merkezlerinde mezarlıklar bulunurdu ve bu özellikle yapılırdı ki halk ölümü unutmasın dünyaya yönelip ahireti unutmasın ama Cumhuriyet ile birlikte şehirlerde ki birçok mezarlık ya şehir dışına taşındı ya da olduğu gibi yıkıp üzerine betonarmeler yapıldı. Seküler rejim halka inancını unutturmak değerlerini yok etmek için her şeyi yaptı.” İfadelerini kullandı.
“Rejim şu an kısmen dinsiz bir nesil yetişti”
Rejimin, alimlerin mezarlarını dahi kendileri için bir tehlike ve tehdit olarak gördüğünün altını çizen Avcı, “Yıllar yılı çalışmanın semeresini rejim şu an kısmen aldı ve dinsiz bir nesil yetişti. Şeyh Said ve Üstad Bediuzzaman`nın mezarlıkları halka açılmalıdır. Bunun için mevcut yönetim adımlar atmalıdır. Bu ayıbı ortadan kaldırmalıdır.” İfadelerini kullandı.
Şeyh Said ve 47 arkadaşı Kemalist rejimin korsan İstiklal Mahkemeleriyle haksız idam kararları vermekle kalmayıp, mezarlarının da halktan sakladığını belirten, Orhan Oğuzhan ise, "Bediüzzaman, Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibi önderlerin mezarlarının bulunmasını istediklerini belirterek, “23 Mart 1960`ta Şanlıurfa`da vefat eden Bediüzzaman`ın naşının bilinmeyen bir yere götürüldü. Bediüzzaman Saidi Nursi, Şeyh Said, Seyit Rıza, ve mezarı belli olmayan ne kadar önderimiz ve dedelerimiz varsa mezarlarının bulunmasını talep ediyorum.” Çağrısında bulundu.
Süleyman Şah Türbesi nasıl önemliyse Şeyh Said ve Bediüzzaman'ın da o kadar önemli olduğunu vurgulayan İbrahim Durmazer da, Şeyh Said Peygamber Efendimizin soyundan gelen bir seyit olduğunu, Peygamber Efendimizi seviliyorsa Peygamber soyundan gelen bu seyidin mezar yerini tespit edip ailelerine teslim edilmesi gerektiğini söyledi.
Durmazer, Şeyh Said'in, 'Benim bu değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve dini içindir.' şeklindeki son sözünü hatırlatarak, bu sözünden de Şeyh Said'in tek gayesinin Allah`ın dinini yüceltmek olduğunun anlaşıldığına dikkat çekti. (Mustafa Bikeç-İLKHA)