Abdusselam Güneş / Doğruhaber
Adana`nın Tekir yaylasında 5 Eylül 2001 tarihinde sabah namazı vaktinde polis Hizbullah Cemaati yöneticilerinden Sulhattin Ürük`ün bulunduğu eve baskın düzenledi. Polis baskında Sulhattin Ürük`ü katletti. Yapılan baskında polis kadın ve çocukların bulunduğu eve hiçbir uyarı yapmadan evi kurşun yağmuruna tuttu. Sulhattin Ürük`ün kızı Sümeyye Ürük (Şani) o gece yaşadıklarını gazetemize anlattı. Polisin baskın yaptığı evde Sulhattin Ürük`ü katlederken daha 20 günlük olan bebeği babasız bıraktı. Yapılan zulüm bununla sınırlı kalmadı. 20 günlük bebeği annesinden ayıran polis, Sulhattin Ürük`ün eşini 20 günlük bebeği ile beraber cezaevine attı. Kendisini İslam davasına adayan bir kişiliğe sahip olan Sulhattin Ürük, geride 5 kız 3 erkek çocuk bırakarak Rabbine kavuştu.
SİLAH SESLERİYLE UYANDIK
Baskın anında yaşadıkları dehşeti anlatan Sümeyye Ürük, o gece yaşanan dehşeti hala unutmadığını ifade ediyor. Ürük, “Gece silah sesleriyle uyandık. Annem ve kardeşlerimle beraber biz alt katta yatmıştık. Misafirlerimiz babamla beraber üst katta kalıyorlardı. Annem yeni doğum yapmıştı. Kardeşim 20 günlüktü. Ne olduğunu bilmiyorduk. Megafonlarla ‘dışarı çıkın` şeklinde anonslar yapılırken silah sesleri geliyordu” dedi.
BABAMI SON GÖRÜŞÜM
“Küçük kardeşlerim silah sesleri ile uyandılar ve ağlamaya başladılar” diyen Ürük, “Babam alt kata indi. Anneme ‘Çocukları al, dışarı çık. Eve ateş ediyorlar. Bomba atabilirler. Çocuklar zarar görebilir` dedi. Kendisi de balkon kapısından bahçeye çıktı. Annem arkasından gidecekti. Babam, anneme dönerek, ‘sen çocukları al, dışarı çık` dedi. Babamla ilgili hatırladığım son şey bu evin merdivenlerinden inip balkon kapısından dışarı çıkmasıydı. Vurulduğunu, yere düştüğünü görmedik” diye konuştu.
20 GÜNLÜK BEBEĞİ ANNESİNDEN AYIRDILAR
“Kardeşim 20 günlük olmasına rağmen annemi alıp başka bir yere götürdüler” diyen Ürük, “Alelacele bir şekilde annemle beraber kardeşlerimi alıp dışarı çıktık. O zaman 9 yaşında olan kız kardeşim ayağından yeni ameliyat olduğu için yürüyemiyordu. Ben onu sırtıma aldım. Öyle dışarı çıktık. Bahçeye çıktığımız esnada sabah ezanı okunuyordu. Çıplak ayakla kardeşlerimle dışarı çıktık. Bizi arabalara koyup orada bulunan bir köy karakoluna götürdüler. Müzik sesini yüksek bir şekilde açmışlardı. Evimizde kalan diğer misafirleri de tutuklayıp oraya getirmişlerdi. Oradan bizi Adana`ya götürdüler. Annemi bizim yanımızdan aldılar. 20 günlük kardeşime ben bakıyordum. Bizi de çocuk şubeye götürdüler. 20 günlük olan kardeşim durmadan ağlıyordu. Annem, çocuklarımı görmek istiyorum diye ısrar edince bir kere kardeşime süt vermek için getirdiler. Kardeşimi emzirdikten sonra geri götürdüler” şeklinde konuştu.
BABAMI ŞEHİT EDİP KÖTÜLEMEYE ÇALIŞTILAR
Babasının şehit olduğu haberini kendilerine söylediklerinde inanamadığını anlatan Ürük, “Sonra dedem ve amcamlar yanımıza geldi. Bana ‘baban şehit olmuş` dediler. Ben inanmadım buna. Bana gazeteden çıkan haberleri gösterdiler. Ondan sonra babamın cenazesini alıp Mardin`e döndük. Bana babamı gösterdiler. Bir bayan polis beni yanına çağırdı “Senin baban bu şekilde öldürüldü. O bir suçluydu, kötü işler peşinde olan bir teröristti” dedi bana. Devleti kötülemeyin, devlete kin beslemeyin demek istiyordu. Ben de babam, Müslüman bir insandır ve sizin anlattığınız gibi bir insan değildir, dedim” diye konuştu.
BABAMI ŞEHİT ETTİLER, ANNEMİ CEZAEVİNE ATTILAR
Babasının şehit edilmesinden sonra annesinin 20 günlük kardeşi ile beraber cezaevine atıldığını anlatan Ürük, “Annemi mahkemeye çıkarıp tutukladılar. Kardeşim küçük olduğu için onu da annemin yanına verdiler. Annemi 9 ay cezaevinde tuttular kardeşimle beraber. Anneme bize gelen misafirlere hizmet ettiği için ‘örgüte yardım ve yataklık etmekten` ceza verdiler” şeklinde konuştu.
BABAMIN TEK ENDİŞESİ İSLAM`DI
Babasının canını aziz İslam davası için feda ettiğini ifade eden Ürük, babasının çok merhametli ve kendisini İslam davasına adayarak dünyayı elinin tersiyle iten bir insan olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Babam beşeri davaların peşinde koşan insanlar gibi değildi. O ömrü boyunca tek gömlekle idare eden bir insandı. İkinci bir gömleği yoktu. O gömleği yıkatıp bir daha giyiyordu. Bu derece dünyadan el etek çekmiş bir insandı. Kendisini tamamen insanların kurtuluşuna, İslam`a ve bu halkın hidayetine adamış bir insandı. Geceleri sürekli ibadet ediyordu. Aşırı derecede merhametli bir babaydı. İslam`dan başka hiçbir endişesi yoktu. İnsanların bir ömür boyu çalışıp gelebileceği makamları elinin tersiyle itmiş bir insandı. İslam davasına hizmet etmeye kendisini vakfetmişti.”
BABAM KAHRAMANCA ŞEHİT OLDU
Babasının İslam davası uğrunda şehit olduğunu söyleyen Ürük, “Babam kahramanca şehit oldu. Annem bize babasızlığımızı hiç hissettirmedi. Sanki babam hayattaymış gibi geliyor bana” dedi.