Doğruhaber / tarihte bugün / 23 ŞUBAT
GÜNÜN AYETİ
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur. Size çirkin şeyleri yapmayı emreder. Allah ise, size kendi tarafından bağışlama ve lütuf vaat ediyor...” (Bakara suresi 268. ayetin meali)
GÜNÜN HADİSİ
“Ademoğlunun ancak üç şeyde hakkı vardır: Belini doğrultan bir yemek, avretini örten bir elbise, ayıbını gizleyen bir ev... Bundan fazlası hesaptır!” (Tirmizi)
GÜNÜN SÖZÜ
“Ben bir kavme (Sahabelere) yetiştim. Birçoklarıyla arkadaşlık yaptım. Dünya onlara yöneldiği zaman hiç sevinmezlerdi. Sırt çevirip gittiği zaman da hiç üzülmezlerdi.” (Hasan Basri)
TARİHTE BUGÜN
İlk olarak 23 Şubat 2009'da Bazı çevrelerce bugün "Dünya İslam Günü" olarak ilan edildi. 23 Şubatta Allah Resulü (sav) Veda Hutbesini vermiş ve aynı gün yani 23 Şubatta Kur'an'dan son ayet inmişti. Bu ayet Maide Suresinin 3. ayetiydi. Allah Azze ve Celle bu ayetin bir bölümünde mealen "Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım" buyuruyordu. Bu İslam'ın tamamlandığı anlamına gelmekteydi. Hem Veda Hutbesinin irad ediliş tarihi hem de Maide suresinin 3. ayetinin Kur'an'dan inen son ayet olarak vahyedilişi bugüne tekabül ettiğinden bazı müslümanlar bugünü "Dünya İslam Günü" ilan ederek BM'e de başvurdular. Bu durum, diğer bazı müslümanlar tarafından eleştirilmektedir.
632: Eşref-i mahlukat, Server-i Kainat, Serdarımız, başımızın tacı Hz. Resulullah (sav) Veda Hutbesini irad buyurdu. Aynı gün Kur'an'dan inen son ayet olan Maide 3. ayet nazil oldu. Maide 3. ayette mealen; "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslamı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir." buyrulmaktadır. Bu ayette İslamın artık tamamlanmış olmasına ve Allah'ın din olarak İslam'dan razı olduğunu açıklamasına sahabelerden bazıları sevinmişlerdi. Ama Hz. Ebu Bekir bunun, Resulullah'ın vefatının yaklaşmış olduğu anlamına geldiğini anlamış ve ağlamıştır.
1919: Benito Mussolini İtalya'da Faşist Partisini kurdu.
29 Temmuz 1883 ila 28 Nisan 1945 yılları arasında yaşayan Mussolini, Adolf Hitler ile birlikte faşizmin en önemli uygulayıcılarındandır. Gençliğinde hızlı bir Sosyalist olan Mussolini, Birinci Dünya Savaşında İtalya'nın tarafsız kalması gerektiğini söyleyen Sosyalistlerle çelişkiye düşer. Bu dönemde fikirsel evrim geçirir ve siyasi görüşü tamamen değişir. Kendini FAŞİZM adını vermiş olduğu yeni ideolojinin temellerini atmaya verir. Radikal sağ grupları kurduğu partide birleştirerek Sosyalistlere yönetimin geçmesini istemeyen Kralı tehdit ederek yönetime gelir. Kısa sürede Faşizmin etkisi tüm İtalya'yı kaplar. Dünya Savaşına Hitlerin yanında giren Mussolini, tüm diktatörlerle aynı akıbete uğrar ve Nisan 1945'te yani savaşın son günlerinde tanınmamak için Alman üniforması giyerek metresiyle beraber kaçmaya çalışırken İtalyan direnişine mensup partizanlar tarafından yakalanır ve göğsünden vurularak öldürülür.
1945: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti.
Aslında bu tarih, 2. Dünya Savaşının son günleridir ve Türkiye sembolik olarak savaş ilan etmiştir. Burada Türkiye'nin amacı savaş sonrasında İngiltere ile arasında yakın ekonomik işbirliği sağlamaktı.
1947: Uluslararası standardizasyon organizasyonu ISO kuruldu. Uluslararası Standartlar Teşkilâtı, Uluslararası Elektroteknik Komisyonu'nun çalışma sahasına giren elektrik ve elektronik mühendisliği konuları dışında, bütün teknik ve teknik dışı dallardaki standartların belirlenmesi çalışmalarını yürütmek gayesiyle 1946'da Cenevre'de kurulan uluslararası teşkilâttır.
1951: Van'ın Özalp ilçesinde 33 köylünün sorgusuz sualsiz infaz edilmesinin duruşması yapıldı. Orgeneral Mustafa Muğlalı 33 insanın kurşuna dizilme emrini bizzat verdiğini söyledi. Muğlalı 1943'de 33 kişiyi infaz ettirmiş, CHP olayın üstünü örtmüştü. Demokrat Parti iktidarında dosya açılmış ve ceza verilmişti. Ancak cezasını tamamlamadan Muğlalı cezaevinde ölmüştür.
1966: Suriye'de askeri darbe oldu, hükümet devrildi. Fransızlardan bağımsızlık kazanan Suriye'de 1949, 1954, 1961, 1962, 1963, 1966 ve 1970 yıllarında birbirinden farklı darbeler gerçekleştirildi. 23 Kasım 1970'de Hafız Esad darbe yaptı. O günden öldüğü 2000 yılına kadar Suriye'yi diktatörlükle yöneten Hafız Esad'dan sonra yerine oğlu Beşar Esad geçti. Beşar da babasının yolunu tutarak kan dökme yoluna gitti.
1979: Camiden çıkarken zalimlerin kurşununa hedef olan Metin Yüksel, Fatih Camii avlusunda şehid edildi.
1980: Ayetullah Humeyni, ABD elçiliğindeki rehinelerin akıbetine İran parlamentosunun karar vereceğini belirtti.
1994: Türkiye cep telefonuyla tanıştı. Cep telefonu şebekeleri hizmete açıldı. Cep telefonu şebekelerinin açılışı Başbakan Tansu Çiller tarafından 1994 günü yapıldı. Çiller cep telefonuyla ilk görüşmeyi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le yaptı.
1996: Türkiye - İsrail arasında askeri eğitim ve işbirliği antlaşması imzalandı. İsrail İslam Dünyasının hatta insanlığın en büyük düşmanıdır. Buna rağmen uzun yıllar boyunca anlaşılmaz bir şekilde Türkiye'de müslümanların idaresine talip olan bir kısım zevat yine anlaşılmaz bir şekilde İsrail sevdasına kapılmıştır. Bunun sonucunda da kamuoyundan saklanan gizli askeri ve siyasi anlaşmalar yapılmıştır.
1998: Kapatılan Refah Partisinin yerine Fazilet Partisi kuruldu. Fakat dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş 7 Mayıs 1999`da Fazilet Partisi`nin kapatılması yönünde dava açtı ve bu dava neticesinde Fazilet de kapatıldı. Milli Görüş Hareketinin Faziletten sonraki son siyasi partisi Saadet oldu.
1998: İstanbul Üniversitesi rektörlüğü, sakallı, baş örtülü ve kimliksiz öğrencilerin yerleşke ve binalara girişini yasakladı.
1998: Usame bin Ladin bir fetva yayımlayarak bütün Yahudi ve haçlılara karşı cihad ilan etti.
2012 : Afganistan'daki Bir Nato Üssünde Kur'an-I Kerim Yakılmasının Ardından Başlayan Protestolar Sürüyor.
İslam Dünyasını Ayağa Kaldıran Menfur Saldırı Afganistan, Pakistan Ve Türkiye Başta Olmak Üzere Birçok Bölgede Büyük Eylemlerle Kınandı…
Afganistan`da Günlerce Süren Protestolarda Kan Döküldü… Toplamda En Az 35 Kişi Şehid Oldu…
2012 : Tesettür Seferberliği Platformu, Birçok İl Ve İlçede Yapılan "Tesettür"Konulu Anketin Sonucunu Yaptığı Basın Açıklamasıyla Kamuoyuna Duyurdu.
Anket Sonucuna Göre, Halkın Ezici Çoğunluğu Her Alandaki Başörtüsü Yasağının Önündeki Engellerin Kaldırılmasını İstedi.
Tessep`in 35 Farklı Sorudan Oluşan Anketine 12 Bin 33 Kişi Katıldı.
Anketteki En Çarpıcı Soru Olan "Ülkemizde Başörtüsü Haksızlığının Olduğuna İnanıyor Musunuz?" Şeklindeki Bir Soruya Ankete Katılanlardan Yüzde Doksanı "Evet, Cevabını Verdi.
MERCEK
632: Eşref-i mahlukat, Server-i Kainat, Serdarımız, başımızın tacı Hz. Resulullah (sav) Veda Hutbesini irad buyurdu. Aynı gün Kur'an'dan inen son ayet olan Maide 3. ayet nazil oldu. Maide 3. ayette mealen; "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslamı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir." buyrulmaktadır. Bu ayette İslamın artık tamamlanmış olmasına ve Allah'ın din olarak İslam'dan razı olduğunu açıklamasına sahabelerden bazıları sevinmişlerdi. Ama Hz. Ebu Bekir bunun, Resulullah'ın vefatının yaklaşmış olduğu anlamına geldiğini anlamış ve ağlamıştır.
Veda Haccı, Hz. Peygamber'in, hicri 10. yılda yaptığı Veda Haccı'nda sayıları yüz on dört bini bulan hacıya hitaben irad ettiği hutbedir. Peygamber (s.a.s) bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha haccedemeyeceğini bildirip vefatının yaklaştığını ima ettiği, sonraki gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında irad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adi verildi. Veda Hutbesi her ne kadar tek bir hutbe imiş gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafat ta, Mina da ve bir gün sonra yine Mina'da olmak üzere Arafe günü ile bayramın birinci ve ikinci günlerinde parça parça irad edilmiştir. Değişik yer ve zamanda irad buyrulduğu için de hutbe, birçok kişi tarafından birbirinden farklı şekillerde rivayet edilmiş, kişinin ya da grubun duyduğunu diğerleri işitmediğinden, hutbenin tamamının biraya toplanmasında bu farklı rivayetlerden yararlanılmış ve daha sonraki yıllarda bu üç ayrı yer ve zamanda buyrulan hutbe tek bir hutbe olarak bir araya getirilmiştir.
Veda Haccı`nda, Mekke`de, yüz binden fazla insana verilen Veda Hutbesi, İslam tebliğinin özü ve özeti niteliğindedir. Can, mal, ırz, din emniyeti gibi en temel haklardan kadın haklarına birçok konuya değinen ve sadece müslümanlara değil tüm insanlara seslenen bu çağrı yüzyılları aydınlatmıştır. Veda Hutbesi ile İslam`ın evrensel değerleri insanlığa armağan edilmiştir. 1948'deki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`nden tam 1316 yıl önce verilen bu hutbe ile İslam`ın evrensel değerleri insanlığa armağan edilmiştir.
*****************************-------------------********************************
1979: Camiden çıkarken zalimlerin kurşununa hedef olan Metin Yüksel, Fatih Camii avlusunda şehid edildi.
17 Temmuz 1958`de Bitlis`e bağlı Kolongo`da dünyaya geldi.Sadrettin Yüksel Hoca`nın oğludur. Mücadeleci bir kişiliğiyle tanınırdı.
Şehid edildiğinde 20 yaşında idi. Genç yaşına rağmen , İslami hareketin içerisinde şuuru , uyanıklığı ve aktivitesiyle kısa zamanda sivrildi . 1977 yılında Fatih Daruşşafaka Caddesinde Komünist militanlarla giriştiği çatışmada üç kurşunla yaralanmıştı.
Her mitingde onu en ön safta görürdü Müslümanlar . Şehit olduğu günün bir gün öncesi İzmir`den gelmişti . İzmir`deki İran konsolosluğunda Müslümanlarla komünistlerin mücadelesinde yardımcı olmak için gittiği İzmir`den muzaffer olarak İstanbul`a döndü.
23 Şubat 1979 Cuma günü Cuma namazına müteakip caminin merdivenlerinden 50 m uzakta şehit edildi.Görgü şahitlerinin anlattığına göre Metin Yüksel, namazdan çıkınca , Fatih Camii`nin arka avlusunda gizlenen caniler , ona adıyla hitap ettiler . “Metin!” seslenişini duyan kardeşlerimiz , geri döndüğünde eli silahlı şahıslarla karşılaştı . Irkçılar , Metin`in ayağına doğru bir kez ateş ettiler ve kurşun ayak parmağını sıyırdı . Birkaç saniye içinde geçen olayda ikinci kurşun Metin`in karnına saplanmıştı . Merhum yere kapanmış kıvranıyor ve Kelime-i Şehadet getirmeye çalışıyordu , katiller başına üşüştü ve beynine iki el ateş ettiler. Metin`in oluk gibi akan kanları , Fatih Camii`nin avlu taşlarını kıpkırmızı yapmıştı .
Görgü şahitleri , hadiseden sonra Cuma`dan çıkan cemaati yanıltmak için , katillerin “ Allah u Ekber ” diyerek kaçtıklarını belirtiyor .
Ne var ki al kanlara bulanan gencin Metin olduğunu cami cemaati anlayıncaya kadar katiller çoktan kaçmıştı.
Şehit kardeşimizin vücudundan çıkarılan kurşunlar dört değişik silaha aitti .
Cumhuriyet gazetesi olayı, “Ülkücüler ile Akıncılar arasında başlayan kavga kan davasına dönüştü” şeklinde okurlarına duyurdu. Şehid edilmeden bir gün önce Metin Yüksel, MHP Bakırköy İlçe Örgütü ikinci başkanı Faruk Kartal`ı silahla yaralamak suçundan polis tarafından aranıyordu.
Şehid Metin Yüksel`in Bir Dava Arkadaşı ile Mülakat
Şehid Metin sohbet yaptığı gençlere şöyle diyordu bir keresinde; "Arkadaşlar,çok gençsiniz gücünüzün çok farkında olmayabilirsiniz ancak kesinlikle iyi biliniz ki,kafirlerin yığınlarına güç yetirebilecek bir kuvvete ve yüreğe sahipsiniz.Bunun farkına varınız. Siz beyaz bir sarık gibisiniz üzerinizde lekeler hemen belli olur buna göre yaşayınız.Ve şehadete aşık olunuz ki o da sizi ALLAH`A götürsün.
Şehid Metin Yüksel, Türkiyeli Müslümanların yüz akı olacak şekilde bir hayat sürmüş, bu hayatını da şehadetle taçlandırmıştı. O Türkiye'nin en karanlık dönemlerinde, kardeşin kardeşi vurduğu sağ-sol dönemi olarak adlandırılan zamanda İslam feneri ile önünü aydınlatmayı bilmiş, can gibi kutsal bir emaneti ne sağ ne sol, ne o ne bu gibi batıl fikirler için değil Alemlerin Rabbi olan Allah için vermek gerektiğini kanıksamıştı. Evet, bu canlar değerlidir, kıymetlidir.. Hiç bir batıl dava bu canları uğrunda verecek kadar üstün değildir. Ama aynı zamanda bu canlar, Hz. Allah uğrunda bir paçavra gibi tutsak olduğu bedenlerden sökülüp atılacak kadar kıymetsizdir. İşte Metin de öyle yapmıştı. Fikir cinayetlerinin ortasında batıl davalardan imtina etmiş, canını Rabbine adamaktan da çekinmemişti.
ALLAH ŞEHADETİNİ KABUL ETSİN...