Abdulhakim Sonkaya / İnzar Dergisi
 
1 - Andolsun birbiri ardınca-marufla gönderilenlere
2 - Rüzgâr gibi sallayanlara
3 - Neşrettikçe neşredenlere
4 - Alamet-i farikalara
5 - Bir zikir bırakanlara,
6 - Bunlar azradır, neziradır
7 - Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktır.
8 - Hani o yıldızlar silindiği zaman,


Müfessirlerin hemen tümü Mürselat suresinin başında olan bu ayetlerin rüzgârla veya meleklerle ilgili olduğunu söylemişlerdir. Biz ise bu ayetlerdeki lafızların müennes olmasından hareketle pekâlâ bunların aynı zamanda edep ve hayâ timsali kadınlarımıza taalluk edebileceğini biiznillah görüyoruz.

1 - Andolsun birbiri ardınca-marufla gönderilenlere

Birbiri ardınca ve marufla gönderilmişlerdir. Bunlar toplumun değerlerine tarih ve kültürüne yabancı değillerdir. İthal bir anlayış ve davranışla gelerek toplumu marufun dışına çıkarma projesiyle gönderilmiş değiller.

Bunlar maruf ile gönderilmişler yani münker-soysuz değiller. Fıtrata aykırı, kadının izzet ve edebine muhalif bir düşünce veya davranışla gelmiş değillerdir. Aksine onların her davranışları hayır ve berekettir.

Andolsun birbiri ardınca-marufla gönderilenlere; çok bariz ve en görünür noktada olduğu için horozun ibiğine de “urf” denilir. Bu kadınlar marufla gönderilmiş olduklarından toplum içinde horozun ibiği gibi fark edilirler. Ama hadlerini bilip diklenmezler. Bunlar parmakla gösterilirler ama horozluk taslamazlar.

Andolsun birbiri ardınca-marufla gönderilenlere; aynı kökten gelen atın yelesine de “urf” denilmiştir. Bu hanımlar da atın yelesi gibi narin ve zariftirler, uyumludurlar.

Andolsun birbiri ardınca-marufla gönderilenlere; güzel kokuya da “urf” adı verilir. Bunlar etraflarına hayrın ve ruhun güzel kokusunu yayarlar. Onları güzel koku ve namazla birlikte zikreden Peygamberin (sav) hadisine uygun olarak etraflarında İslam`ın güzel kokusunu yayarlar. Onları gören onlarda imanın, iffet ve edebin kokusunu alır.

Andolsun birbiri ardınca-marufla gönderilenlere; ayette gecen “Mürselat” süt anlamında olan “risl” kelimesiyle aynı köktendir. Buna göre bu kadınlar süt sahibidir. Onlardaki süt hem ilim ve sevgi hem de çocuklarına verecekleri maddi manadaki süttür. Demek ki bunlar asla sütü ihmal etmez. Aksine bu vasıfla gönderilmişlerdir. Mürselat, topluma süt veren annelerdir. Bunlar cahiliye adet ve davranışlarıyla hayâsız ve yersiz işlerle sütlerinin bozulmasına ve toplumun “sütü bozuk” olmasına izni vermezler. Anne olmalarını dolayısıyla sütlerini kesecek hiçbir şeye tenezzül etmezler. Eğer kariyer sevgisi sütlerini kesecekse ondan vazgeçer ama sütlerinden vazgeçmezler.

2 - Rüzgâr gibi sallayanlara

Ayette geçen “asf” başağın özü manasındadır. Başağı latif bir şekilde sallayan rüzgâra da taalluk eder. Buna göre bu kadınlar samanın içinde özdür. Besin ve ürün kaynağıdır. Fesat bulamamış bir tarlaya işaret etmektedir.

Rüzgâr gibi sallayanlara; ayette geçen “asf” “asfı- mekul” ile de bağlantılıdır. Demek ki bunlar bir öze sahiptir. İçi boşalmış sadece şekilden ve kabuktan ibaret kalmış kadınlar değildir.

Rüzgâr gibi sallayanlara; Bu kadınlar hava atmaz, rüzgâr estirirler. Bu kadınlar cahil kadınların havasına kapılmaz, aksine kendileri vakarlarıyla rüzgâra yön verirler.

Rüzgâr gibi sallayanlara; ayette geçen “asf” aynı zamanda içi yenilmiş ekin manasındadır(Fil:5). Bu kadınlar sahip oldukları ruh ve vakar sayesinde başka kadınlar onların yanında sadece kabuktan ibaret bir yemiş, ruhsuz bir ceset gibi görünür. Onların rüzgârıyla kabuktan ibaret kalmış, kurumuş olan ekinler devrilip gider.

Rüzgâr gibi sallayanlara; bu kadınlar “rüzgâr gibi geçti” sözüne konu olmaz. Çünkü bunlar ağırbaşlıdır. Vakar-yük sahibidir. Bu da onları ağır yapar. Bunlar içi yenilmiş bir ekin değildir ki rüzgâr gibi geçsinler.

3 – neşrettikçe neşredenlere

Bu kadınlar çok güzel bir esinti kaynağıdır. Çünkü...
 
MAKALENİN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!