Mustafa Kaynak – Osman Gülebak / Ş.Urfa
Tarih 07.02.2000 gece saat:03.00 civarı Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Timinde görevli bir grup polis, Hizbullah cemaatine üye olma iddiasıyla Devlet Üretme Çiftliği TİGEM`den emekli 65 yaşındaki Şeyho Bayol`un evinin önüne gelerek evin elektriklerini kesti ve kapıyı çalmaya başladı. Ev sahibi Şeyho Bayol, ‘kim o` sorusuna cevap almamasına rağmen kapıyı açtı ama kapıyı açtığı gibi polis memuru A.K`nın elindeki M-16`dan çıkan kurşunlarla göğsünden vuruldu. Emekli işçi, yaşlı adam kanlar içinde yere yığıldı.
Önce Ceylanpınar Devlet Hastanesine, daha sonra Viranşehir Devlet Hastanesi`ne kaldırılan 65 yaşındaki Şeyho Bayol, hayatını kaybetti. Gece 03.00`te meydana gelen olay, ancak sabah saat 06.30`da savcıya haber verildi.
65 yaşındaki yaşlı bir insanı katleden polis memuru A.K. savunmasında Şeyho Bayol`un kapı önüne gelen ekiple çatışmaya girdiğini, kendisinin bu yüzden ateş etmek durumunda kaldığını ileri sürse de savcılık söz konusu dar alanda çatışmanın olmasının imkânsız olduğunu, olsa bile çatışmada polisin sadece birkaç mermi kullanmasının gerçeklerle uyuşmadığını tespit etti.
KATİL POLİS SERBEST BIRAKILDI
Polis, Bayol`un elinde silah bulunduğunu iddia ediyordu. O silah, savcılık tarafından Şanlıurfa Emniyetine gönderildi. Ama silahın üzerinde Bayol`un parmak izi çıkmadı. 07.02.2000 tarihli B.05. 1.KGM.4.63.00.91.83. sayılı raporla bu durum adlî kayda geçti. Buna rağmen söz konusu polis, Şanlıurfa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kimsenin canına kıymamış gibi serbest bırakıldı.
HER ÖLDÜRDÜĞÜMÜZ ADAM İÇİN MAHKEMELİK Mİ OLACAĞIZ
Aile, babalarını öldüren polislerin kendilerini aklamak amacıyla hastanede yaralı babalarının eline silah tutuşturduğunu, gözaltına alındığında aynı polislerin kendi aralarında ‘İhtiyarın ne suçu vardı? Onu niye vurduk? Bir şey olmaz bir kılıf buluruz` dediğine şahit olduklarını belirtiyor. Mahkeme sürecinde bir polisin mahkeme kapısını tekmeleyerek ‘‘Bu ne mahkeme, biz her öldürdüğümüz adam için mahkemelik mi olacağız?` diyerek heyete bağırması, polisin o dönemde nasıl pervasızca hareket ettiğini gösteriyor.
‘ALLAH HAKKIMIZI ONLARA BIRAKMASIN`
Eşinin suçsuz olduğunu ve polis tarafından infaz edildiğini belirten maktulün yetmiş altı yaşındaki hanımı Fincan Bayol “Olay günü ne olduğunu anlamadık, kapının çalınması, elektriklerin kesilmesi ve silah seslerinin gelmesi bir oldu. Gece saat 03.00 civarında kapımız çalındı. Eşim kapıyı açtığı anda polisler ona ateş etti. Çocuklarımın başına silah dayadıkları için babalarının yaralı bedenine ulaşmıyorlardı. Niçin vurduklarını, eve niçin geldiklerini anlamamıştık; evimizde herhangi bir mahkum, firar, kaçak yoktu. Bu nasıl bir merhamettir, bu nasıl bir vicdandır, eli boş olan bir insan nasıl suçsuz, sorgusuz bir şekilde infaz edilebilir, bunu hangi vicdan sahibi kabul edebilir? Allah, hakkımızı onlara ve sebep olanlara bırakmasın” şeklinde konuştu.
Eşinden hayatı boyunca memnun olduğunu söyleyen Fincan teyze, “Biz birbirimize karşı çok saygılıydık, bir gün olsun birbirimizi kırmadık. Ben ondan çok razıydım. İnşallah Allah da ondan razı olur ve onu şehitlerle beraber haşreder” diye konuştu.
BABAMI VURDULAR
Kapının açılmasıyla silah seslerinin geldiğini belirten maktulün oğlu Eyüp Bayol, “Babam hem aile fertlerine hem de dost ve akrabalarına karşı çok iyi davranan, haklarını gözeten biriydi. 7 Şubat 2000 gecesi saat 03 sularında kapımız çalındı. Uykudan uyandık. Elektrikleri kesmişlerdi. Benden önce babam kapıya vardı ve birkaç kez ‘Kim o?` diye seslendi. Ama hiç ses çıkmadı. Babam kapıyı açtı. Kapının açılmasıyla silahların patlaması bir oldu. Bir dakika geçmeden elektrikler geldi ve babamın yerde olduğunu gördüm. Kendisine doğru yürümeye başladım ve o esnada maskeli timler beni duvara yaslayıp arama yaptılar. Babamı kendi arabalarıyla Ceylanpınar Devlet Hastanesi`ne götürdüler, oradan da Viranşehir Devlet Hastanesi`ne sevk ettiler.” dedi.
POLİS: MERAK ETMEYİN BUNA BİR KILIF UYDURURUZ
Hastanede babasının eline silah sıkıştırıldığını söyleyen Eyüp Bayol, “Beni de emniyete götürdüler. Orada gözlerimi bağlayıp koridorda beklettiler. O esnada kendi aralarında yaptıkları konuşmaya şahit oldum. İçlerinden biri ‘İhtiyar adamın ne suçu vardı? Bunu savcı beye nasıl anlatacağız?` diyordu. Bir diğeri ise ‘Merak etmeyin, buna bir kılıf uydururuz.` dedi. Beni Şanlıurfa`da gözaltında tuttular. Sorgudan sonra mahkemeye çıkarıp cezaevine götürdüler. Ben, cezaevinden çıktıktan sonra ağabeylerimle dava hakkında konuştuk. Polisler, babamı hastaneye götürürken eline silah tutuşturarak olaya çatışma süsü vermişler.
SAVCI: BU OLAY ÇATIŞMA DEĞİL
Daha sonra Ceylanpınar Savcısı olay yerine giderek incelemelerde bulunmuş. Orada kalabalığın önünde bu olayın çatışma olamayacağını ifade ederek ‘30 cm alanda çatışma olmaz.` demiş. Ardından bununla ilgili tutanak da tutmuş. Bizimkiler de şikayetçi olduğu için olay Şanlıurfa Ağır Ceza Mahkemesi`nde devam etmiş. Ancak polislerin babamın eline tutuşturduğu silah onların lehine delil olmuş. Mahkeme günü yakınlarımız da mahkemede hazır bulunmuşlar. Mahkeme devam ederken dışarıdan biri kapıyı tekmeleyerek içeri giriyor ve yetkililere bağırarak ‘Bu ne mahkeme, biz her öldürdüğümüz adam için mahkemelik mi olacağız?` demiş. Bu yaşadıklarımızdan sonra mahkeme sonucuna da hiç şaşırmadık. Nihayetinde sorgusuz sualsiz bir şekilde babamı katleden timler davayı kazanmıştı.” şeklinde konuştu.
ŞEYHMUS BAYOL KİMDİR?
11 çocuk babası olan Şeyho Bayol 1 Temmuz 1936`da Şanlıurfa`nın Viranşehir ilçesinde dünyaya geldi. Tarım İşletme Genel Müdürlüğü (TİGEM)`nde 25 yıl çalışan Bayol, emekliye ayrıldıktan sonra Hac farizasını yerine getirdi.
İbadetlerine düşkünlüğüyle tanınan Şehit Bayol`un çevresi tarafında saygı duyulan bir kişiliği vardı. 7 Şubat 2000 gecesi kapısı sertçe çalındı. Gelenler çocuklarından birini almaya gelmişlerdi. Bayol, birkaç kez “Kim o?” demişti ama cevap veren yoktu. Yavaşça kapıyı açtı. Gelenler hiçbir şey sormadan tetiğe basmışlardı. Bayol, gelenlerin kim olduğunu ve ne için geldiklerini dahi bilmeden ruhunu Rabbine teslim etti.
Özel Harekât Timleri vurdukları 65 yaşındaki bu piri fani ile beraber oğlu Eyüp`ü alarak gözden kayboldular.
Özel Harekât Timleri olayı çatışma oldu şeklinde yansıttı. Ancak olay yerine gelen ilçe savcısı “30 cm`lik alanda çatışma mı olur?” diyerek özel timleri mahkemeye verdi. Ancak hukuk onlardan yana işliyordu ve dava, savcının raporuna rağmen timlerin beraatiyle sonuçlandı.
MAZLUM-DER: İNFAZ
Mazlum – Der tarafından 2000 ŞUBAT ayında yayınlanan ‘YAŞAMA HAKKI FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER/ŞÜPHELİ ÖLÜMLER` raporunda da Şeyho Bayol`un polis tarafından infaz edildiği tespitine yer veriliyor: “Şanlıurfa`nın Ceylanpınar ilçesinde Hizbullah üyesi olduğu iddia edilen Lütfü Bayol`un evine 7 Şubat`ta baskın düzenlendi. Baskın sırasında çatışmaya girdiği öne sürülen baba Şeyho Bayol (65) öldürüldü. Bayol`un oğlu Cuma Bayol, “Evde çatışmaya girecek kimse yoktu. Babam 65 yaşındaydı. Kapı çalındığında pijamasıyla çıkmış ve ateş açılmış`.” dedi.