Mehmet Güven Özer / Doğruhaber 

Günümüz tabiriyle Türkiye Kürdistan`ındaki İslami camianın geçmişi, 1979 yılına dayanır. Belki kuruluş için bu tarihi verebiliriz. Aslında bu tarihten önce de, İslam gibi bir dertleri olan, yani endişeli şahsiyetler mevcuttu. Bunların bir araya getirilmesi çabası sonucu, “cemaat” denilen yapılanma oluşturuldu. Tarihi süreçlerin birbirlerinden bağımsız değerlendirilmeyeceği ilkesinden haraketle, cemaat tarihinin 1979 yılından çok öncesine dayandığı söylenebilir.

İHVAN VE KURUCUSU:

Hasan el-Benna, mesleği olan öğretmenliği toplum sathına yayarak, ümmetin çok karanlık bir devrinde, aydınlık bir gelecek oluşturma derdindeydi. Çünkü bulunduğu çağ ümmetin Halifesiz kaldığı, milliyetçilik hastalığının ortalığı tarumar ettiği bir dönemdi. Belirtilen hastalıkların hala devam ettiği göz önüne alınırsa, ümmetin yediği darbenin ne kadar etkili olduğu anlaşılacaktır.

Bütün bu olumsuz durumları göz önüne alan Hasan El-Benna, 1928 yılında, Mısır`ın İsmailiye kentinde Müslüman Kardeşler cemaatinin temelini attı. Hareket eğitim temeli üzerine kurulmuştu. Çünkü bütün sorunların gelip düğümlendiği yer cehaletti. Batı dünyası ellerine geçirdikleri bilgi ile Dünya`yı idare etmeye başlamıştı. Oysa Müslümanların kurulan tuzakları dahi anlayacak bilgileri yoktu. Bu nedenle İsmailiye`de ve 1934 ile 1936 yılları arasında Kahire`de, tabi bu arada genişleyen cemaat teşkilatının yurt içi ve yurt dışında, eğitim faaliyetleri devam etti.

Mısır dışındaki ilk şube, 1937 yılında Suriye`de açıldı. Peşi sıra Lübnan, Filistin, Ürdün, Sudan ve Pakistan geldi. Tabi hareketin şubesinin olmadığı yerlerde, etkinliğinin olmadığı gibi bir düşünceye varılmaması gerekir. Çünkü nerede olursa olsun, hemen bütün İslami hareketler, az veya çok İhvan`dan etkilenmişlerdir.

İHVAN VE KÜRTLER:

Kürt coğrafyası dört parçaya ayrılmış durumdadır. Kürtlerin yaşadıkları yerlerde, Batı âleminin muhtaç olduğu enerji rezervi fazla olduğundan, Kürt coğrafyasını teşkil eden toprakların paylaşılamaması sorunu ortaya çıkmıştır. Suriye, İran, Irak ve Türkiye arasında dört yapraklı yonca gibi ayrılan bu coğrafya, günümüzde de ümmetin kalbine saplanmış bir bıçak gibi durmaktadır. Hicri 18`de Müslüman olan ve İslam`ı iliklerine kadar işlediği Kürt milleti, günümüzde laik ulusalcıların yoğun propagandasıyla, seküler bir hayata alıştırılmaya çalışılmaktadır. Oysa bütün dertlere deva olan İslam`ın, Kürt sorununa çözüm getirememesi imkânsızdır.

IRAK KÜRDİSTANI:

Hali hazırda revaçta bulunan laik Kürtlere karşı, İslami kesim de Kürt sorununa dair çözüm önerilerini ortaya atmaktadır. İlke Haber`in Özgün Duruş`u kaynak göstererek yayımladığı, Dr. Mesut Bayar`ın Arapçadan çevirdiği, “Mısır`daki Müslüman Kardeşler Hareketinin Kürtlere Bakışı” isimli makalede, 1945 yılında Hasan el-Benna tarafından, zamanın Irak hükümetine, Kürt sorununun şiddet ve baskıyla değil diyalog, eşitlik ve haksızlığın ortadan kaldırılması yoluyla çözülmesini isteyen bir telgraf gönderdiği belirtilir.

Mısır`da eğitim faaliyetleri müthiş etkiler yaratan İhvan hareketinden, Kürtler de etkilenmiştir. Ezher mezunu Şeyh Muhammed Es-Savvaf isimli şahsı Irak`a gönderen Hasan el-Benna, 1950`li yıllardan itibaren Irak Kürdistan`ında İslami Hareketlerin neşet etmesini sağladı.1954 yılında Şeyh Osman, yine İhvan kaynaklı çalışmalar yürüttü. Ali ve Sıddık Abdülaziz isimli kardeşleri ile İslami Hareketin temelini teşkil ettiler. Baas rejiminin tüm Iraklı Müslümanlara vurduğu darbelerden, Kürt Müslümanlar da nasibini almış, fakat yok edilememişlerdir.

1990`lı yıllarda Yekgirtu, Komeleyi İslami ve Bizotnava gibi isimler alarak, Iraklı Kürtler arasında etkin olmaya çalışan İslami cemaatlerin kökeni, ya dolaysız olarak İhvan`a ya da dolaylı olarak İhvan`dan etkilenmeye dayanır.

SURİYE KÜRDİSTANI:

Yukarıda İhvan Hareketinin ilk şubesini Suriye`de açtığını belirtmiştik. Mustafa Sibai, İhvan Hareketinin Mısır`dan Suriye`ye taşıyıcısı oldu. Ancak laik Kürtlerin Suriye`de etkili olması, Hafız Esad rejiminin engellemeleri ve Suriyeli Kürtler arasında faaliyet gösteren Tarikatların yeterince etkin olamaması, Arapçı fikriyatın Emevilerden başlaması nedeniyle, Şam`ın temsil ettiği İslam`ın Kürtleri yeteri kadar sahiplenmemesi gibi nedenlerden dolayı, Suriyeli Kürtler İslam`dan uzaklaştılar. Laik, seküler hayatın yaşanması açısından, Suriye Kürdistan`ı mümbit bir alan oluşturdu.

Suriye`de Hafız Esad`a, Humus ve Hama`da katliam yaptıracak kadar gelişkin olan İhvan Hareketinin, Suriye Kürtleri arasında etkin olamaması başlı başına bir araştırma konusudur. Bu anlamda Batılılar, Kürt cephesinde bir kazanım olarak, Suriye Kürtlerini defterlerine kaydetmiş bulunmaktadırlar. Günümüzde sosyalist kantonların kurulmuş olması bu çerçevede şaşırtıcı olmamalıdır.

TÜRKİYE KÜRDİSTANI:

İhvan Hareketi Türkiye genelinde, özellikle de Kürt illerinde etkin oldu. Yukarıda 1979 yılında kurulduğu belirtilen ve kendi aralarında “Cemaat“ diye tabir edilen,  Kürt orjinli olmazsa bile omurgası Kürtlerden oluşan, İslami Hareketin kökeninde de İhvan bulunmaktadır. 

1980 darbesi Türkiye`de solculara çok büyük bir darbe vurmasına rağmen, materyalist Kürtlerden PKK, belki de o güne kadar öldürdüğü sosyalist/ulusalcı Kürtlerden dolayı almış olduğu bir ödülle, bu darbeden kurtuldu.

İslami Cemaatin kurucu liderinin ilk eğitim faaliyetleri ile Hasan el-Benna`nın eğitim çalışmaları tıpatıp benzeşmektedirler. Hüseyin Velioğlu`nun yakın arkadaşlarından alınan bilgilere göre köy köy, belde belde dolaşılarak Kürtler arasında İslami bir eğitim hamlesi başlatılmıştır. 

Bu arada gerçekleşen İran İslam devrimi bütün Müslümanlar arasında sempati ile karşılanmış, Cemaat fertleri de ümmet ve kardeşlik bilinci ile inkılaba sempati ile yaklaşmış, hatta sahiplenmişlerdir. Bu nedenle İhvan etkileşimli İslami Camia, İrancı olarak da bilindi.

1979`dan 1990 yılına kadar cami esaslı eğitim faaliyetlerine ara vermeden devam eden Cemaat, 1991 yılında beklemediği bir durumla karşılaştı. Duruşu, eğitim faaliyetleri ve Bölge`deki etkinliği Amerika, israil ve bilumum Batı`nın gözünden kaçmayan Cemaatin yok edilmesi görevi, ulusalcı Kürtlere tevdi edildi. Bu nedenle PKK, Cemaat fertlerine saldırdı.  PKK`nin anladığı tek dilin şiddet olması nedeni ile Cemaat şiddete şiddet ile karşılık vermeye başladı. Bu tarihten sonra “Hizbullah” diye anılmaya başlayan hareket, PKK`nin dayatmasıyla cihad kavramını ön planda tuttu. Hizbullah isminin benimsenmesi nedeni ile Lübnan Hizbullah`ının şemsiyesi altında olduğu zannedilen hareketin esas çıkışı İhvan kaynaklıdır.

Nitekim 1991 yılında başlayan çatışmalar süreç içerisinde durduktan sonra, Hizbullah kaldığı yerden eğitim faaliyetlerine devam etti. Günümüzde dernek, cemiyet, yardım kuruluşları ve siyasi parti gibi süreçlerden geçen Hizbullah, 1991`den önceki yapısına tekrar kavuşmuş oldu. Faaliyetleri açısından Hamas ile de kıyas edilen camia, Mısır`da seçim kazanan Muhammed Mursi ile sevinmiş, Sisi`nin darbesini Mursi kadar benliğinde hissetmiştir.

NOT: Kürtlerin dil ve millet olarak İranlılarla ortak özelliklerinin olması ve İran`da İslam Devrimi olması hasebiyle, diğer üç coğrafyadan farklı özellikler gösteren İran Kürdistan`ının durumu, yer darlığı nedeniyle ele alınmamıştır. İran Kürtleri arasındaki İslami hareketler belki ayrı bir araştırma konusudur.