FİLİSTİN - Örgütün beyanına göre rapor, Gazze, Batı Yaka, işgal rejimi ve Ürdün`deki hastanelerde tedavi gören yaralı 68 Gazzeli tanığın şahitliğine dayanıyor. Raporun hazırlık aşamasında ayrıca 370 şehidin fotoğrafları tahlil edildi. Sağlık alanında çalışan 9 Filistinli görevli ile röportaj gerçekleştirildi ve onlarca tıbbi dosya incelendi.
Rapor, heyet üyelerinin Gazze`ye biri savaş sırasında, ikisi savaş sonunda olmak üzere üç defa ziyarette bulunduklarına dikkat çekti. Gazze`de üç Filistinli hukuk kuruluşu, heyetin işlerini koordine etti ve çalışmaları sırasında ona eşlik etti.
Heyet üyeleri, yaralı Siyonist askerleri tedavi eden üç Siyonist doktorla da görüştü.
Raporda ön plana çıkan hususlar şu şekildedir:
- Başarısızlıklar ve vatandaşları saldırılara karşı uyarmada koordinasyon eksikliği (uyarı sistemi)
Kaçış yolları yok
Raporun ortaya çıkardığı sonuçlardan birisi, “telefon mesajı, yayın veya uyarı sistemi” gibi uyarı yollarının başarılı olmadığıydı. Uyarı sistemi, koordinesiz bir sistemdi. 68 yaralıdan sadece % 7`si (5 kişi) erken uyarı aldıklarını söyledi. İki tanık da uyarıdan sonra herhangi bir bombalama gerçekleşmediğini ifade etti. Bombalamadan önce uyarı aldıklarını söyleyen tanıklar ise, bombalamanın olmadığı yollar veya yerlerin bırakılması gibi güvenli şekilde yerlerini terk etmek için gerekli herhangi bir icraatın gerçekleştirilmediğini belirttiler.
Evlerin bombalanması
Başka şahitlere göre evlerinden kaçabilenlerin büyük çoğunluğu akrabalarının evinde veya UNRWA okullarında öldüler. Kendileriyle görüşülenlerin % 49`u (33 kişi) evlerinde ya da komşularında yaralandı. % 14`ü (10 kişi) akrabalarının evlerinde veya sığınak ararken yaralandı. % 7`si (5 kişi) evlerini boşaltırken, % 3`ü (2 kişi) UNRWA binalarında yaralandı.
Ayrım gözetilmeksizin bombalama
Rapor, hedef gözetmeksizin şiddetli şekilde patlayan maddelerin yoğun kullanımı sonucunda yerleşim yerlerinde ölümlerin gerçekleştiğini tanıkların ifadelerine dayanarak ortaya koyuyor. Gerçekten de yaralıların % 57`si (39 kişi) ailelerinden en az bir kişinin yaralandığını veya kendilerinin yaralandığı olayda öldüğünü ifade etti. Bunların da % 60`ı (4 kişi) bu olayda en az bir kişinin, bazı durumlarda 30`a kadar kişinin yaralandığını belirtti.
Aynı şekilde yaralıların çoğunluğu büyük patlamaların sonucunda gerçekleşen yıkımlar sırasında ağır cisimlerin altında kalarak yaralanmış durumda. Örneğin yaralıların yarısının vücuduna yabancı cisimlerin (çoğunlukla şarapnel parçası) saplandığını görüyoruz. % 40`ının (27 kişi) vücutlarında kırıklar tespit edildi. % 26`sı (18 kişi) ağır yanıklar yüzünden tedavi görüyor. % 23`ü (16 kişi) baş veya beyinden darbe aldı. % 6`sı (4 kişi) omurilikten darbe aldı. % 44`ü (30 kişi) birçok yerden yara almış durumda.
Şifa Hastanesi Sağlık Memurları başkanının ifadesine göre yaraların şekilleri şu şekilde: “yanık, şarapnel saplanması, derin yaralar ve kesikler, evlerin sakinleri üzerine yıkılmasından dolayı ezilme, parçalanma yaraları, ağır yanıklar.”
Çift ateş açma
Yaralı sayısının fazla olması, ard arda iki atış yapılmasına bağlanabilir. Bu metotta ilk atış akrabaların ve yardıma gelenlerin toplanmasına sebep olurken, ikinci atış da toplananlar arasında yaralıların olmasına sebep oluyor. Kendileriyle görüşülenlerin % 14`ü (10 kişi) ikinci atışla yaralandıklarını ifade ettiler.
Tıbbi yardım görevlilerine ilişme
Rapora göre savaş zamanlarında tıbbi kurum ve ekiplerin özel bir koruma hak ettikleri halde birçok ifadeye göre yaralı taşıma ve tedavi esnasında onlara ilişildi. Bu durum, ambulans ve tıbbi ekiplerin numaraları ve Gazze`deki tıbbi kuruluşların haritadaki yerleri önceden Filistin sağlık bakanlığı yetkilileri tarafından İsrail ordusuna ulaştırılmasına rağmen meydana geldi. Uluslararası Sağlık Örgütü ve Filistin Sağlık Bakanlığı'nın işbirliği ile elde edilen verilere göre yardım ekiplerinde görevli 23 Filistinli (16`sı işlerini yaparken) savaş esnasında öldü, 83'ü de yaralandı. 45 ambulans zarar gördü veya kullanılamaz hale geldi. 17 hastane ve 56 sağlık kuruluşu zarar gördü veya yıkıldı.
Şucaiyye kentinin boşaltılması sırasında saldırıya maruz kalan bir ambulans görevlisinin ifadesi:
"Saat 6:15`te ambulansla 50 metre kadar yaklaştım. O sırada ambulansın önüne düşen bir bomba ile şoka uğradık. Yüksek süratle seyrediyorduk. Durmamız gerekiyordu. Birden depreme benzer bir sarsıntı hissettik. Ambulansın isabet aldığını anladım. Etrafıma baktığımda şoförün bayıldığını gördüm. Ben de başımdan yaralanmıştım ve başım dönüyordu. 30 saniye sonra bir füze doğrudan ambulansa isabet etti. Şoför dışarı fırladı. Fuad ve kameraman bana “iyi misin?” diye soruyordu. Onlara “çıkın ve kaçın. Bize doğru ateş ediyorlar!” dedim.
Yaralıların boşaltılması sisteminin başarısızlığı
Operasyonlar sırasında İsrail ordusu, Kızılhaç ve Filistin Kızılay`ı arasında koordinasyon sistemi uygulamaya konuldu. Birçok yaralı taşınması durumunda tıbbi ekipler başarısız kaldı. Başka zamanlarda ise taşıma ve boşaltma işlemleri çok uzun süreler aldı ve bu da beşeri kayıplara yada yaralıların sıkıntılarının artmasına neden oldu. Heyetin topladığı şahitliklere göre savaş sırasında bir yardım ekibi yaralıları boşaltmak için İsrail ordusu ile 10 saat süren koordinasyon süreci yaşadı. Han Yunus şehrindeki Huzaa beldesine yapılan saldırı esnasında olduğu gibi çok şiddetli durumlarda koordinasyon kurabilmek, İsrail ordusunun belde üzerine kurduğu abluka sebebiyle 7 ila 8 günü aldı.
Ambulans görevlisi Yusuf el-Kahlut`un ifadesi:
Bazen saatlerce koordinasyon için beklerdik. Bazen yaralılar arıyor ve yardım istiyorlardı. Yardım çığlıklarını duyuyorduk. Onların kanlar içinde olduklarını ve öldüklerini biliyorduk. Bu yüzden birçok defa koordinasyonu beklemeden onlara yardım etmeye gidiyorduk.
Tanıklıkların bir kısmı, işgal rejimi ile koordinasyon olmasına rağmen yardım ekiplerine doğru ateş açıldığını gösteriyor. Diğer bazı tanıklıklar da aralarında çok kısa bir zaman olan ard arda iki saldırı yapıldığını ortaya koyuyor. Bu şekilde birinci saldırıda yardım ekipleri yaralıların yardımına koşarken ikinci saldırı gerçekleşiyordu.
Huzaa`ya yapılan saldırıda meydana gelen tehlikeli olaylar (canlı kalkan kullanma, beyaz bayrak sallayan sivillere ateş açılması):
Heyet, özel olarak 21-25 Temmuz arasında meydana gelen Huzaa saldırısı üzerinde durdu. Birinci bombalamadan sonra mahalleden çıkamayan ve başka evlere gitmek zorunda kalan büyük çoğunluğun ifadelerine göre bu saldırı esnasında beyaz bayrak taşıyanlara ateş açılmış, yakın mesafeden sivillere ateş edilmiş, sivillere ait yerleşim yerleri ele geçirilirken siviller hakarete ve tacize uğramış, canlı kalkan kullanılmış ve yaralıların tedavi edilmesi engellenmiş veya geciktirilmiş.
Huzaa sakinlerinden Dr. Kemal, mahalleden çıkışını şöyle tasvir ediyor:
Askerlere 5 veya 10 metre mesafedeydik ve ellerimizi kaldırmıştık. Kızım beyaz bir gömleği kaldırmıştı. Hepimiz “bizler siviliz” diye bağırıyorduk. Yaklaşık olarak 500 asker, buldozerler, her on metrede bir tank vardı. Tankların silahları bize yöneltilmişti. Bizden olduğumuz yerde oturmamız istendi. Tanklar aralarında boşluk olacak şekilde sıralandı. Bizlere bu aralardan yavaşça yürümemiz emredildi. Bu aralarda yürüdüğümüz esnada büyük bir patlama duyduk. Tank bir motosiklete ateş açmıştı. Motosiklet sürücüsü ve bizden üç kişi öldü. Son gün şehri terk edebildiğimizde hepimiz –bir günlük bebek ile 100 yaşındaki yaşlılar dahil olmak üzere- 3 km yürüdük.
Konvansiyonel silahların kullanılması
Heyet, “çivi bombası yaraları, kömür yanıkları, üzerinde SONY markası bulunan elektronik disk şeklindeki şarapnel yaralanması, açık cilt yanıkları” gibi yaralanmalara sebep olan geleneksel olmayan silahların kullanılma şüphesi ifade eden tanıklıkları dinledi. Heyet zehirleri biyolojik ve kimyasal olarak inceleyemediği için raporda sadece tanıkların ifadeleri ile yetindi.
Örgüt, raporun “İsrail ordusunun insan hayatını koruma adına verdiği taahhütler ile savaş sırasında yaptıkları arasındaki farka işaret ettiğini” söylüyor. Bu uygulamalar, binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep oldu. Aynı şekilde Gazzelilerin sığınabilecekleri güvenli bir yerin olmayışına neden oldu.
Rapor askeri inceleme birimlerinin ardı ardına başarısızlıklarının, kendi aralarındaki açık zıtlığın bağımsız ve güvenilir taraflarca soruşturulması gerektiğini ifade ediyor.
Raporda şöyle denildi: “Bizler, İsrail hükümetinin resmi bir soruşturma komisyonu kurulması bir emir vermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu komisyon, bağımsız olarak savaş sırasında verilen emirleri ve meydana gelen olayları, bir sonraki muhtemel savaşı önlemek için savaştan sonra yapılanları incelemelidir. Ta ki herkesin güvende olduğu bir bölgede yaşayabilelim.”
filistihaber