Yıllardan beridir, bir yandan medya, öte yandan medya ağzı ile konuşanların, yıllar boyunca yargısız infaz ettikleri Müslümanların gördüğü muamele, haksızlığın en büyüğü olmakla beraber, konuşma haklarının ellerinden alınması, bila teşbih Amerika`nın bir zamanlar zencilere uyguladığı ambargodan farksız değildir.
Amerika`da zencilere karşı ambargo ve zulüm uygulandığında, bazı lokanta ve restaurantların camlarında "Zenci ve Köpekler giremez" afişleri asılıyordu. Bu gün Türkiye başta olmak üzere, dünyanın laiklikle yönetilen bütün ülkelerinde maatesüf Müslümanlara karşı uygulananlar, bunlardan farksız değildir. Yargılamadan, halk içinde kötü gösterme, namaz kılmasını bombalı saldırı olarak değerlendirme, sakal uzatmasını irtica olarak lanse etme vs. Amerika`nın zencilere uyguladığı acı işkencelerin bir değişik versiyonudur.
Amerika zencilerin yaşama haklarını ihlal ederek, en çirkin yakıştırmaları yaparken, laiklik ve demokrasi adı altında yönetilen ülkelerde ise, Müslümanların konuşma ve savunma haklarının gasp edilmesi, İslam düşmanlığını ortaya döken en açık tablodur. Zira Laiklerin Müslümanlar için kullandıkları "İrtica" yakıştırması, özünde İslam için kullanılan bir tabirdir de halkın çoğunluğunun Müslüman olması direkt olarak irtica yerine "İslam" demelerine mani oluyor. Ama şu bir gerçektir ki; adı ne olursa olsun, ister laik, ister demokrat, ister Kemalist, dini belli olmayan bir düzende, en büyük düşman "dindir."
Her ne kadar Laik düzenin yöneticileri, kendilerine laik (dinsiz) demeseler de Yusufilere karşı uyguladıkları ambargo, hiçte öyle göstermiyor. Bunları yapanların her biri, söze geldiğinde "Yusuf`un kardeşleriyiz, aynı babanın evlatları, aynı çatı altında yaşayan insanlarız" deseler bile, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu biliyor ve gerçeğin bu olmadığını anlayabiliyoruz.
Tarihi sayfalarını karıştırdığınızda, Yusuf`un görünürde olan kardeşleri, Yusuf`a en büyük zulmü edenlerdi. Kuyuya atanlar, vatanından sürgün edenler
Oysa onlara sorsanız, Yusuf`u onlar kuyuya atmadı. Öyle demişlerdi babalarına, "Biz oyun oynarken, Yusuf`u elbiselerimizin başında beklemesi için bırakmıştık, ancak geldiğimizde O`nu bir kurtun parçaladığını gördük. Biliyoruz, biz doğruları söylediğimiz halde sen bize inanmıyorsun." Biraz sahte gözyaşı dökerek "Bu da Yusuf`un gömleği, hem de kanlı " Yani Yusuf`u kuyuya biz atmadık.
İşin içinde başka işler vardı. Kurt, Yusuf`u parçalamış ama gömlek sağlam. Ne merhametli bir kurt ki bu böyle?
Sözde kardeşlerinin planı farklıydı. Onlar, Yusuf öldükten sonra babalarının, Yusuf ve Bünyamin`e gösterdikleri sevgiyi, kendilerine göstereceği düşüncesindeydiler. Hem Yusuf`u da onlar kuyuya atmamıştı zaten.
Kuyu mu? Ne kuyusu?
Hem Yusuf kuyuya mı atıldı?
Kim attı ki? Kardeşleri mi? Olamaz
Türkiye ve laik ülkelerde, Müslümanlara uygulanan ambargo ve düşünülen planlar bundan farksız değil.
Rejimin temellerini sağlamlaştırmak için devrimler yapıldı, Müslümanlar en cani muameleden geçirildi, kuyular Yusuflarla dolduruldu. Ama bu böyle gösterilmedi. Kuyu mu? Kimse kimseyi kuyuya atmadı ki! Zindanlara doldurulanlar ise, demokrasi için tehdit olanlardı. Çünkü onlar, fuhşiyatı içlerine sindiremedikleri için, insanları uyaran insanlardı. Çok uzak değil, daha geçtiğimiz sene İstanbul Sultanbeyli`de Fahrettin Tellioğlu adında inancına sahip bir vatandaş, sokak ortasında fuhuş yapan gençleri uyardığı için, hapis ve para cezasına çarptırıldı. Öyle ya, insanların dinlerinden uzaklaşabilmesi için en aktif faaliyet, fuhşiyatı yaygınlaştırmaktır. En büyük tehdit İslam ise, en büyük taktik Kur`an-ı ortadan kaldırmaktı. Çünkü onlar için tehlike arz eden kitapta; "Sakın zinaya yaklaşmayın! Çünkü o iğrenç bir kötülük ve kötü sonuçlu bir yoldur." (İsra 32) diyor.
Bu onlar için en büyük engeldir. Çünkü zina yoldur, yol ise uzar gider. Zina yapılır, ortaya babasız çocuklar çıkar, böyle çocuklara ise neyi sevdirirseniz öyle yaşarlar. Evet, laikliği müdafaa edecek nesilde, bu nesildir. Ve insanlar, bu çirkin işle meşgul olsunlar ki saltanat elden gitmesin
Saltanat, bir uyarı ile yıkılabilir belki. O yüzden laik düzenin koruma memurları, Fahrettin kardeşe de müsaade edemezdi. Ama sorun bakalım, Fahrettin Tellioğlu`nu kim zindana tıkadı? "Öyle şey mi olur? Biz Fahrettin`in kardeşleriyiz, Yusuf`u kuyuya atmadık ki, Fahrettin`i zindana atalım" diyecekler.
Peki, Yusuf`u kuyuya atan kim?
Yıllardır, debdebeli zindan saraylarını, iniltileriyle inleten Hizbullah sanıklarının suçları neydi?
Tarih tekerrürden ibarettir. Yusuf`un babası, Yusuf`u çok seviyordu. Çünkü onda hile, desise, çirkinlik ve zulüm yoktu. İnsan gibi insan, model olunacak bir yaşantısı vardı. Sevilmesinin en büyük sebebi buydu. Ancak Yusuf`un kardeşleri bunu istemiyorlardı, "Biz kötü değiliz, babamız ona verdiği sevgiyi bize versin" diyorlardı. Evet, söylemde kötü değillerdi ama fiillerinde Yusuf`a kötülük ettiler. Tarihler değişti, asırlar, insanlar değişti! Ama Yusuf`un kardeşi fikrinde olanların fikirleri değişmedi. Katilin fikri, Kabil`in fikridir. Sinsi fikirler değişmediği gibi, sinsi düşüncelerde değişmedi ve yüzlerine geçirdikleri maskeler de değişmedi. Onlar her zaman iyi görünümde olan maskelerle, insanların karşısına çıktılar ve çıkmaya devam edecekler.
Cemal`i, Edip`i, Muhammed Şakir ve diğerlerini kim zindana attı? Kardeşleri mi? (Laikler) asla onlar böyle bir şey yapmazlar!
Rejim bunu yaparak, elleri Kur`an ve sünnetten başka bir şeye uzanmayan Müslümanları kimse sevemeyecek, onlar dipsiz kuyularda kalacaklar ve insanlar onları unutup var olanla yetinecekler, rejimi sevip, rejimi destekleyeceklerdi. Plan aynı plan, yalan aynı yalan, gömlek aynı gömlek, sahte kan hâlâ aynı
Yusufları kimler kuyuya attı? Müslümanlar mı? Asla olmaz, onlar iman eden kimselerdir, öyle şey yapmazlar!
Peki, kim ya da kimler, Yusufları kuyulara attılar ki?
Kuzey kutuplarından inen ayılar, buranın iklim şartlarına da ayak uyduramazlar ki, gelip burada Yusufları yediler densin. Yahut uzaylı hikâyelerine inanmıyoruz ki, gelip uzaya kaçırdılar diyelim.
O zaman Yusuflara ne oldu? Yozgat ve diğer illere giden Yusuflar neden gittiler? Ailelerinin ziyaretinden bıkıp kaçmak mı istediler? Yoksa onları oraya sürenlerde mi uzaylılar? Ya da kuzey kutuplarında yaşayan ayılara yemek için mi Yozgat ve diğer ücra bölgelere götürdüler?
Hâsılı kelam çözülmesi gereken birçok soru ve bilmece var. Ancak sorsanız onlar her şeyden habersiz, herkese eşit haklarla muamele eden koruma memurlardır.
Peki o zaman Yusuf`u kimler kuyuya attı ?
Muhammed Yusuf Şehitoğlu / doğruhaber