ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantıda, Başbakan Davutoğlu`nun geçen hafta yurtiçinde yaptığı ziyaretler, katıldığı kongrelerin değerlendirildiğini belirten Arınç, yurtiçindeki bu çalışmaların başarılı ve verimli olduğu konusunda Bakanlar Kurulunda bir mutabakat oluştuğunu ifade etti.
TBMM çalışmaları hakkında, Bakanlar Kuruluna bilgi sunulduğunu kaydeden Arınç, "Yarın, bildiğiniz gibi Türk Silahlı Kuvvetlerine Aden Körfez'inde görev yapmasıyla ilgili bir tezkeremiz öncelikle görüşülecektir" bilgisini verdi.
TBMM'de, daha sonra Maden Kanunu'nda geri kalan sürelerin tamamlanacağını anlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Ondan sonra da eğer kabul ederse TBMM gündemine bu iç güvenlik paketi dediğimiz, daha doğrusu emniyet teşkilatımızı ilgilendiren bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına yönelik kanun tasarımız görüşülmeye başlanacaktır. Onun bitirilmesini amaçlıyoruz. Gündem içerisinde, bu kanunun bir an önce yasalaşmasını arzu ediyoruz."
Kötü hava şartlarına karşı tedbir alındı
Arınç, toplantıda, bazı bölgelerde etkili olan lodos ve su baskınlarının da ele alındığını belirterek, şunları kaydetti:
“Son günlerde yaşanan lodos ve su baskınları, bunların getirdiği adeta afet haline dönüşmüş kötü hava şartları da gündemimizdeydi. Maalesef sadece Bursa`da, 3 yurttaşımız hayatını kaybetti. Balıkesir, belki başka illerimizde de hayatını kaybeden, yaralanan oldu. Kamu malları, özel mülkiyetler de zarar gördü, çatılar uçtu, sular bastı ve maalesef trafik felç haline geldi. Bundan dolayı çok üzgünüz. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Yine bu tür afetin devam edebileceği endişesi, özellikle bazı bölgeler için, sağanak, aşırı yağışlar tehlikesine karşı da bütün valiliklerimiz, belediyelerimiz gerekli tedbirleri alıyorlar. Aziz milletimize bu vesileyle geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum, ölenlere rahmet diliyorum. Daha büyük zararlar oluşmaması için acilen alınması gereken tedbirlerin de yerine getirildiğini söylemek istiyorum."
Arınç, toplantıda ayrıca, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam`ın, sosyal yardımlarla ilgili bazı projelere ilişkin sunum yaptığını, daha sonra da Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç`ın da özellikle gençlere yönelik projelerin hayata geçirilmesi noktasında mevcut çalışmalarla ilgili Bakanlık sunumunu yaptığını bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı`nın da yurtdışındaki okullarla ilgili yürütülen çalışmalar hakkında Bakanlar Kuruluna bilgi verdiğini ifade etti.
"Kuru üzüm dağıtımı Bakanlar Kurulu kararı haline getiriliyor"
Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu`nun, AK Parti Manisa İl Kongresi`nde, okullarda kuru üzüm dağıtımının yapılacağını açıkladığını anımsatarak, "Süt dağıtımı yaptığımız okullarımızda, kuru üzüm dağıtımının da yapılması Bakanlar Kurulu haline getiriliyor. İmzalanacak ve önümüzdeki süreçte gençlerimizin sağlıklı yetişebilmesi ve gıda takviyesi olarak da üzümden de yararlanılması konusunda Bakanlar Kurulu kararımız acilen çıkarılmış olacak" diye konuştu.
Yurt dışındaki eğitim kurumları
Bülent Arınç, Bakanlar Kurulunun ardından, bir gazetecinin, yurt dışındaki okullarla ilgili nihai bir karar verilip verilmediğine ilişkin sorusu üzerine, geçen haftaki kurulda bu konuda ön görüşmelerin yapıldığını ifade ettiğini söyledi, üç konuyu öncelikli olarak tasarladıklarını belirtti.
Yurtdışındaki farklı ülkelerde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 66 okul bulunduğunu bildiren Arınç, birinci konunun, bunların çalışma şartlarının, eğitim kalitesinin daha da artırılması, fiziki şartlarının düzeltilmesi olduğunu anlattı. Arınç, ikincisi konunun, Türk okulları olarak bilinen ve dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteren okulların da şirket mi, dernek mi, vakıf mı, hangi şartlar altında çalışıyorsa çalışsın, Milli Eğitime veya kurulacak vakfa devredilmesi konusunda bir gelişme yaşanıp yaşanmayacağı olduğunu belirtti.
Arınç, üçüncü konunun ise bu ülkelerde yeni kurulacak sistem içerisinde yeni okulların, kursların veya burs imkanlarının verilmesinin sağlanıp sağlanmayacağı olduğunu aktararak, "Bunun gönüllülük ilkesine dayanması konusunda da bir mutabakat oluştuğunu ifade etmiştim. Bugünkü toplantımızda size müşahhas olarak sunacağım, 'Şöyle bir sistemi düşünüyoruz' şeklinde, dört dörtlük bir sunumu maalesef mümkün görmüyorum. Ancak şu konudaki kararlılığımızı tekrar ifade etmek isterim: Okullar konusunda yapabileceğimiz çalışmaların mutlaka elzem olduğunu, gerekli olduğunu, bunun Türkiye'nin menfaatleri açısından fevkalade açık ve yakın bir ihtiyaç olduğuna karar verdik" diye konuştu.
Ancak hukuk devleti olmanın ilkeleri içinde, bunun nasıl gerçekleştirilebileceğinin etraflı olarak düşünmek mecburiyetinde olduklarını söyleyen Arınç, şunları kaydetti:
"Şunu örnek vermek istiyorum: Geçtiğimiz toplantıdan sonra da açıkça ifade etmiştim, 'Yani biz kapattık, bu iş bitti.' Böyle bir mantığın dünyanın hiçbir ülkesinde geçerli olmadığını bilmenizi isterim. Bir şirket olarak, ticari faaliyet olarak kurulmuşsa bu okullar, onun sahibi o şirkettir ve onun ortaklarıdır. Bir dernek, bir vakıf veya o ülkedeki ortaklar aracılığıyla kurulmuşsa yine bir hükmi şahsiyete haizdir, onlara Türkiye'den hükmetmek, el koymak, elbette mümkün değildir."
Arınç, bazı gazete yazarlarının bu sistemi beğenmediklerini, "Kapansın", "El koyulsun" dediklerini dile getirerek, "Hatta savaş tamtamları içerisinde ellerinden, kalemlerinden kan damlıyor. Biz bunu yapamayız. Kendileri de yapamaz ama onlar yazılarında, köşelerinde veya televizyonlarında bazen bu sözleri söyleyebiliyorlar. Biz de hayretle dinliyoruz. Biz böyle bir şey yapmayacağız" dedi.
"Vakıf sistemi"
"Devletten devlete bir ilişki şeklinde eğitim konusunu düşünmediklerini" belirten Arınç, şunları söyledi:
"Bunun mutlaka bir gönüllülük, bir vakıf düşüncesi içinde olmasını arzu ediyoruz. Çünkü düşünün ki başka bir ülke, Türkiye'de belli amaçlarla bu tür okullar ve eğitim kurumları açmaya kalksa hepimiz kuşku içinde yaklaşırız. 'Bunun arka planında ne var acaba' deriz. Hükümetten hükümete ilişkilerde, ticari ilişkiler, siyasi ilişkiler, diplomatik ilişkiler vardır ama bir ülkenin, bir başka ülkede eğitim faaliyeti adı altında ne yapacağını, o ülkenin iç istihbaratının da devlet adamlarının da düşünmesi gerekir. Dolayısıyla açık ve şeffaf olmak zorundayız. Biz bir hükümetiz. Hükümetimiz de hukuk kuralları içerisinde faaliyetlerini devam ettirecek.
Bir defa, 'Buna ihtiyaç var mı' diye sorarsanız, evet, Sayın Cumhurbaşkanımızın da defalarca söylediği gibi, Sayın Başbakanımızın da bunu teyit eden ifadelerinden bildiğimiz gibi hükümetimizin de ortak kararı, Türkiye içinde ve dışında yeni, nitelikli bir eğitim faaliyetinin başlamasına ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyacı gidermek mecburiyetindeyiz ve olabildiğince bunun bir vakıf sistemi içerisinde, örnekleri de vardır biliyorsunuz, Yunus Emre Vakfı vb. gibi. Nasıl kurabilir, nasıl kaynak temin edebilir, bunlar nasıl denetlenebilir? Bu sistem üzerinde çalışıyoruz.
Bizim bugün söyleyebileceğimiz elbette şudur: Kuracağımız sistem, mutlaka vakıf olacaktır. İsmini de tespit ettik ama bugünden ismini söylemeye herhalde gerek yok. Bir vakıf, yani vakıf senedi olacak, mahkeme tescil edecek ve örneklerinde görüldüğü gibi mutlaka kamu desteğinde ama sivil bir yapılanma olacak. Kamu desteğinin bulunmadığı böyle ciddi bir vakfın ayakta durması da mümkün değildir. Ama pay olarak sorarsanız, herhalde yüzde 70'inin sivil bir yapılanma olması, yüzde 30'unun da kamu desteğinin bulunması gibi belki bir oran düşünülebilir."
Arınç, kurulacak sistem içinde her ülke açısından bir esnekliği düşündüklerini kaydederek, o ülkelerdeki eğitim çalışmalarına nasıl katkısı olacağının, ülkelerin şartlarını dikkate alarak, yapmayı arzuladıklarını aktardı.
Bu çalışmaların misyonerlik düşüncesiyle değil, eğitim diplomasisi veya kültürel diplomasi açısından değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Arınç, bu konularda fikir birliği içinde olduklarını vurguladı.
Arınç, "Şüphesiz böylesine büyük ve değerli organizasyonun hem altyapısını güçlü kılmalıyız hem de sistemini güçlü bir şekilde kurmalıyız, diye düşünüyorum. Çalışmaların devam etmesi ve Milli Eğitim Bakanımızın elindeki projeyi sonuçlandırması talimatını verdi, Sayın Başbakanımız. Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kuruluna da ihtiyaç yok, bu konu üzerindeki görüşmeler, teknik anlamda sonuçlandığı takdirde, Sayın Milli Eğitim Bakanımızın sizlere dört dörtlük bir bilgi sunabileceğini şimdiden söyleyebilirim."
AA