Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeler aynı olduğu halde davalarda farklı kararlar verdiğine dikkat çeken Avukat Hüseyin Kurşun, Ergenekon ve Balyoz davalarına yeniden yargılama kararı veren Anayasa Mahkemesi'nin İslami davalarda bu hakların ihlal edilmediğini savunarak ret kararı verdiğini ifade etti.
Adalet mekanizmasının taraflı davrandığını vurgulayan Kurşun, “Ergenekon ve Balyoz davalarına yeniden yargılama kararı veren ve temel hakların ihlal edildiğini belirten Anayasa Mahkemesi İslami davalarda bu hakların ihlal edilmediğini savunarak ret kararı veriyor. Dolayısıyla bu hakkın dağıtımı tamamen ideolojik bir bakış açısıyla verilmektedir. Dolayısıyla burada adalet mekanizması da maalesef taraflı davranmaktadır. Hükümet de bu noktada samimi değildir.”ifadeleri kullandı.
“Ergenekon ve Balyoz davası ile başvurularımızın gerekçeleri aynı ama çıkan karar farklı”
Vasat davasından dolayı Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını belirten Kurşun, “Gerekçemiz, tanık deliline başvurduğumuz halde, tanık dinletme talebimiz mesnetsiz bir şekilde reddedilmiştir. Telefon görüşmelerinin yani dijital kayıtların incelenmesini talep etmişiz. Bu gerekçeyi yazarken aynı zamanda Ergenekon ve Balyoz davasıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu yeniden yargılama kararını emsal olarak gösterdik. Aynı nedenle başvuruyoruz. Ergenekon ve Balyoz davası ile başvurularımızın gerekçeleri aynı ama çıkan karar farklı ve adaletsiz bir karar.” şeklinde konuştu.
ABD’li yetkililerin Türkiye ziyaretleri öncesi El- Kaide adı altında Müslümanlara yönelik operasyonlar yapıldığını belirten Kurşun, “ABD Dışişleri bakanı veya her hangi ABD’li bir yetkilisi Türkiye’ye gelmezden bir iki gün önce bizler hep Türkiye’de El- Kaide adı altında Müslümanlara yönelik operasyonlara şahit olduk. Aslında Türkiye’de El-Kaide’nin olmadığı Wikileks belgeleri ile sabittir. Hem AK Parti hem de şuan kavgalı olduğu Gülen hareketi bu operasyonları yaparken Amerika’ya bakın biz Radikal İslam ile mücadele ediyoruz. Algısını oluşturmak için yapmıştır. Dolayısıyla Elazığ İhya-Der, Adıyaman Vahdet-Der, gerek Hizbut-Tahrir ve Vasat davaları ve daha sayamayacağımız birçok dava var.” dedi
“Risale-i Nur okumak ve derslerini vermek bir terör faaliyeti şeklinde gösterilmiştir”
İslami davaların legal olan çalışmalarının illegal olarak yansıtıldığına dikkat çeken Kurşun, “Bu davaların tapelerine, gerekçelerine baktığımızda işte hep radikal İslam’ı, devletin düzenlediği anayasal düzeni yıkıp yerine İslami esaslara dayalı bir devlet kurulacağı, terör faaliyetleri için hazırlıklarda bulunduğu gibi propaganda ile yapılmaktadır. Oysa bir kurban derisi toplamak, bağış toplamak, İsrail’i protesto etmek, Risale-i Nur okumak ve derslerini vermek bir terör faaliyeti şeklinde gösterilmiştir. Bu tamamen ABD’ye verilen bir sözün tutulmasına yöneliktir. Bu gün görüyoruz ki bu iki kesim ise nihayetinde bu gün birbirlerini suçlamaktadır. Hükümetin haberi olmadan bir memur dahi atanmazken bu yapı emniyet ve özellikle yargıda büyük bir kadrolaşma içerisine girmiştir. Öyle ki Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Terörle mücadele şubeleri olsun tamamen bu yapının bağları ile dolmuştur.” diye konuştu.
“Hükümet samimi ise, Paralel yapının mağdur ettiği Müslümanlara da sahip çıkmalıdır”
Hükümet ile paralel yapı arasında yaşanan kavganın kirli bir kavga olduğunu belirten Kurşun, “Hükümet bu yapıyı 17-25 Aralık darbesi ile suçlamaktadır. Bu yapı ise hükümeti yolsuzluk ile suçlamaktadır. Baktığımızda sonuçta ortada bir kirli kavga var. Biz hiç birini tasvip etmiyoruz. Ne hükümeti, ne de paralel yapıyı. Bu kavgada sonuçta Müslüman halk mağdur olmaktadır. Eğer hükümet gerçekten samimi ise tekrar altını çizerek söylüyorum, Paralel yapının mağdur ettiği Müslümanlara da sahip çıkmalıdır. Bu hususta yetki ellerindedir. Gerekir komisyonlar, gerek yeni düzenlemelerle ceza infaz dosyalarında olsun, gerek terörle mücadele kanunlarında olsun en azından yeniden yargılama yolu açılabilir.” çağrısında bulundu. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)