Filistinliler açısından yeni yıl, önceki yılın kapattığı kapıları yeniden açmaktan başka bir şey değildir. Mesela, Filistinliler için en önemli meselelerden biri olan esirler meselesini ele alalım. Çünkü bu mesele her şeyden önce doğrudan insan ve insanlıkla alakalıdır. Geçen yıl, Siyonist işgal zindanlarında bulunan 6500 esirin üzerine kapılarını kapattı. Bunlardan 30`u 1993 yılında imzalanan Oslo İlkeler Anlaşması'ndan önce tutuklanan esirlerdir.
Bu rakamlar ve yaşanan süreç, adı “barış” olan anlaşmanın aslında pratikte bir şey değiştirmediğini gösteriyor. Çünkü bu süreç tutuklama kapısını kapatmadı. İşgal rejimi buna ihtiyaç duymadığını söylemiyor nacak inkar da etmiyor. Zira Filistinlilerin mücadele ve direniş sebepleri hâlâ ortada ve geçerliliğini korumaktadırlar. Bu sebeplerin başında işgalin varlığı geliyor. Ardından işgalcinin, kendini göstermek ve varlığını hissettirmek için yaptığı baskınlar, tutuklamalar ve zindana atmalarla bu halka karşı işlediği sayısız cinayetler geliyor. Bunların yanında işgalcinin ırkçı ve sömürgeci yüzünü gösteren yerleşke inşaatını var gücüyle sürdürmesini de bu bağlamda ele almak gerekir.
Barış için düşmanla masa başına oturanların anlaştıkları maddelerin içine esirler meselesinin yerleştirilmemesi, düşmanla barış görüşmelerinin bizatihi kendisi, etkili ve büyük devletlerin sürekli işgalci İsrail`in çıkarına olacak şekilde taraf tutmaları esirler meselesini daha da karmaşık hale getirmektedir.
Esirlerle ilgili verdiğimiz rakamlar, istatistiki bilgiler zaruret babından bilgilerdir. Filistinli olsun olmasın, esirler özgürlüğün şahitleridir. Onlar soyut rakamlar, istatistikler, araştırma için oluşturulan tablo ve listeler değildirler. Onlardan her birinin ayrı bir hikayesi vardır. Her biri, yetmiş yıldır zulüm altında inleyen bir halkın ayrı bir hikayesinin ifadesidir.
Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, imzalanan sözde barış anlaşmasının üzerinden 22 geçmesinin ardından şu anda Siyonist işgal rejimi zindanlarında 6500 Filistinli esirin olduğunu söyleyebiliriz. Oldukça uzun olan bu süreçte sözde barış görüşmeleri durmadı. Kesintiye uğradıysa da hep sürdü. Ama Filistinliler için bir fayda hasıl olmadı. Çünkü işin özünde bir bozukluk vardı. Zamanlamasında, yapılış şeklinde, yol ve yöntemde, bu işi sevk ve idare etmede ciddi sorunlar ve sıkıntılar vardı.
Ana dava olan bu davanın hep diri kalması gerekir. Bununla şehitlerin ardından şu anda aynı çatı altında kalan ya da isimleri ayrı ama zindanları aynı olan ve ağır gelen ölümle birlikte yaşayan esirleri kast ediyorum. Düşman bu kahraman direnişçilerin ve esirlerin davasının içini boşaltmak ve insani boyuttan yoksun bırakmak istiyor. Siyonistler bunu başaracaklar mı dersiniz. Süreç bunu bize gösterecektir.
Emced Arar / Filistin Haber