İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun`un yeni çıkan 'İN' isimli kitabında yer alan bilgilere göre, Batman`da 1998 yılında Cevzet Soysal'ı 'Paralel Yapı' ya bağlı polisler tarafından kaçırılarak katledildiğinin ortaya çıkmasıyla Soysal`ın ailesi, bir kez daha neye uğradığını şaşırdı.
Bundan tam 17 yıl önce Batman`da kaçırılıp Beşiri kırsalında işkenceyle katledilen Cevzet Soysal`ın eşi Kaside Soysal, 17 yıl boyunca sabırla eşinin dönüşünü beklediğini, ama son gelen haberlerden sonra yıkıldıklarını belirtti.
“Eşim Allah yolunda olduğu için onu katlettiler”
En azından kocasının sadece kemikleri bile olsa bulunup kendilerine teslim edilmesini isteyen Soysal, “Eşim 17 yıl önce kayboldu. Her gün geleceğini düşünüyorduk. Eşimin katledildiğini öğrendikten sonra hükümet yetkililerinden ricamız bir an önce kemikleri dahi olsa çıkarılması ve bize teslim edilmesidir. Bizde bilelim ki bir mezarı var ve ona bir Fatiha okuyalım. Bunca yıldır bize çok acı çektirdiler. Tek ricamız yetkililerden, eşimin kemiklerini de olsa bulmalarıdır. Bunca yıldır bize acı çektirdiler. Bunları Allah`a havale ediyoruz. Artık acı çekmek istemiyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu`ndan rica ediyorum, eşimin kemikleri dahi olsa bulup bize teslim etmeleridir. Çocuklarım yetim büyüdüler. Eşim Allah yolunda olduğu için onu katlettiler.” dedi.
Babası kaçırılmadan önce 15 yaşında olan Mücahid Soysal, babası kaçırılmadan bir iki ay içerisinde sık sık evlerine tehdit telefonları gelerek, ‘Biz senin babanın kasabıyız, babanı öldüreceğiz` denildiğini belirterek, kısa süre sonra babasının kaçırılmasıyla tehdit telefonlarının gerçek olduğunu anladıklarını vurguladı.
"Polisin ajanlık teklif etmesi"
Soysal, “Babam 9 Kasım 1998 yılında işe giderken Toros marka bir araçla iki polis tarafından zorla araca bindirilerek kaçırıldı. O günden bugüne kadar ondan haber alamadık. Karakola, emniyete çok gittik. Her gittiğimizde bizimle ilgilenmediler. Bizlere, ‘kim kaçırdı` diye sordular. Bizde kimin kaçırdığını bilsek zaten size söylerdik` diye dile getirdik. Onlar ise, ‘siz isim vermediğiniz takdirde ilgilenmeyeceğiz, umurumuzda değil` dediler. Her defasında babamın akıbetini sormak için emniyete gidiyordum. Bir defasında Terörle Mücadele Dairesine gittim. Orada bir polis ile karşılaştım. Polis niçin geldiğimiz sordu ve bende ‘babam 1998 yılından beri kayıptır. Silopi Savcılığının yaptığı açıklamaya göre bazı kemikler bulundu. Bende o kemikler bizim olabilir diye başvuru yapmaya gelmişim` dedim. Polis de bana, ‘ o kadar üstüne gitme yoksa başın belaya girer. Eğer ki üstüne çok gidersen senin de sonun baban ki gibi olur` diyerek beni tehdit ettiler. Açıkça bana ‘bizimle çalışırsan babanın kimler tarafından kaçırıldığını ortaya çıkarırız` diyorlardı.” ifadelerini kullandı.
“17 yıldan sonra böyle bir haber bizi şoke etti”
Polislerin kendileri için çalışmadığı takdirde hiçbir şekilde onlarla ilgilenmeyeceklerini söylediklerini ifade eden Soysal, şöyle devam etti: “Daha sonra İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun`un yeni çıkan İN isimli kitabında babamın katledildiğini duydum. Bizler 17 senedir bir umutla bekliyorduk. Ama bu haberden sonra hayal kırıklığına uğradık. 17 yıldan sonra böyle bir haber bizi şoke etti. Babam mütedeyyin olduğundan dolayı katledildi. Babam İslami yapısından dolayı bunu kabul etmeyen bazı odaklar onu kaçırıp öldürdüler. Babam herkes tarafından sevilen birisiydi. Babamın kemikleri bulununcaya kadar bunun peşini bırakmayacağız. Hükümet yetkililerinden babamın kemiklerinin bir an önce ortaya çıkarmalarını istiyorum. Eğer bu olay aydınlanırsa birçok faili meçhul olay aydınlanacak.”
"Babamla birlikte umutlarımı da kaybettim"
Babası kaçırılırken bir yaşında olan Cevdet Soysal`ın kızı Müslime Soysal ise, babasını sadece ellerinde olan bir fotoğraf karesinde tanıdığını söyledi.
Yaşadıklarını kelimelerle ifade edemeyen Müslime Soysal, babasının kaçırılarak katledildiğini duyduktan sonra duygularını günlük defterine döktü. İşte Soysal`ın yazdığı o cümleler: “Bugün babamın kaybından sonra birçok kayıp daha yaşadım. Umutlarımı kaybettim. Belki bir gün çocukluğumu yaşayamadığım babamla gençliğimi yaşarım diye kurduğum hayallerimi kaybettim. Bu zulmü yapan insanların çocuklarına acıdım. Belki onların yanında babaları var ama insanlığını, vicdanını ve inancını kaybeden babalar… Babam gelsin diye ettiğim duaların ardından hep onu bizden ayıran o insanları görmek gelirdi. Bir gün onlarla karşılaşmak ve onların gözüne bakıp onlara acıdığımı ve rabbimden onlar için cehennemde yerleri bol olsun diye ettiğim çocukluk bedduamı dile getirmek vardı.
Cemaat denince aklıma dindarlık ve muhafazakârlığı esas alan toplumlar gelir. Hangi dindarlığın ardında vahşice katletmek var. Acaba hangi namazlarını eda ettikten sonra tespihat yerine yaptılar bu görevi? Hangi çocuğuna Allahaısmarladık` dedikten sonra bitmeyen Allahaısmarladıklar hediye ettiler bana… İslam`a değer verdiğini iddia eden insanların İslam`a değer verenleri ortadan kaldırması ne zaman mubah oldu? Hangi fetvacının fetvası ile işlediler bu çirkin vahşeti?
Benim hüznüm, haber geldiğinde bile inanamadığım o haberin içindeki şifrelenmiş harfli canavarları görüp onlardan bilhassa duymak ve babamın İslam, Rıza-i İlah için feda ettiği canına karşılık o eli kirli canavarlardan hem dünyada, hem ahirette davacı olmakla gider. Cenab-ı hakkın merhametine sığınsınlar. Çünkü ben hiçbir kötülüğün hesapsız kalmadığı o ahirette onlara merhamet etmeyeceğim. Akıtılan onca yaşın, uğruna kurulan hayallerim bir işe yaramaması ve çocukluğunun bir yanını hep eksik yaşayan bir çocuğun sırf çocukluk hayallerine kapılmasın diye erken olgunlaşan bir genç kızın ahı hiçbir zaman boşa gitmeyecektir."
Sabri Uzun`un yeni çıkan 'İN' isimli kitabında geçen cinayet ilk olarak 2009 yılında İlke Haber Ajansı tarafından gündeme getirilmişti.(M.Fatih Akgül-İLKHA)