Batman`da düzenlenen il başkanları toplantısında bir konuşma yapan Bülent Yıldırım, “Nasıl ki faili meçhulleri işleyen derin devletin sorgulanması gerektiğini ifade ediyorsak, örgütte kendi içindeki derinleri sorgulamalıdır.” dedi.

“Daha verilmesi gereken bir takım haklar var”

Yıldırım, çözüm süreciyle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şuanda barış ve çözüm sürecini birlikte yaşıyoruz. İnsanlar huzur ve mutluluğun ne manaya geldiğini son bir yılda aslında yaşadılar, gördüler. Artık çocuklarının ölmesini istemeyen anneler, barışın ve çözümün olması gerektiğine inanıyor. Bu manada son yıllarda gerçekten önemli gelişmeler de oldu. Bir takım hakların verilmesini gördük, bunu yaşadık. Ama daha verilmesi gereken bir takım haklar var. Bu konuda da Kürt bölgesinde yaşayan bütün etnik yapıların, bütün mezhepsel yapıların bir takım talepleri oldu. Bunların hepsinin bir araya getirilip monopol bir şekilde Hükümete, devlete çağrıda bulunulması gerekiyordu. Bu geçtiğimiz süreç içerisinde yapılmaya çalışıldı.” diye konuştu.

“Ne olursa olsun masadan kalkınmasın”

Birçok STK`nın ortaklığıyla çözüm sürecindeki çalışmayı daha da genişlettireceklerini ifade eden Yıldırım, “Bütün taraflara şu mesajı veriyoruz; ne olursa olsun masadan kalkınmasın. Çözüm süreci hepimiz için önemlidir. Çünkü Kürt meselesi sadece Doğu ve Güneydoğu`yu ilgilendirmiyor. Şuanda Kürtlerin en çok yaşadığı il İstanbul`dur. İzmir`de de vardır, Aydın`da da vardır, Orta Anadolu`da da vardı. O nedenle Kürt meselesi çözülmediği müddetçe Türkiye`nin ilerlemesi de mümkün değil. Kürt meselesinin çözümüne yaklaşıldığı şu dönemde hepimiz görüyoruz ki, bir takım eller devreye girdi. Bu derinler tekrar savaşın başlamasını, tekrar çatışmanın başlamasını istiyor. Ama halk bunu istemiyor, STK`lar istemiyor ve mollalar istemiyor.” dedi.

“Muhafazakâr kesimlerin göç ettirilmesi politikası uygulanıyor”

Bölgede dindarlara yönelik yapılan saldırılara da değinen Yıldırım, şöyle dedi: “Fakat özellikle bu bölgede muhafazakâr kesime yapılan saldırıları önemsiyoruz. Bu saldırıların olmaması gerekiyor. Çünkü Kürtler Müslümandırlar. İster azınlık olsun, ister çoğunluk olsun hiç kimsenin dini yaşayışından dolayı şiddete uğraması doğru değildir. Burada tektipçi anlayışa dikkat ederseniz, ‘bölgede sadece biz varız, başkası yoktur` anlayışıyla hareket ediyor. O nedenle biz devlete de, örgüte de çağrıda bulunuyoruz; burada muhafazakâr kesimlerin göç ettirilmesi politikası uygulanıyor. Bunun önüne mutlaka geçilmesi lazım. Devletin mutlaka bu bölgede güvenliği ve asayişi sağlaması lazım, devlet yetkilileriyle görüşüldüğü zaman bölgede her türlü tedbirin alındığı söyleniyor. Fakat yine insan ölümlerinin yaşandığı bir gerçek var. O nedenle yeterli tedbirlerin alınmadığını görüyoruz.”

“Derin devletin sorgulanması gerektiğini ifade ediyorsak örgütte kendi içindeki derinleri sorgulamalıdır”

Son günlerde ülke gündeminde sıcaklığını koruyan Cizre`deki olaylardan da bahseden Yıldırım, “Cizre`de yaşanan olaylar bir felakettir. Her taraf diyor ki, ‘Cizre`de başka eller var`. Onun için biz nasıl Türkiye Cumhuriyetinin faili meçhulleri işleyen derin devletin sorgulanması gerektiğini ifade ediyorsak örgütte kendi içindeki derinleri sorgulamalıdır. Şimdi, ‘benim derinim temiz, senin derinin kirli` mantığıyla hareket edilirse bir sonuca varılmaz. Hem İmralı, hem siyasi kanat ve hatta Kandil`den açıklamalar var. Çözüm sürecinin, barış sürecinin devam etmesi gerektiğine yönelik. Birden bire ortalık hareketleniyor. Demek ki başka bir derin var. Bu derinin mutlaka ortaya çıkarılıp tespit edilmesi lazım. Aksi takdirde çözüm sürecinde başkaları başarılı olma şansını elde eder, bu da halka zarar verir.” şeklinde konuştu. (M. Fatih Akgül-İLKHA)