Son  yaşanan gelişmeler ve yaşanan Cizre saldırıları hakkında, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Diyarbakır İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cizre saldırılarının kendileri için sürpriz bir olmadığını, aksine 6-7 Ekim Kurban Bayramı katliamı münasebetiyle 17 Kasım 2014 günü yaptıkları basın toplantısında, bu tehlikeye dikkat çektiklerini söyledi. Şırnak HÜDA PAR İl Başkanı Abdullah Kılınç ile Cizre HÜDA PAR ilçe başkanı Ahmet Elçin'in açıklama boyunca yanında durduğu Yapıcıoğlu, Cizre'de atılan adımların PKK'nin bölgede kendisi dışında hiç bir güç görmek istememesinin bir sonucu olduğunu söyledi.

Benzer olayların tekrar yaşanması ihtimali ve tehlikesinin olduğunu daha o gün söylediklerini belirten Yapıcıoğlu, “Çünkü zihniyet değişmemiştir. PKK ve bağlı kurumları kendilerine tabi ve teslim olmayanları düşman olarak tanımlamaya devam etmektedir. Diğer taraftan 6 Ekim ve sonrasında bize yönelik saldırılar da öncekiler gibi faili meçhul kalmaktadır.” İfadelerini kullandı.

Son yaşanan Cizre saldırıları sonrası HDP tarafından dillendirilen Cizre`nin pilot bölge seçildiği, provokatörlerin iş başında olduğu, paralel yapı emniyetçilerinin burayı karıştırdığı gibi söylemler olduğunu belirten Yapıcıoğlu, PKK`nin hayata geçirmeye çalıştığı kanton uygulamalarına ve bu Kanton uygulamalarında yaşanan duruma dikkat çekti.

“Bu sözlerini unutmuş olabilirler ancak biz unutmadık”

6-8 Ekim olaylarıyla başlayan ve aralıksız devam eden saldırılarda katledilenlerden bazılarının faillerinin yakalanmasına rağmen özellikle Bingöl`de Karlıova ilçe yöneticileri olan Cengiz Tiryaki, 30 Mart seçimlerinde belediye meclis adayı olarak gösterdikleri Turan Yavaş ve parti üyeleri olan Cumali Güneş ile Fethi Yalçın`ın katilleri halen yakalanmadığına dikkat çekti.

Yapıcıoğlu, “6-8 Ekim olaylarında yaşanan barbarlığa kamuoyu tepki gösterince, Vandalları sokağa çağıranlar mahcup bir edayla ve boncuk boncuk terleyerek ‘6 Ekim`de tabanımıza sokağa çağırdığımızda şiddet olsun istememiştik, HÜDA PAR`a saldırı olabileceğini öngörememiştik` demişlerdi. Bu sözlerini unutmuş olabilirler ancak biz unutmadık. Halkın unutmuş olabileceğini de düşünüyor olmalılar ki şimdi o barbarlığı “görkemli bir serhildan” olarak tanımlamaya başladılar.” şeklinde konuştu.

“Baraj patlak verirse hayal bile edilemeyen sonuçları olacaktır.”

Yapıcıoğlu, “Kanton uygulaması sadece Cizre`de yoktur. Yüksekova, Silopi ve Hakkâri`deki uygulamaları Cizre`den aşağı değil. Ancak Cizre`de Müslümanları bölgeden uzaklaştırıp, kendilerine göre farklı unsurlardan arındırma istekleri HÜDA PAR direnişine takıldığı için bu şekilde olaylar patlak verdi. Adı sayılan yerlerde PKK ve uzantılarının uygulamaya koydukları sisteme henüz direnen çıkmadığı için durum normal görünüyor. Bu yerlerde de devlet güçleri Cizre`deki gibi sokaklara giremezler. Buralarda PKK`nin uygulamalarına direnen olmadığı için dışarıdan sakin ve sorunsuz görülüyor. Ancak halk bu baskı ve tekçi zihniyete ilelebet sessiz kalamaz. Halkın bölge sorunlarının çözüm konusunda henüz ümidi olduğu, süreç sonunda bu baskılar ve tekçi zihniyetin biteceği kanaati olduğu için beklemektedir. Bir gün bu baskıların oluşturduğu baraj patlak verirse hayal bile edilemeyen sonuçları olacaktır.” uyarısında bulundu.

“PKK`nin fiili paralel devlet yapılanması mevcuttur”

Yaşanan olayların sadece Cizre ile sınırlı olmadığını ve bölgede yaşanan sorunların üstünü örtmekle, sorunların görmezden gelinmesiyle bunun halledilmeyeceğini belirten Yapıcıoğlu, asıl sorunun, PKK`nin güçlü olduğu yerlerde aykırı hiçbir sese tahammül etmemesi olduğunu belirtti.

Yapıcıoğlu, “Sorun PKK`nin elindeki silahı kullanarak bölgede herkesi kendisine bir şekilde itaat ettirmek istemesinden kaynaklanmaktadır. Ancak süreç nedeniyle yapılan görüşmelere halel gelmemesi için devlet bir yerde olay patlak vermeden sorun yokmuş gibi hareket etmektedir. Bu uygulama yanlıştır. PKK`nin fiili paralel devlet yapılanması mevcuttur. Gün geçtikçe buradaki baskısını artırarak halkın direncini kırmaktadır. Halkın sindirildiği için bu uygulamalara sessiz kalması devlet nezdinde PKK`ya destek olarak okunmaktır.” ifadelerini kullandı.

“Hamile bir anne ile çocuğunun evinde diri diri yakılmak istendi”

Başbakan  başdanışmanı Hatem Ete`nin bir yazısında HÜDA PAR`ı da olayların büyümesinin müsebbibi olarak görmesine tepki gösteren ve Ete`nin bu iddiasına bir açıklama getirmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, Cizre`de yaşanan olaylarda Partili arkadaşlarının, gece yarısından bir sonraki gün öğle saatine kadar dört taraftan otomatik silahlarla evlerinin tarandığını, hamile bir anne ile çocuğunun evinde diri diri yakılmak istendiğini ve 65 yaşındaki üyelerinin evinin önünde vurularak katledildiğine dikkat çekti.

“Zalimlere karşı sessiz kalarak dilsiz şeytan olmayacağız”

Yapıcıoğlu, “Buna rağmen HÜDA PAR birilerinin yaptığı gibi halkı sokağa davet etmedi. HÜDA PAR`IN daha ne yapması bekleniyor. Öldürüldüğümüz halde birilerini rahatsız etmemek için sesimizi çıkarmamamız isteniyorsa bunu yapmayacağız. Zalimlere karşı sessiz kalarak dilsiz şeytan olmayacağız. Mevcut sorunun üzeri örtülerek yokmuş gibi davrananları rahatsız etmemek için PKK`ye teslim olmamızı istiyorlarsa bunu da yapmayacağız.” şeklinde konuştu.

“PKK`nin bu politikası Kürtler için bir sorun haline geldi”

Son günlerde gündeme gelen ve Şengal bölgesinde rahatsızlığa sebebiyet vererek Kürd grupları karşı karşıya getiren PKK`nin Şengal`de Kanton ilan etme girişimini de değerlendiren Yapıcıoğlu, bu girişimin  “Kürtler arası birlikteliği bozmaya dönük fitne hareketleri” olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Yapıcıoğlu, örgütün Kürt halkının birliğini yok sayan, örgütsel çıkarlarını her şeyin üstünde gören bir politika sergilediğini ve bu politikanın Kürtler için bir sorun haline geldiğine vurgu yaptı.

Yapıcıoğlu, “PKK bu politikasıyla Kürtler arası barış için engel haline gelmiştir. Irak, Suriye ve Türkiye`de Kürtler arası çatışma çıkıp çıkmaması PKK`ye bağlıdır. Beklentimiz PKK`nin kendi ideolojisini dayatmaktan vazgeçip farklı görüş ve hareketlere tahammül gösterecek bir politikayı benimsemesidir.” temennisinde bulundu.

“JİTEM`in yerine ikame edilen paralel yapı…”

Devlet içinde örgütlenen JİTEM ve ERGENEKON gibi suç örgütlerinin bölge işledikleri cinayetlerde değinen Yapıcıoğlu, 16 yıl önce Batman`da evinin önünde kaçırılan ve bir daha haber alınamayan Cevzet Soysal`ında 2000`li yıllarda JİTEM`in yerine ikame edilen paralel yapının emniyet ve istihbarat içindeki ayağı tarafından kaçırılarak infaz edildiğinin açığa çıktığını söyledi.

Yapıcıoğlu, “Hukuksuz bir biçimde adam kaçırma, yargısız infaz eylemlerine karışan bu kişilerin açığa çıkarılması ve yargı önünde hesap vermelerinin sağlanması için hükûmet derhal harekete geçmedir. Paralel yapının veya öncesinde Ergenekon ve JİTEM`in 90`lı yıllardan başlayarak işledikleri cinayetlerin, yargısız infazları, adam kaçırmaların bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurularak soruşturulması için daha fazla beklenmemelidir.” çağrısında bulundu.  

“Peygamber Efendimize sahip çıkmaya davet ediyoruz”

Son olarak Fransa`da Charlie Hebdo dergisi ile tekrardan gündeme gelen İslamofobiaya değinen ve bu tür yayın organlarının bazı odaklarca kullanıldığının kuvvetle muhtemel olduğunu belirten Yapıcıoğlu, hiçbir şekilde dini değerlere hakaretin basın ve düşünce özgürlüğü kapsamında görülemeyeceğini söyledi.

Yapıcıoğlu, “Dini değerlere hakaretin basın ve düşünce özgürlüğü kapsamında görülemeyeceği düşüncesinin vicdan sahibi akademisyenler, politikacı ve düşünce adamları vasıtasıyla dile getirilmesi memnuniyet vericidir. Avrupa, Peygamber Efendimize yönelik hakaret ve saldırıları fikir özgürlüğü kapsamından çıkarıp bir an önce yasal düzenlemeler yapmalıdır. Avrupa`da gelişme eğilimi gösteren İslam karşıtı çevrelere cesaret verecek politikalardan uzak durmalıdır.” ifadelerini kullandı.  

Türkiye`de bazı çevrelerin İslam`a ve Müslümanlara duyduğu kin ve nefreti otaya koymak için fırsat aradığını da belirten Yapıcıoğlu, “Bu tür kesimlerin Peygamber Efendimiz ile ilgili küstah karikatürleri bazı yayın organlarında yayınlama girişiminde bulunmalarını Müslümanları tahrik etme ve provokasyona zemin hazırlama gayreti olarak değerlendiriyoruz. Halkımızı bu alçakça saldırılar karşısında Peygamber Efendimize sahip çıkmaya ve milyonluk gösteriler yapmaya davet ediyoruz.” dedi. – Fikret Özkan / Ali Adiyaman – İLKHA