Özgür Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen “Neden ve Sonuçlarıyla İslam Düşünce ve Siyasetindeki Kriz” başlıklı tartışma programında konuşan Araştırmacı yazar Alev Erkilet, bu gün gelinen noktada en aziz tutulan değerleri dahi kirleten bir sürecin yaşandığına vurgu yaptı.

“Müslümanlar için siyasal bir önderlik yok”

Konuşmasına İslamcılığın modern dönemde ortaya çıkmış bir akım olduğuna katılmadığını söyleyerek başlayan Erkilet, İslamcılığın, Hz. Peygamber’den bugüne devam eden meşruiyet krizine verilmiş bir cevap olmadığını söyledi.

Erkilet, “İslamcılık hem İslam tarihi kadar eski hem de yenidir. Hilafetten sonraki İslamcılık ise daha çok kurucu bir İslamcılık gibi durdu. Ancak Halifenin yokluğunda Müslümanlar arasında yapılan bir tartışma vardı ve artık Müslümanlar için siyasal bir önderlik yoktu.” ifadelerini kullandı.

“Yüzde 99’u Müslüman olan bir topluma tebliğde bulunulması ayrı bir krize işaret etmektedir.”

İhvan-ı Müslimin ile birlikte İslam dünyasında bütüncül bir söylem geliştiğini ve İslam’ın bireysellikten sıyrılarak toplumsal-siyasal alanların tümüne vereceği cevapların olduğunun ortaya çıktığını belirten Erkilet, bu sürecinde İslam toplumuna liderlik yapanlar tarafından farklı şekillerde algılandığını ve dolayısıyla yansımalarının zaman zaman farklı olabildiğine değindi.

Erkilet, “Hasan el-Benna’ya göre alt yapı tamamken Seyyid Kutub’a göre böyle değildir. Halka anlatmak, tebliğde bulunmak gerekmektedir. Bu perspektif bugün de yaşadığımız krizle devam etmektedir. Modern dönemlerde, yüzde 99’u Müslüman olan bir topluma tebliğde bulunulması ayrı bir krize işaret etmektedir.” tespitinde bulundu.

“Bu süreç İslam toplumunu üç farklı sonuca götürdü"

İmam Humeyni öncülüğünde 1979 yılında yapılan İran İslam devriminin bir toplumsallık oluşturduğunu ve 1928’den 1979’a kadar, Ali Şeriati, İmam Humeyni, İhvan vs. üzerinden dışlaşamama çerçevesinde bir örnek oluştuğuna dikkat çeken Erkilet, bu sürecin İslam toplumunu üç farklı sonucu ortaya çıkardığını söyledi.

Bu sonuçlardan ilkinin İran’da bir devrimin gerçekleşmesi durumu olduğunu belirten Erkilet, sürecin diğer sonuçlarının ise Cezayir, Tunus, Mısır gibi ülkelerde sürecin demokratik süreçlere evrildiği, bir diğer sonucun ise bu gün İslam coğrafyasında ortaya çıkan IŞİD gibi yapıların oluşumu olduğunu söyledi.

“Yaşanan bu süreç hem İslamcılık’ı, hem de Cihad’ı mahvediyor”

Bu süreç içerisinde Demokrasi ile gelenlerin kapitalist dünyanın önerilerini kabullendiklerine vurgu yapan Erkilet, bunun dışında, İslam’ın sadece simgeler üzerinden görünür kılındığını ve niteliği problemli göstergesel İslami bir anlayışın ortaya çıktığını söyledi.

Bu gün gelinen noktada yaşanan olaylar üzerinden Cihad, şehadet kavramlarının kirletildiğini belirten Erkilet, “Bugün bu kriz normal boyuttan çıktı. Büyük bir kriz oldu. 70-80 yıl boyunca değerler halisti. Şimdi en aziz tutulan değerleri kirleten bir süreç var. 80 yıllık emek ve bereket 2-3 yıl içinde mahvediliyor. Yaşanan bu süreç hem İslamcılık’ı, hem de Cihad’ı mahvediyor.” İfadelerini kullandı. – İLKHA