DOĞRUHABER HABER MERKEZİ
Ortaya çıktığı günden beri Kürt halkına kan kusturan PKK, sayısız dindar Kürdün de kanına girdi. Özellikle 90`lı yıllarda devletin kendilerine yarattığı boşluğu fırsat bilen örgüt, tüm gücüyle dindar Kürtlere yönelmiş ve hemen her gün değişik yerlerde vahşi ve hain infazlar gerçekleştiriyordu.
İşte 90`lı yıllarda PKK`nin haince infaz ettiği 3 şehit daha... Mehmet Salih Kavak; 70 yaşında güler yüzlü, güzel ahlaklı, dindar bir Müslümandı. 21 Ocak günü evinin önünde oturuyordu. İhaneti yol bellemiş taşeronlar bir anda ortaya çıkara otomatik silahlarla ateş ederek şehit ettiler. Şehit Murat Yıldız da henüz 19, kardeşi Abdürrahim Yıldız ise 17 yaşında taze iki fidandılar. Genç yaşlarına rağmen güzel ahlaklarından dolayı çevrelerinde sevilip sayılıyorlardı. 23 Ocak gecesinde kardeşlerden şehit Murat yatsı namazını kılmış oturuyordu. Hainler, gece karanlığında ortaya çıkarak Murat`a kurşun yağdırdılar. Murat, dudaklarında zikir ile ruhunu sahibine teslim ederken, silah sesleri üzerine ağabeyinin yanına gelen Abdürrahim`e de PKK mensuplarının kirli namluları doğruldu. Böylece iki kardeş de peş peşe pak kanlarını Allah`a adadılar.
CESARET TİMSALİ ŞEHİD MEHMET SALİH KAVAK
21 Ocak 1992 yılında PKK tarafından Mardin`in Nusaybin ilçesinde şehit edilen 70 yaşındaki Mehmet Salih Kavak (Şehid Kerbelaî), örnek hayatı ve mücadelesiyle hafızalardaki yerini koruyor. 1928 yılında Batman`ın Gercüş İlçesine bağlı Kelehê (Akburç) Köyü`nde dünyaya gelen Mehmet Salih Kavak, çocukluğundan itibaren dindar bir yapıya sahip idi. Çocukluk ve gençliği köyde geçti. O da her köylü gibi köy işleri yaparak geçimini sağlardı. Şehid, 1976 yılında köyden Nusaybin`in Kışla Mahallesi`ne yerleşti. Ailesinin geçimini sağlamak için motorlu bir testere alıp odun kesme işi ile uğraştı. Kendi halinde, ibadetlerine düşkün, kimseye zararı dokunmayan birisiydi. Kimseye sataşmaz, herkesle güzel geçinirdi.
DAVASI ONU GENÇLEŞTİRMİŞTİ
İslami camiaya katılışından şehadetine kadar akrabalarına ve çevresine bildiği kadarıyla davayı anlatmakla görevini yerine getirmeye çalışıyordu. O, mücadelenin en ağır şartlarında, cesaret ve fedakârlığıyla kendisine düşen sorumluluğu yerine getirmiş, yaşını asla kendisine engel olarak görmemiştir. Çünkü davanın, kendisine ve kendisi gibi fedakâr erlere ihtiyacı olduğunu çok iyi kavramıştı. O, Allah`tan (cc) başka dayanak ve yardımcıları olmayan dindar kardeşleriyle kenetlenerek davayı omuzlamıştı. Aksakalı ve babacan bir ihtiyar görünümüne rağmen onun ihtiyarlığı sadece zahirde idi. Hareketliliği, gayret ve gözü pekliği ihtiyarlık adına ne varsa alıp götürmüştü. O, düşmanın baskı ve tehditleri karşısındaki korkusuzluğu, sebatı, tavizsizliği, düzenliliği, düşman karşısındaki uyanıklığı ve tedbirleri ile İslami davanın mensubiyetinin bir numunesi olmuştu adeta.
BEN ŞEHİD OLMAK İSTİYORUM
Bölgede dindarlarla PKK`liler arasında mücadele kızışmış ve şehitler verilmeye başlanmıştır. Şehit Salih, büyük bir azimle hizmet eder ve çalışırdı. Gece–gündüz bıkmadan–usanmadan çalışmalarına devam eder. Bir defasında hastalanıp yatağa düştüğünde; “Korkarım ki yaşlı bir deve gibi yatağımda ölürüm. Hâlbuki ben şehid olmak istiyorum.” diyerek şehadete olan özlemini dile getirmişti. Şehit Salih`i hazmedemeyen PKK, onun canına kastetti. PKK elemanlarından biri 21 Ocak 1992`de evinin önünde otururken otomatik silahla tarar. Almış olduğu kurşunlarla yere yığılır ve ruhunu Rabbine teslim ederek özlediği şehadet makamına ulaşır.