Son günlerde Elazığ İhya Der ile Adıyaman Vahdet Der'in de aralarında bulunduğu İslami kurum ve şahsiyetlere yönelik kumpasların dile getirildiğini fakat mağduriyetlerin giderilmesi noktasında her hangi bir adımın atılmadığını belirten hukukçular, paralel yapının mağdur ettiği Müslümanlar için de gerekli düzenlenin yapılmasını istedi.

Paralel yapıya bağlı yargı tarafından başlatılan davaların özellikle İslami davaların halen devam ettiğini belirten Hukukçu-Yazar Hüseyin Kurşun, hükümetin paralel yapı ile mücadele noktasında samimi ise, mağduriyetleri gidermesi gerektiğini ifade etti.

"İslami davalar halen devam etmektedir"

Paralel yapının mağdur ettiği Müslümanlar için herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığını dile getiren Kurşun, "Paralel yapının mağdur ettiği yine ona bağlı yargı ve emniyetin yapmış olduğu işlemler, yürütmüş olduğu davalar, özellikle İslami davalar halen devam etmektedir. Halen daha mahkûmiyet sürecinde verilen infaz kararlarının devam ediyor olması açıkçası bir çelişkidir.” dedi.

“Operasyonlar sonucunda birçok Müslüman şuan cezaevinde bulunmaktadır”

Hükümetin paralel yapının mağdur ettiği Müslümanların mağduriyetlerini gidermesi gerektiğini belirten Kurşun, “Zira şu bir gerçek ki, paralel yapıya bağlı emniyet ve yargı mensupları tamamen üstlerinden almış oldukları emirlerle bu operasyonları yapmışlardır. Bu operasyonlar sonucunda birçok Müslüman şuan cezaevinde bulunmaktadır. Bir kısmının ise yargılanması devam etmektedir. Dolayısıyla eğer hükümet paralel yapı ile mücadele noktasında samimi ise sadece kendisini koruma, kendisini halk nezdinde meşrulaştırma kaygısını aşan bir şekilde paralel yapı ile mücadele etmelidir. Şüphesiz ki, paralel yapının mağdur ettiği Müslümanları da sahiplenmeli ve sadece mağdur olan Müslümanları kendilerine yakın basın yayın kuruluşlarına çıkartarak değil de gerçekten o insanların cezaevinde kalacak bir durumlarının kalmadığına yönelik bir takım çalışmalar içerisine girmesi gerekir. Örneğin yeni yasaların çıkarılması, yeniden yargılanmanın yolunun açılması noktasında bir takım faaliyetlerinde olması gerekiyor.” dedi.

“Hükümet paralel yapı ile mücadelede kendini ve kendi meşruiyetini öncelemiştir”

Yurt çapında düne kadar mütedeyyin kesimlere yapılan haksız birçok operasyonun olduğunun altını çizen Kurşun, “Bu bize şunu gösteriyor. Yani hükümet paralel yapı ile mücadelede kendini ve kendi meşruiyetini öncelemiştir. Bunu da çok etkili bir propagandaya dönüştürmüştür. Dolayısıyla ben hükümeti bu noktada inandırıcı bulmuyorum. Hükümet cemaat çatışması içerisinde bu çatışmanın aslında bir tarafı olmayan tamamen mağdur olan Müslümanlara da hükümetin acil bir şekilde sahip çıkması gerekir. Nitekim yurt çapında düne kadar mütedeyyin kesimlere yapılan birçok operasyon vardı. İşte Hizbullah adı altında Elazığ İhya Der`e, yine Adıyaman Vahdet Der`e, Tahşiye grubuna, Hizbuttahrir ve Vasat cemaati grubuna yönelik yapılan operasyonların hepsinin temelinde paralel yapının imzasının olduğu bu operasyonlarda paralel yapının tamamen bir komplosu ve senaryosu olduğu gün yüzüne çıkmıştır. Zira bu yapıları, bu grupları ve bu İslami kesimi yargılayan emniyet memurları ve amirleri hatta savcıların, hâkimlerin görev yerleri değiştirilmiştir. Kimileri görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Dolayısıyla verilen kararların ve yargılanmaların gayri meşru olduğu hukuken sorgulanabilir olduğunu gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

“Hükümetin paralel yapı ile mücadelesi kafalarda soru işaretleri bırakıyor”

Hükümetin PKK/HDP`ye ve onun tabanına göstermiş olduğu toleransı mütedeyyin kişilere göstermediğini vurgulayan Kurşun, “Burada hükümet eğer paralel yapı ile mücadelede sadece kendini düşünmüyorsa, aynı zamanda bu yapının mağdur ettiği halkı ve İslami kesimi de düşünüyorsa bu kesimin verdiği yargı karalarının tekrar yargıya açılması gerekiyor. Yeniden yargılama yollarının açılması gerekiyor. Gerekirse terörle mücadele kanununda tekrar yeni düzenlemeler yapılması gerekiyor. Ama şuana kadar böyle bir çalışmanın olmadığını görüyoruz. Maalesef hükümet doğuda PKK/HDP`ye göstermiş olduğu ve onun tabanına göstermiş olduğu toleransı mütedeyyin kişilere göstermemektedir. Güya kendileri muhafazakâr olarak geçinmekteler. Bu sadece söylemde kalmaktadır. Bu açıdan hükümetin paralel yapı ile mücadelesi noktasında kafamızda bir takım soru işaretleri bırakmaktadır.”diye konuştu.

“Son bir defa babamı görmek istiyorum”

Son günlerde son bir defa babasını görmek isteyen Yahya Boylu`nun yaşadığı drama da değinen Kurşun, “Diğer taraftan cezaevinde olan hasta mahkûmların aileleri ile görüştürülmemeleri, adli tıp kurumundan cezaevi koşullarında kalması uygun olmayan hasta mahkûmların cezaevlerinde çıkarılmamaları insan hakları ihlali olarak önümüzde bulunmaktadır. Diğer yandan son günlerde sık sık gündeme gelen sosyal medyada da paylaşılan Yahya Boylu kardeşimizin ki bu kardeşimiz yatalak bir kardeşimiz ve hayatını bu şekilde devam etmektedir. Bu kardeşimizin son bir isteği var. “Son bir defa ben babamı görmek istiyorum.” diyerek bir talebi var. Yahya kardeşimizin bu talebi gayet insani bir taleptir. İdam cezası uygulanan ülkelerde bile idamlık mahkûma sorarlar son bir isteğin var mı? Diye eğer isteği makul ise karşılanır. Yahya kardeşimizin de bu isteği gayet insani ve makul bir istektir. Son bir kez de olsa babası ile görüştürülmelidir. Yahya kardeşimizin sesini duymayanlar inanın vicdan azabı çekecektir.” ifadelerini kullandı.  (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)